PİRHA – Çocuk kitabı olarak yazılan ‘Keloğlan Ak Ülkede’ kitabında Hızır adında bir karakterin masal kahramanı kız çocuğuna cinsel istismarda bulunması ve çocuğun hamile kalması konusunun işlenmesine tepki çekti. Demokratik Alevi Derneği Adana Şube Eş Başkanı Zeynel Kete, “Alevi toplumunu kültürel kodlarıyla birlikte bir bütün olarak çarmıha germeye çalışıyorlar” dedi.
Çocuk kitabı olarak yazılan ‘Keloğlan Ak Ülkede’ kitabında Hızır adında bir karakterin masal kahramanı kız çocuğuna cinsel istismarda bulunması ve çocuğun hamile kalması konusunun işlenmesine tepkiler sürüyor.
Duran Yılmaz imzalı kitapda “Hızır, baygın kızın üstüne, eğri büğrü dişlerini, çarpık suratını göstere göstere, şaşı gözleriyle baka baka yaklaştı. Baygın kızın ırzını lekeledi. Sonra oturdu, kızın başucuna. Onun ayılmasını bekledi. Kız ayılınca da: ‘Bunu ağabeyine söylersen gebe kalırsın,’ diyerek birden yok oldu.’ bölümü kan dondurdu. Küçük çocukların psikolojik olarak etkileneceği metinlerde ‘Artık sen benim karım oldun. Karnında bir erkek çocuğu var. Yakında doğacak” ifadeleri yer alıyor.
Demokratik Alevi Derneği Adana Şube Eş Başkanı Zeynel Kete, çocuk kitabı olarak yazılan ‘Keloğlan Ak Ülkede’ kitabında Hızır adında bir karakterin masal kahramanı kız çocuğuna cinsel istismarda bulunması konusunun işlenmesini PİRHA’ya değerlendirdi.
Müfredat programların aynı zamanda tekçi zihniyetlerin kendilerini inşa eden programlar olduğunu belirten Kete, “Bütün sistemler kendi eğitim sistemlerini oluştururken zihinlerde bir inşa sürecine gidiyorlar. Son süreçte keloğlanla beraber gündeme gelen Hızır’ı gerçekten de çok tehlikeli adeta tacizci, tecavüzcü bir şekilde göstermeleri bizi çok derin düşündürmesi lazım” dedi.
“KELOĞLAN ANADOLU’NUN ORTAK DEĞERİ”
Keloğlan Anadolu’da çok önemli bir karakterdir. Padişahlara, iktidarcı anlayışlara karşı kemaletiyle, duruşuyla esprisi ile onları dile getirmiş, dize getirmiş ikna etmiş bölgenin bütün hakikati zihnini, kendi bünyesinde barındıran bir masumu pak kişiliğidir Keloğlan kişiliği “diyen Zeynel Kete şöyle devam etti:
“Bunu Keloğlanla dile getirmeleri Anadolu’daki bu kültüre karşı da ciddi bir suçtur. Başta Rehak Alevi inancı olmak üzere iktidardan uzak olan bu inançlar kendi düşüncelerini, sistematiğini oluştururken Nevrudi zihniyetler tarafından fiziki soykırıma tabi tutulmuş. Rehak Alevi inancı sadece günümüzde değil, birçok imparatorluklar zamanında kültürel ve fiziki soykırıma uğramış. Günümüzde soykırımdan kurtulanlar bu defa kültürel olarak soykırıma tabi tutuluyor.”
“ALEVİLER TOPLUMSAL OLARAK ÇARMIHA GERİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
Alevi toplumunun kültürel kodlarıyla birlikte bir bütün olarak çarmıha gerilmeye çalışıldığına dikkat çeken Kete, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alevilik Hızır’sız bırakılmaya çalışılıyor. Hızır’sız bırakılan bir Alevilik üzerinde çok rahatlıkla Şii ve İslami bir hat oluşturulabilir. Birçok İslami ekol Hızır’ı evliya mertebesine getirme anlayışına sahipken bizde böyle değildir. Biraz önce tanımladığım gibidir. Bundan dolayı biz diyoruz ki kesinlikle ve kesinlikle kutsal değerlerimizdir, bizi var eden değerlerimizdir. Sadece bize ait olan değerler değildir. Farklı coğrafyalarla farklı isimlerle adlandırılan bir Hızır kültürü vardır. Özgürlük arayışıdır, Hızır zulmünden kurtuluşun aklıdır.”
