PİRHA- Konyaaltı Alevi Bektaşi Kültürü Cemevi Derneği Şube Sekreteri Kemal Çiçek, Suriye’de Alevilerle yönelik saldırıların, İslamcı örgütler tarafından önceden planlanarak yapıldığını vurguladı. Çiçek, “Bu katliamları ancak Hristiyanlar, Aleviler, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler ve emekçiler el ele verdikleri zaman durdurabilirler” dedi.
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün Esad yönetimini devirmesi ardından Suriye’deki Alevilerin tedirginliği daha çok arttı. Şam’ın düşmesinin ardından HTŞ’liler, başta Lazkiye olmak üzere birçok kentte Alevilerin yaşam alanlarını adeta gasp etti.
Konyaaltı Alevi Bektaşi Kültürü Cemevi Derneği Şube Sekreteri Kemal Çiçek, Suriye’de Alevilere yönelik saldırılara ilişkin PİRHA’ya konuştu.
“PLANLI VE BİLİNÇLİ BİR KATLİAM YAPILIYOR”
2010 yılında Lazkiye ve Tartus’ta Alevi katliamının başladığını vurgulayan Kemal Çiçek, “Kamuoyunda bir Alevi katliamı haberi gördük. Türkiye’de de haber kaynakları ‘Esad artıkları’ diye geçti ama sonraki süreçte görüyoruz ki bu ‘Esad artıkları’ değil! Lazkiye valisinin, Rudaw TV’ye yaptığı açıklamada, asayiş güvenlikte 2 kişinin ölümünden kaynaklı bu sürecin daha da büyüyerek devam ettiğini görüyoruz. Aynı zamanda aslında burada bir itiraf var. Alevilerin Lazkiye ve Tartus’ta silah alıp, ayaklanıp, asayiş güçlerine saldırdığı algısı yaratılmaya çalışıldı. Oysa böyle bir durum söz konusu değil. Bu, önceden planlanan bir organizasyon. İdlib’de faaliyet yürüten İslamcı örgütler ve Türkiye’ye bağlı SMO’nun da bu katliam içerisinde olduğunu gelen videolardan da anlıyoruz. Netice itibariyle bu kendiliğinden gelişen bir katliam değil ve bu katliam hâlâ da devam ediyor. Türkiye’de yaşayan Aleviler olarak tedirginlik içerisinde yaşıyoruz. Katliamı kabul etmiyoruz ve buna yönelik tepkilerimiz var. Türkiye’de bu katliamın durdurulmasına ilişkin gerek basın açıklamaları ve gerekse de Hatay’da yapılan son kitlesel eylem bir hassasiyet oluşturdu” dedi.
“ÇORUM, MARAŞ VE SİVAS’TA OLDUĞU GİBİ…”
Kemal Çiçek, katliamı yapanların yargılanması gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti:
“Geçmişte Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da ya da 12 Mart Katliamını yapanların hiçbirinin yargılanmadığını biliyoruz. İşte son Sivas Katliamını yapanların da tek adam rejimi tarafından affedilmesini gördük. Bugün hala Suriye’de katliam devam ediyor. Almanya’da yapılan kitlesel miting önemliydi. Belki Avrupa üzerinden katliamın durdurulması için yeni bir süreç yaşanabilir ve ama bu Türkiye’de de belki bölgesel mitinglerle desteklenebilir. Bunu yapmalıyız.
“ALEVİLERİN SIĞINDIKLARI ORMANLAR DA YAKILIYOR”
Orada güya işte ‘silahlı çeteler var’ deniliyor ama ormanlara sığınan siviller de söz konusu. Ormanlar dahi yakılıyor. Bu katliamlar yaşanırken Colani ile Mazlum Abdi arasında imzalanan sözleşme kamuoyuna yansıdı. Elbette ki Suriye demokrasi güçleri uzun dönemden beri kendi öz savunmalarını yapmaktaydılar ve yapmakta zorundaydılar; çünkü bunu yapmasalardı bugün Kürtler de Alevilerin yaşadığı aynı süreci yaşayacaklar, aynı katliamları göreceklerdi. Doğru olanı yapmışlardır, kendi savunmalarını kurarak bu katliamların önünü de kesmiş oldular.”
