PİRHA- SES, Mersin Şubesi’nde “Erkek Şiddetİni Görünmez Kılan Bir Yasa Değil Çocukları Merkeze Alan Koruyu/ Önleyici Mekanizmalar istiyoruz” konulu basın toplantısı yaptı. Yapılan açıklamada, çocuk istismarında hadım etmenin çözüm olmadığı vurgulandı. Açıklamada, istismara uğrayan çocuklar arasında yaş ayrımı yapılmasına da tepki gösterildi.
Basın açıklamasını SES Mersin şube adına Şube Eş Başkanı Özge Göncü okudu. Açıklamada, “Sendikamız, çocuklarla ilgili çalışan hak örgütleri ve tüm kamuoyu istismarın önlenmesi için önleyici politikalar oluşturulmasını ve bunun için acil ve etkili adımlar atılmasını talep ederken, Meclise sunulan kanun tasarısı ile istismarı önlemekten uzak bir kanun taslağı ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Hazırlanan tasarı, hem istismarı önlemekten uzaktır hem de istismarı derinleştirecek ve yeni sorun alanları oluşturacak bir düzenlemedir” denildi.
İstismarın cezaların arttırılmasıyla önlenemeyeceğini belirten SES Mersin Şube’nin açıklamasında şunlar belirtildi:
“Hazırlanan yasa tasarısı, istismarla ilgili cezalara odaklanan ve sorunun çözümünü cezalarda arayan bir mantıkla hazırlanmıştır. Oysa istismar cezaların artırılması ile önlenemez. Devletin öncelikli görevi, istismarın oluştuğu şartları ortadan kaldırmak, koruyucu ve önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır. Oysa kanun taslağında istismarın önlenmesine ilişkin bir perspektif ve önlemeyi içeren düzenlemeler yoktur.
“TASARIDA CEZA İNDİRİMİ UYGULAMASI AYNEN DURMAKTA”
Taslağı hazırlayanlar, çözümün cezaların artmasında olduğunu savunmakta ve tasarı ile istismarda cezaların artırıldığını iddia etmektedir. Ancak, istismar vakalarında ceza konusunda en çok karşılaşılan sorunlardan biri ceza indirimi uygulamasıdır; oysa tasarıda ceza indirimi uygulamasını değiştirecek bir düzenleme yoktur. Sadece indirime gerekçe yazma zorunluluğu getirilmektedir. Yargılama sisteminizde nasıl gerekçeler yazıldığı ise malumumuzdur. Yine adalet sistemindeki eksiklikler nedeniyle istismar vakalarında karşılaşılan önemli engellerden biri de zamanaşımına uğramadır; çocuklara yönelik istismarda zamanaşımı kaldırılmamıştır.
“İSTİSMARA UĞRAYAN ÇOCUKLAR ARASINDA YAŞ AYRIMI YAPILMAKTADIR”
18 yaşın altında her birey çocuktur; çocuklara yönelik istismar da bu çocuk tanımına uygun olarak düzenlenmelidir. Oysa kanun tasarısı istismara maruz kalan çocuklar arasında yaş ayrımı yapmaktadır; 18 yaşın altındaki herkesin çocuk olduğu gerçeğini muğlaklaştırmakta, 12 yaşın üzerindeki çocuklara yönelik cinsel istismarı meşrulaştırmaktadır. “12 yaşın altındaki çocukların istismarında daha fazla ceza getirme” iddiası ile önerilen düzenleme, gerçekte çocuk istismarında 12 yaşı fiilen “rıza” yaşı haline getirmektedir. 15 yaşını tamamlamış çocukların istismarında ise ceza oluşması için silah kullanma şartı getirilmektedir; bu da 15 yaş üstü çocuklara yönelik istismarı meşrulaştırılması anlamına gelmektedir.
Kanun tasarısında yetişkinlerin çocuklara cinsel istismarı ile failin de çocuk olduğu durumlar arasında bir ayrım getirilmemektedir. Bu ise failin de çocuk olduğu durumlarda çocuklara çok ciddi mağduriyetler yaşatacak cezalar verileceği anlamına gelmektedir. Bu da yeni ve ciddi bir sorun alanı oluşturacaktır. Tasarının komisyon görüşmelerinde Bakanlık yetkilileri çocuklar ve yetişkinlerin aynı cezaları almayacağını, ilgili kanunlarda hali hazırda bu konuda düzenlemeler olduğunu söyleseler de, bu sorunu ortadan kaldıracak bir durum değildir. Yetişkinler ve çocukların fail olduğu durumlar ayrılmalı, bu konuda çocuk/genç hukuku kapsamında ayrı bir düzenleme yapılmalıdır.
Ayrıca, akranlar arasındaki cinsel deneyim ayrı bir konudur ve suçtan ayırt edilerek tanınmalıdır.
