PİRHA-KHK ile kapatılan ÇHD üyesi 22 avukatın yargılandığı davada mahkeme heyeti, Av. Selçuk Kozağaçlı ile Av. Barkın Timtik’in tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Bir sonraki celse 23 Mart 2022 günü görülecek.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 22 avukatın yargılanmasına bugün Silivri Cezaevi Kampüsü’nde devam edildi. Aralarında 2017 yılından bu yana tutuklu bulunan ÇHD Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı ile avukat Barkın Timtik‘in de olduğu 22 avukat “Örgüt yöneticiliği” suçlamasıyla yargılanıyor.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Erinç Sağkan, Ankara Barosu Başkanı Av. Kemal Koranel, İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, Adana Barosu Başkanı Av. Semih Gökayaz, Van Barosu Başkan Yardımcı Av. Hamza Çiftçi, Tekirdağ Barosu Başkanı Av. Sedat Tekneci, İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Av. Öztürk Türkdoğan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP İstanbul Milletvekilleri Oya Ersoy ile Züleyha Gülüm, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan da duruşmaya katılanlar arasındaydı.
Mütalaasını tekrar eden savcı, adli tedbirlerin yeterli kalmayacağını belirterek, tutukluğun devamını talep etti. İlk olarak söz alan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, duruşmaya katılan meslektaşlarına teşekkür etti. Kozağaçlı şu ifadeleri kullandı:
“Bu ülkenin tarihinde bu kadar kalabalık ve nitelikli bir avukat tarafından korunmuş bir sanık grubu yoktur. Avrupa’dan gelen 8 yıldır takip eden meslektaşlarıma da çok teşekkür ediyorum. Bu davanın peşini hiç bırakmadılar. Sayın savcıya sitem etmek istemem ama 8 yıldır aranan evrakların bulunduğu iddia ediliyor ama savcılık duruma müdahil olmuyor. Savcı aylar önce hazırladığı mütalaayı 8 sene önceki iddianamedeki yazım hatalarıyla kopyalayıp sunuyor. İddianame savcısı ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Adem Özcan. Bu şu demek ‘Ben bu yargılamaya ilgi duymuyorum, sizlerle ilgilenmiyorum’.”
“SAVCI TANIKLARI DİNLETEMİYOR ÇÜNKÜ TANIKLAR YOK”
Aleyhlerinde tanık olarak bildirilen 13 kişinin savcılık tarafından daha sonra vazgeçildiğini kaydeden Kozağaçlı, şöyle konuştu:
“Savcı, bizim suçlu olduğumuzu söyleyen 13 tanık bildirmiş. Savcı tanıklarını duruşmada ikame etmekten vazgeçiyor. Tanıktan vazgeçme, çok istisna hallerde geçerli bir durum. Savcı dilekçe yazabilir bundan vazgeçebilir, talepte bulunur, bundan vazgeçer; mütalaadan vazgeçer, tamam bunlar kabulüm. Fakat iddianame savcısının bildirdiği 13 tanığı dinlemekten vazgeçti. Savcı tanıkları dinletemiyor. Çünkü tanıklar yok. Tanıkların bir kısmı sanal, sahte üretilmiş kişiler. Bir kısmı savcı, bir kısmı polis müdürü, memuru. Bu meslek gruplarından sahte delil üretmekten, yalan tanıklık yapmaktan hüküm giyenler oldu.
“CEZA VERMEK İSTİYORSANIZ OLAYA DAYALI TANIKLAR BULMALISINIZ”
Savcılık aleyhimize 13 tanık gösteriyor. Savcılığın peşini çoktan bıraktığı 13 tanığın peşine biz düştük. Kanun, bir olayın tek ispatı tanık ise onu mutlaka duruşmada dinleyeceksin diyor. Bizim DHKP-C’li olduğumuzu karara bağlayacaksanız bu olgudur. Olgular tanıkla ispatlanamaz. Tanık ispatlar. 13 tanık bize 13 olay anlatmalı. Bizim dosyadaki tanıklar ne diyor, bu kişi DHKP-C üyesidir. Böyle tanıklık olmaz, bize ceza vermek istiyorsanız olguya dayalı değil olaya dayalı tanıklar bulmalısınız.
“TANIKLAR ÖLDÜ MÜ? AKIL HASTASI MI? YOKSA BULAMIYOR MUSUNUZ?”
