Alevi Haber Ajansi

‘Colani ve Mazlum Abdi’nin yaptığı anlaşma Türkiye’yi rahatsız etti’-VİDEO

PİRHA- İHD Mersin Şubesi’nin düzenlediği panelde konuşan Avukat Eren Keskin, silahların sustuğu dönemde ‘geçiş dönemi adaleti’nin sağlanması gerektiğinin altını çizerek, “Süreç başladı, peki hasta mahpusların durumu ne olacak?” diye sordu. Araştırmacı-Yazar Faik Bulut ise, Colani ve Mazlum Abdi’nin anlaşmasının Türkiye’yi rahatsız ettiğini belirterek, “Türkiye’nin artık uzlaşmaktan başka bir seçeneği yoktu” dedi.

İHD Mersin Şubesi, “Ortadoğu’daki son gelişmeler, savaş, barış” konulu panel düzenledi. Panelin kolaylaştırıcılığını İHD MYK Üyesi Hakkı Demir yaparken, İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin ve Araştırmacı-Yazar Faik Bulut konuşmacı olarak katıldı.

İHD Mersin Şube Eş Başkanları Zümeyra Oğuz ve Gazi İnci açılış konuşması yaptı.

“ROJAVA’DAKİ DURUM SÜREÇTE ÖNCELİKLİ BİR NOKTAYA TAŞINDI

Araştırmacı-Yazar Faik Bulut, Ortadoğu’daki dengelerin hızlıca değiştiğini belirterek, şunları ifade etti:

“Amerika’nın bilgisi dahilinde, İngiltere’nin planı çerçevesinde Şam düştü. Suriye ordusu direnmiş olsaydı çok büyük bir kayıp olacaktı. HTŞ gidip Şam’a oturdu. Türkiye’nin esas derdi Kürtlerin Rojava’daki askeri ve siyasi varlığını ortadan kaldırmaktı. Türkiye HTŞ üzerinden bu işi halledelim düşüncesindeydi. Avrupa özellikle de İngiltere Şam’a akın etti. Fransa, NATO, Amerika gidip Colani’yle görüştü. Bu böyle olunca Batı Colani’yle görüşürken şartlarımız var dedi. Geniş bir ittifak kurması istendi. Amerika’da Türkiye’ye giderek Kürtlere uzlaşmaya bakın dedi. Türkiye HTŞ’yle görüştüğünde ‘SDG’yi halledin ya da biz operasyon yapacağız” diye konuşuldu. Tüm bunların üstüne İngiltere ve Amerika devreye girdi; Türkiye’nin Kürtlerle ilişki kurmasını istedi. Türkiye ister istemez bunu yapmak zorunda kaldı.

Devletin uzlaşmaya yanaşmayan tarafı kayyım atayarak, operasyon yaparak “terörle mücadele” yürütmek istedi. Uzlaşmacı kanadı ise Bahçeli’yi ikna ederek, Kürtlerle ilişki kurmasını sağladı. Süreçte böyle gelişti ve İmralı görüşmelerine yansıdı. O görüşmelerin içinde Rojava’daki durum öncelikli bir noktaya taşındı. Centkom aracılığıyla Şam’da Mazlum Abdi ve Colani görüştü. Uluslararası güçlerin dahiliyetinde anlaşmaya varıldı. Türkiye’nin bunu yeterince içine sindirdiğini düşünmüyorum.”

Barış sürecin gelişmesinde dış etkenlerin olduğunu aktaran Bulut, “Türkiye’nin artık uzalşmaktan başka bir seçeneği yoktu. Öcalan sıradışı bir yol izledi. Bundan sonra demokratik hukuk temelinde sorunun çözümü önemlidir. Sürecin desteklenmesi gerekiyor. Sürece dahil olma durumunun daha fazla olacağını düşünüyorum. Öcalan, bu öneriyle Kürtlerin birliğini sağladı. Ortak mücadele etme bakımında önemli görüyorum. Bu mücadele aynı zamanda Türkiye’nin elinden silahı aldı” dedi.

“ESAD GİTTİĞİNDE ALEVİLER SEVİNDİ”

Suriye’nin en örgütsüz kesimin Aleviler olduğunun altını çizen Bulut, “Baba ve Esad iktidarı ele geçirdiğinde azınlıklar ittifakı yaptı. Çok geçmedi öyle olmadığı anlaşıldı. Esad Emevi Camii’ne gitti Sünni oldu. Aleviler o dönemden bu yana örgütsüz. Beşar Esad cihatçılara karşı tek dayanağı olarak Alevileri kullandı. Aleviler’de Esad yönetiminde cefa gördüler. Gittiğinde sevindiler. Gelenlerde cihatçı ve adam kesmeye müsaittirler. Colani geldi, Suriye’nin hepsine huzur getirmeyeceği görüldü. Katar gazetesi çok net bir şey ortaya koydu; Cİhat için İdlib’de çağrı yapanlar, Türkiye’nin desteklediği örgütler, Özbek, Uygur cihadistler Alevi kıyımı yaptılar. İş kötüye gidince Amerika ve İngiltere harekete geçti ve SDG devreye girdi” diye konuştu.