“BASIN SUSTURULMAK İSTENİYOR”
Tasarıda çocukların korunması iddiası ile önerilen düzenlemelerden biri de çocuklarla ilgili istismar vakalarında yayın yasağı ve davalarda gizlilik getirilmesidir. Çocukların haberlerden olumsuz etkilendiği iddiasıyla çocukların korunması için bu düzenleme yapıldığı iddia edilmektedir. Elbette haber yapım ve takip süreçlerinde çocukların korunması, zarar görmemeleri, kimliklerinin deşifre olmaması önemlidir ve bu konuda gerekli tedbirler alınmalıdır. Ancak yayın yasağı ve davaların gizliliği demek istismar vakalarında basın susturularak kamuoyundan bilgi saklanması, kamuoyunun takibi ve müdahalesinin önünün kapatılması, dava süreçlerinin kamuoyundan kaçırılarak yapılması, toplumda istismar vakalarının tekrar görünmez hale getirilmek istenmesi demektir. Sessizlikten ise istismarcıların yararlandığını biliyoruz, dolayısıyla bu düzenleme çocukları mağdur edecek ve istismarı artıracak bir düzenlemedir.
“ÇOCUK İSTİSMARINDA ÇÖZÜM ‘HADIM’ DEĞİLDİR”
Tasarı hazırlıkları başladığından itibaren kimsayasal kastrasyon, kamuoyunda yaygın kullanıldığı şekliyle hadım bir çözüm yöntemi gibi önerilmektedir ve tasarıda da bu düzenlemeye yer verilmiştir;, basit cinsel saldırı ile cinsel taciz dışındaki cinsel suçlarda cinsel isteğin ilaçla baskılanmasına yönelik tıbbı müdahalede bulunulması düzenlenmektedir. Bu düzenleme sorunu bireyselleştirmek, sorunun sebeplerini bireylere indirgemek demektir; bu ise istismar sorunun toplumsal boyutunu ve devletin istismarın önlenmesi sorumluluğunun üstünün örtülmesi anlamına gelmektedir. Bir yandan da yine istismar olduktan sonrasına yönelik bir cezadır ve öncesinde önlemeye dair bir yaklaşım niyeti olmadığını göstermektedir.
Çocuğa yönelik cinsel suçların “pedofili” olarak tanımlanması, bu suçu işleyenlerin “hasta” kabul edilmesi ve “tedavi” edilmeye çalışılması yanlış bir yaklaşımdır. Oysa bilinmektedir ki çocuk istismarcılarının tamamına yakınının herhangi bir psikiyatrik bozukluğu bulunmamaktadır. Ve kimi zaman çocuğa yönelik cinsel saldırıların saldırganın cinsel dürtüleriyle ilgisi yoktur, çocuklara yönelmesinin nedeni daha kolay kurban oldukları düşüncesidir. İstismarcının cinsel isteğini baskılayacak ilaçlar kullanılması bu açıdan da uygun olmadığı gibi ayrıca kişinin ilaç alımını bırakması durumunda istenen etki tamamen ortadan kalkacaktır. Kimyasal hadım meselesinin sorunun kökenine dair çözüm getirmemesinin yanında, tıbbi süreçleri ve sağlık emekçilerini ceza süreçlerinin parçası yapması anlamında da uygun değildir. Sağlık uygulamalarının cezalandırma yöntemi olarak kullanılması yanlıştır.
“ÇOCUK İZLEM MERKEZLERİ TÜM İLLERDE KURULMALIDIR”
Tasarıda 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununa ek bir madde eklenerek cinsel suç mağdurlarının adli ve tıbbi işlemlerinin bir seferde ve tek merkezde gerçekleştirilmesi için özel merkezler kurulacağı, bunların adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu bulunan yerlerde, yani ağır ceza ve bölge idare mahkemeleri olan yerlerde kurulması düzenlenmektedir. Bu tip merkezler istismara uğrayan çocukların tekrar tekrar aynı süreci anlatmak zorunda kalmaması, her bir kuruma tek tek gidip işlemler sırasında örselenmemesi için son derece önemlidir; bugün mevcut olan ve sayısı çok az olan Çocuk İzlem Merkezleri bu işlevi yerine getirmektedir. Tasarı, bu merkezlerin sadece adalet komisyonu olan yerlerde kurulmasını düzenlemektedir; komisyon bulunan yerlerde kurulmamasına, komisyon bulunan yerlerde kurulmasına karar verilebileceği gibi muğlak ve keyfiyete yer bırakan bir madde yer almaktadır. Bu merkezlerin kurulup kurulmaması keyfiyete bırakılamaz; bu merkezler çocuklar için ihtiyaçtır, herhangi bir ayrıma gitmeden ve mutlaka tüm illerde kurulmasına yönelik bir düzenleme yapılmalıdır. Merkezlerin kurulması için de 2019 yılı temmuz ayı öngörülmüştür, ancak bu tarih çok ileriye atılan bir tarihtir, merkezlerin açılması mutlaka hızlandırılmalıdır. Tasarıdan anlaşıldığı kadarıyla yetişkin cinsel suç mağdurları da bu merkezlerden yararlanacaktır. Yetişkinler, yani istismara uğrayan kadınlar için de böyle merkezler son derece önemlidir ve her ilde mutlaka kurulmalıdır, ancak çocuklar için ve yetişkinler için ayrı ayrı merkezler açılmalıdır.