Bant kaydı olurdu elinizde, tutanak olurdu. Bunlar yok. İddianame savcısı Adem Özcan’ın mal varlığına el kondu geçen hafta. Bu iddianameyi Adem’den başka kimse yazamaz, fikri mülkiyet hakkıdır. Sizin bu iddianameyi Varlık Fonu’na devretmeniz lazım. Kanunda, olayın delili bir tanığın ifadesiyse, o tanık mutlaka dinlenir diyor. O tanığı getireceksiniz, yazdığı şeyle yetinilemez. Hadi savcı vazgeçti sesini çıkarmıyor, biz vazgeçebilir miyiz? Savcı bu dosyada bizim DHKP-C üyesi olduğumuzu, benim yöneticisi olduğumu kanıtlamak üzere getirdiği 13 tanıktan vazgeçti. Sayın duruşma savcısı 13 tane tanık göstermişsin 2013’de. Bunlar öldü mü, akıl hastası mı oldu, yoksa bulamıyor musun bunları? Böyle değilse nasıl vazgeçiyorsun? Bunlar kamu tanığı.”
BARKIN TİMTİK: AÇLIK GREVİMİN 5. GÜNÜNDEYİM
Kozağaçlı‘nın ardından beyanda bulunan Av. Barkın Timtik de duruşmaya katılanları selamlayarak sözlerine başladı. Timtik, dijital deliller ile gizli tanık beyanlarına değinirken, şunları söyledi:
“Öncelikle 2005’ten beri adli emanette olduğu iddia edilen belgelerin şimdi getirilmesi üzerinize bir yük yüklüyor. Şimdiye kadar bunları sürüncemede bırakanlar hakkında suç duyurusunda bulunmak gerekiyor. Bugün açlık grevimin 5. günündeyim. Sibel Balaç 19 Aralık’tan beri ölüm orucunda. Gökhan Yıldırım süresiz açlık grevi eyleminde. Onların talepleriyle Ebru Ablamın talepleri de aynıydı. İki sanatçı hayatını kaybetti aynı taleplerle. Gencecik Mustafa hayatını kaybetti.
“ÖLÜM ORUÇLARINI ENGELLEMEK MÜMKÜN”
Yeni başlayan bu ölüm orucu eylemini engellemek mümkün, ben içerdeyim ve sadece açlığımla bunu engellemeye çalışıyorum. Dışarıda daha başka pek çok şey yapılabilir. Taleplere ses olunması gerekiyor. Bu ölüm orucunun bazı talepleri var. Biri dijital deliller biri gizli tanık beyanları ve bizim dosyamızda da tam da bunlar var. Bu ölüm orucu ve açlık grevleri eylemleri talepleri nedeniyle yargıyı çok yakından ilgilendiriyor.
“TANIKLARIN YÜZLERİNİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Tanık dinleyeceksiniz, tanığın buraya getirilmesini istiyoruz, onların yüzlerini görmek istiyoruz. Gerçek insanlarsa getirin konuşsunlar. Bugün konuşmak istediğim bir konu, itirafçılık dayatması. Bulunduğum hapishanede yaşanıyor. İtirafçılık politikası esasen halk değerlerinin yozlaştırılmasına dayanır. İki Grup Yorum üyesi biri Sultan Gökçek, İbrahim’in eşi, ona bizzat savcı hapishaneye gelerek itirafçılık teklifinde bulundu. Emel Yeşilırmak’ın ailesini MİT görevlileri kaçırmakla tehdit ediyorlar. Diyorlar ki ailesine “Bu iş bir iğneye bakar, intihar etti deriz.”
“HUKUKEN, BENİ TAHLİYE ETMEK ZORUNDASINIZ”
Grup Yorum temsil kabiliyeti çok yüksek bir müzik grubu. Bu yüzden Grup Yorum’la uğraşıyorlar. Yakın zamanda savcılıkta ifade işlemi esnasında Sultan’ı bizzat savcılık çay içmeye davet etti, Sultan sadece ifade vermeye gelirim deyince tutuklamaya sevk edildi ve tutuklandı. Aradan bir kaç gün geçince savcı bizzat hapishaneye geldi görüşmek çay içmek istedi. Böyle bir şey olabilir mi? Şimdi bunlar mutat oluyor, bir itirafçılık politikası ile yargılama yapılmaya çalışılıyor. Benim tutukluluğumun uzamasının nedeninin benim hakkımda da itirafçılar yaratılmaya çalışılması olduğunu düşünüyorum. Yoksa dosya Yargıtay’da bozulduğunda tahliye edilmem gerekirdi. Ben her celse söylüyorum size; siz beni tahliye etmek zorundasınız, hukuken zorunlusunuz buna söyleyeceklerim bu kadar.”