“SDG’NİN DAHA AKTİF OLDUĞU BİR DÖNEMDE AZINLIKLAR DAHA RAHAT OLACAK”

Kuzey Doğu Suriye halkının Alevi katliamına ses yükselttiğine dikkat çeken Bulut, “SDG Alevi katliamına karşı askeri müdahale yerine anlaşarak Alevileri korumaya çalıştılar. Anlaşmanın birinci maddesine bakarsanız her kimlik ve inancın barış içinde yaşamasını içeriyor. Türkiye bu anlaşmadan memnun kalmadı. Türkiye bu anlaşmayı bozmak istiyor ama uluslararası güçler bunu engelliyor. Okuduğum gazeteler Mazlum Abdi’nin ‘kimsesizlerin sesi’ diyerek azınlıkların temsilcisi ilan ettiler. Bu yol kolay bir yol değil. İngilizlerin Alevileri ve Kürtleri ihmal etme durumu değişti. Dolayısyla Aleviler daha iyi bir durumda olacaklar. SDG’nin daha aktif olduğu bir dönemde azınlıklar daha rahat olacaklar” şeklinde konuştu.

“BARIŞ SÖZCÜĞÜ İLE ORTAYA ÇIKAN HER SÜRECİ DESTEKLİYORUZ”

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, yeni bir sürecin yaşandığını vurgulayarak, şunları dile getirdi:

“Aslında Kürt meselesi bir uluslararası bir meseledir. Dört parçaya ayrılmış haklarını savunmuş halkın direniş tarihidir. Bahçeli’ye bir vahi inmedi. Görüşmelerin merkezinde Rojava’daki gelişmelerin etkisi oldu. Sürecin nereye evrildiğini bilmiyoruz. Hala kayyım atanıyor, siyasetçiler, gazeteciler ve binlerce insan cezaevinde. Barış sözcüğü ile ortaya çıkan her süreci destekliyoruz. Savaşta da bir değişim yaşandığı bir dönemde silahlar tabiki sussun. Ama sustuğu dönemde geçiş dönemi adaletinin sağlanması lazım. Acılarımızın telafi edilmesi gerekiyor. Herkesin kendi noktasında o kadar çok talebi varki. İktidar ve muhalefet anı akılda hareket ediyor. Devlet aklı muhalefete de işlemiş durumda. Resmi ideolojinin bu kadar içselleştiği bir ortamda ne kadar sonuç alabiliriz şüphesini taşıyorum. Kürtlerin her dört parçada verdiği mücadele Bahçeli’yi bu noktaya taşıdı. Kürtlerin iç barışının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

BUGÜN NE YAŞIYORSAK 90’LAR YETERİNCE KONUŞULMADIĞI İÇİNDİR

İfade ve örgütlenme özgürlüğü yasalarda olmasına rağmen kullandırılmıyor. Buradaki tüm hak ihlallerine AB ortak olduğunu düşünüyorum. Mülteci meselesinden dolayı görmezlikten geliyorlar. Dünyada bir insan hakları krizi var. Savaşlar, sığınmacı hareketini arttırıyor. Buda milliyetçilik, ırkçılık Avrupa’da artıyor. Bugün ne yaşıyorsak 90’lar yeterince konuşulmadığı içindir. Bugün o günleri yüksek sesle dillendirmeliyiz. Bu coğrafyada yüzde 15-20 biat etmeyen bir topluluk var. Çok haklı olduğumuz halde yeteri düzeyde karşılık bulmuyor.

HASTA MAHPUSLARIN DURUMU NE OLACAK?

2 bine yakın hasta tutsak var. Neden bırakılmıyorlar. Süreç başladı, peki hasta mahpusların durumu ne olacak? Peki muhalefetin derdin de mi, hayır. Sendikaların gündeminde mi, hayır. Suriye’deki savaşa ayrılan parayı bir sendika söyledi mi?

Kadınların katledilmelerini siyasetin nefret dilinden ayrı değerlendiremeyiz. Kürdistan’da verilen bir mücadele sonucu İstanbul Sözleşmesi imzalandı. Ama iktidarın siyasi tavrı değişmesinin ardından imza çekildi. İstanbul Sözleşmesi’nin imza çekilmesinin ardından şiddet ve katliamı arttı. Kadının barışa ihtiyacı var. Barışın içini doldurarak talep edenin Kürt halkı ve annesi olduğunu söylemeliyim. İçinin doldurulması gerekiyor. 90’ıncı maddeye uyulsa bile birçok şey değişir. Bu kadar basit. Ama göreceğiz. Umutsuz bakmamak gerekiyor. Acılar son bulsun, yaşanan acılarında telafisi olsun. Bu süreçte bizlere çok büyük görev düşüyor. Birliğe ve beraber mücadeleye çok ihtiyaç var. Öcalan’ın alanının açılması gerekiyor.”

Panel soru-cevapla sona erdi.

PİRHA/MERSİN

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.