“HALKLAR, ŞERİATÇI ANAYASA TASLAĞINI KABUL ETMİYOR”
Kemal Çiçek, SDG ile HTŞ’nin temaslarına da değinerek şunları söyledi:
“Yapılan anlaşma ile sanki ‘SDG, HTŞ’ye teslim oldu’ anlamında bir sonuç çıkarılması doğru değil. Bu durum bence Türkiye’de farklı anlatılıyor. Bir süreç izlenecek. İslam rejimine göre bir anayasa şekillendiriliyor ama bu Suriye’de olur mu olmaz mı halklar bu kararı verecek. Şu anda Suriye’deki İslam anayasası taslağına ilişkin Dürziler, Aleviler ve Kürtler farklı düşünüyor. Alevi bölgesinde bir sorun var. Kürtlerde de aynı şekilde… Geriye Sünni Araplar kalıyor. Böyle bir ülkede demokrasi gelişmez. Tek taraflı bir anlayışla ülke yönetilemez. Colani’nin ipleri emperyalist ülkelerin elinde. Onlar karar vereceklerdir bu aşamaya. Bence biz biraz daha beklemeliyiz. Kürtlerin kendi kaderini tayin etme hakları var. Sorun biz Alevilerin başta bu ülkedeki örgütlülüğümüzü nasıl şekillendireceğiz, önemli olan budur. Çünkü yaşadığımız katliamlar bu coğrafyada açık ve nettir. Türkiye’de özellikle yeni Alevi gençliği, kendini yeniden örgütlemeli. Bu bir gereklilik ve zorunluluktur. Biz bunu yapamazsak geleceğimizi garanti altına alamayız.”
“KATLİAMLARI DURDURMAK İÇİN DAHA ÇOK ÇALIŞMALAIYIZ”
Mazlum Abdi ve Colani arasında yapılan anlaşmadan hemen sonra AKP hükümeti yetkililerinin Şam’a gittiklerini hatırlatan Çiçek, “Orada Alevi katliamının durdurmasıyla ilgili konuşuldu mu konuşulmadı mı bunu biz bilmiyoruz ama kamuoyuna yansıyan bir durum yok. Bence isteseler yıllardır besledikleri destekledikleri lojistik destek verdikleri IŞİD, bir sonraki HTŞ ya da diğer ona bağlı güçlere karşı inisiyatifleri var; isteseler aynı saatte bu katliamı durdurabilirler. Yapılan ziyaret Alevi katliamını durdurmak için değil, Kürtlerin orada kazanımlarını engellemek ve bertaraf etmek için yapılan bir ziyaretti” diye belirtti.
“HALKLARIN ORTAK MÜCADELESİYLE DURDURULABİLİR”
“Suriye’de yaşanan katliamları kimler durdurabilir?” sorusunun çok önemli olduğunu belirten Çiçek, konuşmasının devamında şunları dile getirdi:
“Bu katliamı, halklar dünya genelindeki Hristiyanlar, Aleviler, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler, emekçiler el ele verdiği zaman durdurabilir. Başka türlü bu katliam durdurulamaz. Bugün Suriye’nin güneyinde Dürzileri İsrail koruyabiliyor. Biz bu ülkede 20 milyona yakın bir kitleyiz, kendi devletimizden ‘Alevileri koruyun’ diyemiyoruz. Çünkü böyle bir ülkede Aleviler katledilirken Alevileri koruyamadılar. Bugün geriye dönüp düşündüğümüzde bu halkın bir tepkisi var. Bu tepki üzerine devlet, bu konuda kendi üzerine düşeni yapmalıydı. Biz isterdik ki bugün yaşadığımız ülkenin devleti böyle bir açıklamada bir misyon, bir görev alsın ama bu olmayacaktır. Bu üzüntü vericidir. Bize düşen görev; yeniden düşünüp, örgütümüzü yeniden oluşturarak, geleceğimizi bu coğrafyada diğer haklarla birlikte ortak yaşam kurmaktır.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.