TBB BAŞKANI AV. SAĞKAN: TUTUKLUĞA SON VERİLMELİDİR
Timtik’in beyanının ardından Av. Çiğdem Akbulut, 26 farklı uluslararası hukuk kurumunun mahkemeye hitaben yazdığı beraat ve derhal salıverilme talepli dilekçeyi sundu.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. Erinç Sağkan da tutukluğa son verilmesi gerektiğini söyleyerek, “Bugün duruşmanın başlangıcında bazı belgelere ulaşabildiğinizi söylediniz. Müvekkillerimin uzun zamandır uğraş verdiği bir konuda siz de çaba göstermişsiniz. Bir delilden bahsediyoruz, bir dijital veri. Buna dair savcılık makamının hiçbir görüşü yok, bir rapor mütalaayı değiştirmesini gerekebilir. Bu delillere nasıl ulaşıldığının da araştırılması gerekir. Maddi gerçeğe ulaşmak için yapılması gereken bir husustur. Selçuk’un kaçma ihtimali olmadığı buradaki herkes tarafından bilinmektedir. Savcılığın dinlemek istemediği sanık meslektaşlarımızın dinlemek istediği tanıklar üzerinde bir etki etme ihtimali olmadığı ortadadır. Bugün itibariyle bu tutukluluğa son verilmesi gerekir” dedi.
DURAKOĞLU: BURADA AVUKAT YARGILAMASI YAPILIYOR
İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu ise “Bu davanın ilk celsesi başladığında ben barolar açısından çok önemli olduğunu belirtmiştim. Bu dava bizim için çok önemli, burada avukat yargılaması yapılıyor. Bu dava başladı ve hafta içi süren duruşmanın sonucunda tüm avukatlar tahliye edildi. Bir itiraz üzerine harekete geçildi, üstelik bir cumartesi günü aynı yargıçlar yakalama kararı verdiler. Bana hiç kimse bir hakimin ıslak imza ile imzaladığı kararın 10 saat içinde elektronik imza ile değiştirilmesini açıklayamaz. Siz bugün bu celseye başlarken “evraka” diye başladınız. Buldum dediniz, 8 yıldır getirilemeyen delilleri bulduğunuzu söylediniz. Bu dava Türkiye’de yargının durumunu gösteriyor bize, bunun için çok önemli. Siz, ilk heyetin adını tarihe yazdırdığı gibi adınızı tarihe yazdırabilirsiniz.
TÜRKDOĞAN: BU DAVADAN HİÇBİR ŞEY ÇIKMAYACAK
İHD Eş Genel Başkanı Av. Öztürk Türkdoğan iddianamede yer alan belgelerle ilgili olarak, “Bu Belçika-Hollanda belgelerinden bıktık artık. Yıllardır bu evraklar dosyalara gelip gider. Bunların sahte olduğu da ortaya çıkacak, göreceksiniz. Selçuk bu belgelerden 2004 yılında yargılandı, beraat etti ve kesinleşti. Hukuki olarak söylenebilecek her şeyi Selçuk az önce ifade etti. Ben bu davadan hiçbir şey çıkmayacağını düşünüyorum. Arkadaşlarımız da zaten bizim nezdimizde suçlu değillerdir” dedi.
“DOSYANIN DAYANAĞI OLAN DELİLLER YOK”
Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren dosyanın dayanağı olan delillerin olmadığını vurguladı. “Aslında size neyi anlatalım bilmiyorum. Biz her celseden sonra klişe tutuklama gerekçeleri ile tutukluluğun devam ettiğini görüyoruz. Bu celse dijitalleri buldum dediniz. Bugüne kadar olmadığını itiraf ettiniz, bu davanın temeli bunlar. Daha önce olması gereken dosyanın dayanağı olan deliller dosyada yok. Hazırlık aşamasında bu deliller iddianame ile birlikte sizin önünüze getirilmeli. Çünkü tutuklamanın gerekçesi yapılıyor. Avukatları tutuyorsunuz bunlarla. Meslektaşlarımızın, arkadaşlarımızın bir saniye bile tutuklu kalmaması gerekir” şeklinde konuştu.
