PİRHA – Çorum Katliamı tanıklarından Yazar Gazi Eke, “Devlet, karşı devrimci gösteri biçiminde olayları planladı. Askerler ‘Allah Allah’ nidalarıyla köy bastı. Çorum’da adeta bir vahşet yaşandı. Yaşlı kadınlar işkence sonrasında benzinle yakıldı. Vatandaşların karnı yarılıp, kafa derileri yüzüldü” dedi.
Cihat çağrıları eşliğinde Mayıs 1980’de Çorum’da başlayan ve Temmuz’a kadar sürdürülen saldırıların perde arkasında neler vardı? Dönemin tanıklarından Yazar Gazi Eke PİRHA’ya anlattı.
MHP’li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak’ın Dev-Sol üyelerince Ankara’da öldürülmesinin ardından Çorum merkezde harekete geçen gericiler, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın, Kana kan intikam” sloganları atarak yürüyüşe geçmişti.
“DEVLET, SALDIRILARI KARŞI BİR AYAKLANMA BİÇİMİNDE ÖRGÜTLEDİ”
Yazar Gazi Eke, “Devlet, sol hareketler, Alevi ve demokratlar da 28 Mayıs’tan önce hazırlık yaptı” diyerek o günlere dair şunları söyledi:
“Devletin hazırlık yaptığı şuradan belliydi: 8-10 Eylül’den itibaren mahallelere bildiriler dağıtıldı. Bunlar milliyetçi ve dinci bildirilerdi. ‘Aleviler size saldıracak, kendinize sahip çıkın’ diye… Dolayısıyla Maraş olaylarından sonra bir hazırlık olduğu biliniyordu. Özellikle devlet, bu saldırıyı karşı devrimci bir ayaklanma biçiminde örgütledi. Milliyetçi güçler de Gün Sazak’ın ölümünü de buna dahil etti. Sazak’ın ölümünün bu olaylarla ilgisi yok. Bakıyorsunuz Gün Sazak Çorumlu değil, Eskişehirli. İlişkisi var mı, yok. Nitekim arabalarla Ankara’dan, İstanbul’dan, Yozgat’tan, Alaca’dan, Eskişehir’den ve çeşitli yerlerden Çorum’a gelenler oldu. Yekün bir hazırlık olduğu görülüyordu. En başından itibaren ‘Toplumsal olaylar var, bu toplumsal olaylara biz müdahale edemeyiz’ gibi göstermeye çalıştılar. Yani şöyle diyeceklerdi: ‘Bizler toplumsal olaylara karşı bir şey yapamadık.’ Ama bunu diyemediler. Yekün bir hazırlık direnişte somutlandı, sonuçlandı. Direniş içerisinden halk komiteleri, silahlı milisler ile örgütlü bir yapı ortaya çıktı. Dolayısıyla saldırılar geri püskürtüldü. Bu olayların Alevi-Sünni meselesi ile bir ilgisi yok. Genel olarak devrimci demokrat güçler ile toplumsal muhalefet birleşerek yekün bir direniş ruhu oluşturdu.
Örgütlü bir direnişle karşılaştılar. Kimi mahallelerde % 60 Alevi % 40 Sünni vatandaş yaşıyordu. Özellikle olayların olduğu dönemde Sünnilerin ayrıştırılması için paramiliter güçlerin çalışmaları oldu ve bunu başaramadılar. Alevi-Sünni birlikteliği korundu. Şu anda da baktığımızda bu oranlarda bir değişiklik yoktur. % 40 Sünni, % 60 Alevi…”
“ALLAH ALLAH DİYEREK SALDIRDILAR”
Eke, askerlerin katliam sürecinde İbrahim Kaypakkaya’nın köyüne “Allah Allah” sözleriyle saldırdığını da söyleyerek, “28 Mayıs’tan önce demokrat, ilerici, Alevi olarak bilinen insanların kaçırılıp, öldürülme olaylarıyla birlikte dükkanların yağmalanması, hırsızlık olayları oldu. Çorum olayları içerisinde İbrahim Kaypakkaya’nın köyüne gece saldırı düzenlendi. Köylülere sorduğumuzda olayı şöyle anlatıyorlardı: Gece ‘Allah Allah’ nidalarıyla köye girmeye çalışıyorlar, köylüler, faşist grupların geldiğini sanıyorlar. Bakıyorlar ki askerler, Karakaya köyüne ‘Allah Allah’ diyerek saldırıyor. O gün dört kişi yaralanıyor. Ardından da büyük bir tutuklama süreci gerçekleştiriliyor” dedi.
“BARİKAT İÇİ ÇATIŞMALARDA DA KADINLAR CİDDİ ROL ALDI”
Gazi Eke, Çorum direnişinde kadınların da rol üstlendiğine değinerek şöyle devam etti:
“Özellikle saldırılar gece oluyordu. Gündüzleri pek de çatışma olmuyordu. Dolayısıyla geceleri erkekler, gündüzleri de ağırlıklı olarak kadınlar nöbet tutuyordu. Özellikle Alevilerin yoğun olduğu bölgelerde ve barikatlar içerisinde yiyecek ve içecek teminini kadınlar organize etti. Kadınlar bir fiil direnişin içerisinde bu şekilde yer aldı. Kadınlar aynı zamanda çatışmalarda da yer alıyordu. Kadınlar olmasaydı gündüz nöbette kim bekleyecekti? O kadar insanın ihtiyacını kim karşılayacaktı? Kadınların ağırlıkta olduğu yerlerde, özellikle barikat içi çatışmalarda da kadınlar ciddi rol aldı.”
İNSANLAR DİRİ DİRİ YAKILDI
Çorum’da adeta bir vahşetin yaşandığına da vurgu yapan Eke, “Yaşlı bir kadının evini çeviriyorlar. Kocası kaçıyor. Kadını alıp bir sürü işkenceye maruz bırakıyorlar. Sonrasında da benzin döküp yakıyorlar” dedi. Eke, aynı süreçte işlenen cinayetleri şu sözlerle anlatı:
“Hıdırlık katliamında bir şahsın karnı yarılıyor. Ayrıca bir vatandaşımız, yanan sacın üzerine koyularak yakılıyor. Yine genç bir çocuğun kafasına poşet sarıp yakıyorlar. Yine Alevi köyünden bir şahsın kafa derisini yüzüyorlar. Bu şekilde resimlerle anlattığım bir kitabım mevcut.”
Cebrail ARSLAN – Eren GÜVEN / ANKARA
Yoruma kapalı.