Alevilerin kültürel olarak çarmıha gerilmeye çalışıldığını dile getiren Kete, “Mevcut tekçi zihniyet, müfredat programlarında körpe dinamiklere, masumu pak olan en rahatlıkla hakkı, kemaleti, güzelliği, kendi bünyesinde barındıran bu çocuklara karşı da bir suç işliyor. Bu kitabı o masumu paklar okuyacak ve devlet bu çocukları kendisi gibi gene masumu pak olan bir başkasına karşıda düşman olarak yetiştiriyor. Alevi inancında düşman kavramı yoktur.Bu sorun bizim sorunumuz olmaktan çıkmıştır” diye konuştu.
“ALEVİ İNANCINA KARŞI NEFRET SUÇU İŞLENİYOR”
İslamiyet’teki demokratik özü kendisine ilke edinen Müslüman ve Sünni kardeşlerimizin de bunu kendi sorunları olarak görmeleri gerektiğini vurgulayan Kete, “Bu karakterlerle bir toplum ötekileştiriliyor düşman hale getiriliyor. Bizden önce onların buna dur demesi lazım. Ayrıca program olarak burada suç işlenmiştir. Burada bir inanç ötekileştiriliyor, bir inanca karşı bir nefret suçu işleniyor. Hukuki olarak buna karşı çok ciddi boyutta durmak gerektiğine inanıyoruz. Hızır bizim değerimizdir, varoluşta kurtuluşumuzun ismidir” diye konuştu.
“HIZIR BİZİM DEĞERİMİZ, KURTULUŞUMUZUN İSMİDİR”
Kete, “Biz diyoruz ki bizi tanımlamasınlar, bizim değerlerimizi erozyona uğratmasınlar. Çünkü bu insanlığa karşı ve insanlığın ortak erdemlerine karşı bir suçtur. Rehak Alevi inancındaki hakikat anlayışı bütün kitabı dinlerdeki hak paydasının ortak ismidir. Bu çerçevede kuranda da, İncilde de, Tevrat’ta da, Zeburda da bir hak paydası vardır. Bu hak paydası kendisini Hızır kültürüyle tanıtmıştır. Bu güne kadar getirmiştir. Bizde Hızır üzerine yemin edilir. Hızır’la ilgili bütün toplumsallık bütün cem-i cevat Hızır üzerinde inşa edilir. Aynı zamanda bir dardır. Hızır üzerine yemin edilir, sorunlar Hızır aklıyla çözülmeye çalışılır” dedi.
“TEKÇİ ZİHNİYETE DUR DEMEK GEREK”
Rehak inancının Alevi inancının toplumsal hafızası olduğunu belirten Kete, “Bu toplumsal hafızaya karşı çok yoğun bir şekilde müfredat programı üzerinden saldırılıyor, biz buna karşı duracağız. Kendi ocaklarımızla, kutsal değerlerimizle bir araya gelip, bundan sonra inadına daha fazla Hızır aklıyla Hızır ismiyle yek olacağız. Ve yine bu zulme karşı ancak bu topluluk Hızır aklıyla kendisini kurtuluşa ve kemalete erdirir. Bu tekçi zihniyet bugün kendisini artık çok düşürmüş gerçekten de çocukları bile karşı karşıya getirip halkları karşı karşıya getiren bir duruma gelmiştir” dedi.
“HIZIR’LA YEK OLMAK, HIZIR’LA BÜTÜNLEŞMEK GEREK”
“Bunların özü eğri ve içimizdeki Hızır paşalardan da destek alarak cemevlerimizin içi Hızırsız bırakılmaya çalışılıyor” diyen Kete sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir Rehak Alevi, ocak mensubu olarak diyorum ki Hızır’la bütünleşilir, Hızır’la yek olunursa, bu tekçi zihniyete karşı gelinir. Bütün canlar, bütün Rehak Alevi mensupları, ahlaki politik bütün güçler, emek, barış, demokrasi mücadelesi veren bütün canlar ve İslamiyet’in demokratik çizgisini savunan bütün Sünni canlarla beraber bu nefret suçuna karşı bu ötekileştirme suçuna karşı bizim kültürel kodlarımızı tacizci ve tecavüzcü olarak gören anlayışa karşı dur demek gerektiğine inanıyorum.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.