Meclis gündemine getirilen bu kanun tasarısı ile istismarın önlenmesi mümkün değildir. Tersine çocuk istismarının çözümünü hadımda aranarak, istismarda 12 yaş sınırı getirilerek, 15 yaş üstü çocuklar için istismarı silah kullanıp kullanmamaya bağlamak, basını susturmak ihtiyacımız olan gerçek çözümleri biraz daha ötelemek; istismarcılar karşısında çocukların ellerini, kollarını, ağızlarını bir kez daha bu yolla bağlamak demektir.
18 yaşın altında her birey çocuktur; tüm yasal mevzuat buna uygun hale getirilmeli, evlenme yaşının küçültüldüğü her türlü düzenleme kaldırılmalı, istismarda yaş ayrımı ortadan kaldırılmalıdır.
Çocukların çocuk olmaktan çıkartılmasına, çocukların yetişkinler için cinsel ilişki partneri olabileceğini ima eden her türden söylem ve uygulamaya son verilmelidir.
Çocuk istismarını meşrulaştıran her türlü açıklama, yasal düzenleme, söylem ve uygulama kaldırılmalıdır.
Çocuk istismarının önlenmesi esas alınmalıdır. Çocukların sağlıklı yaşamaları ve gelişmeleri için gerekli tüm koşullar sağlanmalıdır.
Önleyici ve koruyucu yaklaşıma sahip, çocuk odaklı, riskleri erken fark edip önlem alabilecek; istismar durumunda ise çocukların korunması ve iyileşmesi için gerekli tüm hizmetlerin sağlandığı bütünlüklü bir çocuk koruma sistemi kurulmalı ve bu sistemi denetleyecek bağımsız bir izleme/denetleme mekanizması kurulmalıdır.
İstismar durumunda çocuğun hızla korunması için çocuk odaklı, çocukların kurumlar tarafından hırpalanmadığı, yargılanmadığı, suçlanmadığı, hızlı işleyen, faile cezasızlık getirmeyen, çocuğu mağdur etmeyen, çocuğu istismar ortamından uzaklaştıracak, istismarcıdan koruyacak, çocuğun iyileşmesi için gerekli olanakların sağlandığı bir başvuru ve müdahale sistemi kurulmalıdır.
Çocuğun iyilik halinin takip edileceği, herhangi bir ihmal – istismara uğrama riskinin fark edilip risklerin ortadan kaldırılabileceği; çocuğun 18 yaşına kadar devlet kurumları tarafından sürekli takibinin yapılacağı bir izleme mekanizması kurulmalıdır.
Bildirme yükümlülüğünün yerine getirilmesine engel olan sorunlar ortadan kaldırılmalı, bildirim yapanlar için güvenlik önlemleri alınmalıdır.
Sadece çocukla ilgili başvurular için ve herkesin rahatlıkla ulaşabileceği bir başvuru sistemi oluşturulmalı, ayrıca çocukların da kendilerinin başvuru yapabilecekleri bir başvuru mekanizması olmalıdır.
Çocuğun iyileşme süreci için de çocuk ve yakınları için ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli, anadilinde, çocuk istismarı alanında yetkin psikolojik/psikiyatrik sağlık hizmetleri oluşturulmalıdır.
Çocuk istismarı ile mücadele ve istismarın önlenmesi; istismarı meşrulaştıran her türlü uygulama ve söyleme son verilmesi, istismarın ortaya çıkmasına zemin hazırlayan tüm koşulların kaldırılması ve çocukların güvenle yaşamalarının sağlanması; her alanda çocuğun üstün yararının odak alınması; çocukların yaşama-gelişme, eğitim, sağlık, korunma ve katılım haklarının öncelik olarak belirlenmesi; çocuk odaklı, hak temelli bütünlüklü bir çocuk koruma sistemi kurulması; çocuklarla çalışanlar başta olmak üzere ailelerin ve tüm toplumun da çocuk hakları ve istismar konusunda bu yaklaşımla sürekli bilgilendirildiği bir sistem oluşturulmasıyla mümkün olabilir.
Yoruma kapalı.