BARO BAŞKANLARINDAN TAHLİYE ÇAĞRISI
Ankara Barosu Başkanı Av. Kemal Koranel, “Bu dosyanın soruşturmasını hazırlayanların FETÖ hükümlüsü olduklarını unutmayın, meslektaşlarımızı serbest bırakın” dedi. Adana Barosu Başkanı Av. Semih Gökayaz, ise “Zaten duruşma sonrasında alınacak karar belli şeklinde bu aşamaya kadar gelindi. Çok kudretli bir salon yapılmış; ama buradan adalet çıkacak mı? Önemli olan bu” diye konuştu. Siirt Barosu Başkanı Av. Kenan Bilge de “Selçuk Kozağaçlı’nın tanıklarla ilgili beyanlarını ben hayretle izledim, dinledim. Bu beyanlardan sonra meslektaşlarımızın tahliyesi gerekir” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’NİN HUKUK SİSTEMİNİN ALNINA ÇALINMIŞ KARA BİR LEKEDİR”
İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel dosyayı “Türkiye’deki hukuk sisteminin sürüklendiği karanlık” şeklinde tanımlarken; “Yargılananlar bizim meslektaşlarımız, arkadaşlarımız, yoldaşlarımız. Onlar bulunmaları gereken yerde değiller, yanımızda omuz başımızda olmalılar. Siz 8 yıl aradan sonra, aslında en başından beri ulaşmanız gereken delile ulaştığınızı söylediniz. Savcılık bu gelişmeye rağmen mütalaayı tekrar etti. Bu dosyayı önemsemiyor anlaşılan ama biz önemsiyoruz. Bu dosya Türkiye’de hukuk sisteminin içine sürüklendiği karanlığın aynası. Karanlığın biraz olsun dağılmasını, bir çatlak oluşmasını ve bu çatlaktan ışık yayılmasını istiyoruz. Bu dosya Türkiye’nin hukuk sisteminin alnına çalınmış kara bir lekedir. Sizden beklentimiz sadece kendi adımıza değil, sizin adınızadır da aslında. Selçuk ve Barkın’ın tahliyesini talep ediyorum” dedi.
“HAFIZAMIZ ÇOK KUVVETLİ, MEHMET AĞAR’IN CEZA ALMASINI SAĞLADIK”
Tutuklu Av. Oya Aslan celseyi şaşkınlıkla karşıladığını belirtti. “Delillerin peşine düştüğünüzü gördük salondaki meslektaşlarımıza saygılı söz veren bir tutumla karşılaştık. Bu tutumun meslektaşlarımızın tahliyesine karar verme gücüne de sahip olmayı kapsaması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Tutuklu Av. Özgür Yılmaz cezaevindeki açlık grevlerini hatırlatarak; “Gökhan Yıldırım süresiz açlık grevinde, Sibel Balaç ölüm orucunda. Ölüm orucu yapmak kolay değildir, yapanın 2 nedeni vardır. Size karşı yapılanlar ve geleceğe dair umutlar. Savcı diyor ki daha önce verdiğimiz yazılı mütalaayı tekrar ediyoruz. Ben mütalaayı görmeden bana ceza istiyorsunuz. Önce bana mütalaayı bir okuyun sonra benden savunma isteyin. Böyle şekli şeyleri bile yerine getirmiyorsunuz. Biz bunlara sessiz mi kalalım? Kalmayız, bizim Ebrumuza sözümüz var, Ebru’nun bu dosyada kanı var. Hesabını soracağız, yemin olsun halkımıza. Ben bana 1994 yılında işkence yapanların peşini bırakmadım, yargılandılar 20 sene sonra ceza aldılar. Bizim hafızamız çok kuvvetli. Mehmet Ağar’ın hapis cezası almasını sağladık. Akın Gürlek’in de Süleyman Soylu’nun da yargılanmasını sağlayacağız, cezalandırılmalarını sağlayacağız” ifadelerini kullandı.
TUTUKLULUKLARIN DEVAMI KARARI
Beyanların ardından mahkeme heyeti, Kozağaçlı ile Timtik’in tutukluluk durumları hakkında karar vermek üzere duruşmaya ara verdi. Kozağaçlı ve Timtik’in tutukluluk hallerinin devamına hükmeden mahkeme, bir sonraki celseyi 23 Mart 2022 tarihine erteledi.
Yoruma kapalı.