PİRHA-CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca tarafından CHP MYK’ye sunulan cezaevleri raporunda tedaviye erişim hakkının ihlal edildiği belirtilirken; son 25 yılda 641 kişinin intihar ettiği, 2 bin 670 kişinin de hayatını kaybettiği açıklandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, CHP Merkez Yönetim Kurulu’na “Aradığınız Hakka Erişilemiyor-Cezaevlerinde Sağlığa Erişim” başlıklı bir rapor sundu. Karaca, raporunda tutuklu ve hükümlülerin sağlık sorunlarına değinirken, hak ihlallerine yol açan sorunlara karşı atılması gereken adımları da sıraladı.
Adalet Bakanlığı ile Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) verilerine de dayanılan raporda cezaevlerinde sağlığa erişim hakkının dünyada ve Türkiye’de ihlal edildiği vurgulandı. Türkiye’deki sorunun temelinde ise cezaevlerindeki doktor sayısının yetersizliği ile cezaevi personelinin kötü muamelesi olduğu ifade edildi.
“TÜRKİYE CEZAEVLERİ KAPASİTESİNİN ÇOK ÜZERİNDE DOLU”
Karaca, Lozan Üniversitesi tarafından 8 Nisan 2021 tarihinde yayımlanan “Annual Penal Statistics on Prison Populations for 2020” raporuna da değindi. Rapora göre Türkiye’deki cezaevlerinin kapasitesi 233 bin 194 olarak gösterilmesine rağmen cezaevinde 297 bin 19 tutuklu ve hükümlünün olduğu belirtildi. Her 100 yer için 127 kişinin bulunduğu Türkiye’deki cezaevleri, bu oranla Avrupa Konseyi üye ülkeleri arasında cezaevi yoğunluğu bakımından ilk sırada yer aldığı söylendi.
“HİJYEN ULAŞILAMAZ KONUMA GELDİ”
CHP MYK’ye sunulan raporda ayrıca cezaevlerindeki hijyen sorununa da dikkat çekildi. Adalet Bakanlığı verilerine göre 30 Kasım 2021 tarihi itibarıyla cezaevlerinde 295 bin 754 kişinin olduğu, 1 Aralık 2021 tarihi itibarıyla da 384 ceza infaz kurumunun toplam kapasitesinin 266 bin 575 ile sınırlı olduğu açıklandı. Cezaevlerindeki koğuşların kalabalık olmasından kaynaklı ciddi sıkıntıların yaşandığı belirtilirken, “Salgın döneminde daha çok dikkat çekilen kişisel hijyen konusu cezaevlerindeki kişiler için ulaşılamaz bir konuma gelmiştir” denildi.
“CEZAEVLERİNDE SON 25 YIL: 641 KİŞİ İNTİHAR ETTİ”
Raporda ayrıca cezaevlerindeki intihar vakalarına da değinildi. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 1997 ile 2014 yılları arasında toplam 544 tutuklu ve hükümlü intihar etti. CİSST verilerine göre ise 2014 yılından itibaren günümüze kadar 97 kişinin cezaevlerinde intihar ettiği belirtildi.
Cezaevlerindeki psikolojik rahatsızlıklara gerekli önemin verilmediği kaydedilen raporda, bu rahatsızlıklarla ilgili olarak tedavi taleplerinin cezaevi idaresi tarafından kabul edilmediği aktarıldı. “Cezaevinde tutuklu ve hükümlüler ile bir arada olan cezaevi personelinin, psikolojik rahatsızlıklarla ilgili basit bir eğitimden geçmeleri ve bu doğrultuda kişileri izleyip değerlendirerek; psikolojik rahatsızlığı olanları veya intihara meyilli olanları tespit edebilecekler ve kişiler böylece psikolojik tedavi imkanına ulaşabilecektir” denildi.
“SON 25 YILDA 2 BİN 670 KİŞİ CEZAEVLERİNDE HAYATINI KAYBETTİ”
Son 25 yılda ise sağlık problemleri nedeniyle cezaevlerinde yaşamını yitiren tutuklu ve hükümlü sayısının 2 bin 670 olduğu söylendi. Adalet Bakanlığı verilerine göre 1997 ile 2014 yılları arasında yaşlılık nedenli 2 bin 545 ölümün gerçekleştiği kaydedildi. CİSST’ten elde edilen verilere göre de 2014’ten günümüze kadar 125 kişinin vefat ettiği duyuruldu.
“GÜNCEL VERİLER KAMUOYU İLE PAYLAŞILMALI”
CHP raporunun sonuç bölümünde ise şu ifadelere yer verildi:
“Sivil toplum örgütleri açısından da faaliyet yürütmenin zor olduğu cezaevlerinde bu ve benzeri hak ihlallerinin tespiti oldukça zordur. Güncel verilerin hazırlanarak kamuoyuna açıklanması, bu sorun alanının çözümü açısından ilk adım olacaktır. Ayrıca tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetlerine erişimlerindeki usulün değiştirilmesi gerekmektedir. Tedavi almak isteyen tutuklu ve hükümlüler hakkında tıp eğitimi almamış idarecilerin karar veriyor olması kabul edilemez. Ayrıca ikinci veya üçüncü derece sağlık hizmetlerine yönlendirilmiş tutuklu ve hükümlülerin doktorunu seçme şansı tanınması ve/veya başka doktorlardan fikir almasına olanak sağlanması; anayasal ve uluslararası ilkeler doğrultusunda yapılmış uygulamalar olacaktır.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.