PİRHA-Demokratik Kurumlar Platformu, cezaevlerinde süren tecride karşı 13 Ekim’de Diyarbakır’da miting yapılacağını açıkladı. İstanbul’da yapılan açıklamada, “Bir ay boyunca sürdüreceğimiz kampanyamızla komplocuların kölelik dayatmalarına karşı bir kez daha özgürlüğü haykıracağız” denildi.
Demokratik Kurumlar Platformu, cezaevlerinde süren tecride dikkat çekti. Platform, Taksim Hill otelde yapılan basın toplantısında 13 Ekim’de Diyarbakır’da yapılacak olan mitingin detaylarını paylaştı.
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER) Eş Başkanı Dilek Demir, “12 Eylül’ün siyasi tasarımı aradan geçen 44 yılda hala Türkiye ve Kürt halkı üzerinde bir karabasan gibi dolaşmaktadır” dedi.
Dilek Demir, Demokratik Kurumlar Platformu olarak Kürt sorunun çözümü konusunda yeni bir çözüm hamlesi başlattıklarını belirtti. Demir, “Komploya karşı direniyoruz, özgürlük için Amed’de buluşuyoruz!” diyerek açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi:
“12 Eylül Askeri Darbesinin yıl dönümünde tekçiliğe dayanan ulus ve inanç gömleği farklılıklara giydirilmek istenmekte, aşırı merkeziyetçi devlet formasyonuyla yerel demokrasi inkâr edilmekte, demokratik siyaset alanı faşist hezeyan ve öznelerle zehirlenmekte, erkek egemen ideolojiyle kadınlara dönük her türlü zorbalık devreye konmakta, kapitalizme ve sermayeye olan iman derecesindeki itaatle ekolojik yıkım her geçen gün derinleşmekte ve ülke genelinde açlık kol gezmektedir. Yani 12 Eylül’ün siyasal tasarımı aradan geçen kırk dört yılda hala Türkiye ve Kürdistan halklarının üzerinde bir karabasan gibi dolaşmaktadır.
AKP-MHP faşizmi desteğini kaybetmiş, faşist rejim çürümüştür. Sayın Abdullah Öcalan üzerinde başlatılan mutlak tecrit ve iletişimsizlik haliyle startı verilen toplumu nefessiz bırakma ve muhalefet eden kesimleri çökertme stratejisi, 2015 yılından beri Türkiye halklarına şiddet, ölüm, açlık ve istikrarsızlıktan başka bir sonuç getirmemiştir. Mutlak tecritle çözümsüzlüğe sürüklenen Kürt sorunu, Türkiye’de çoklu krizlerin nedeni haline gelmiştir. Öte yandan mutlak tecrit ve iletişimsizlik politikasıyla demokrasinin kırıntıları bile süpürülmek istenmiş, derin yoksulluk geniş toplumsal kesimlere yayılmış, hak arayışlarına alan bırakılmamıştır.
“ÖZGÜRLÜK İÇİN HAREKETE GEÇİYORUZ!”
Bu çürümüş iktidar blokuna karşı halkların, ezilenlerin ortak mücadelesini büyütmek için en güçlü çıkışı “Sayın Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesini başarıya ulaştırarak gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz. Çünkü bilmekteyiz ki AKP-MHP faşist ittifakı, kendisini Kürt Halk gerçeğinin inkarından ve Sayın Öcalan başta olmak üzere politik Kürt hareketinin, itirazının kriminalize edilmesinden üretmektedir. O nedenle faşist iktidara karşı yürüttüğümüz mücadeleyi bir üst aşamaya taşımak, demokratik yaşam inşasının kapılarını sonuna dek aralayacaktır. Çünkü Sayın Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit ve iletişimsizlik hali, bugünkü rejimin bir yönetim stratejisi olarak Kürdistan’la sınırlı olmaktan çıkmış, tüm Türkiye sathına yayılmış, demokrasinin ve barışın turnusol kâğıdı olan Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştirerek bir siyasal düğüm oluşturmuştur. Bu siyasal düğüm çözülmeden çoklu krizlerden kurtulmak mümkün değildir. Türkiye’de demokrasi ve barışa atılan bu siyasal düğümü çözmek için mücadelemizi daha da büyütmeliyiz. “Savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük” diyerek Türkiye’yi içerisinde bulunduğu çoklu krizlerden kurtarmanın reçetesini hep birlikte yazabiliriz.
O nedenle faşist darbenin yıl dönümünde bir kez daha belirtmek isteriz ki, AKP- MHP faşist ittifakının kaybetmesi demek, 12 Eylül rejiminin kaybetmesi demektir. Darbe mekaniğinden kurtularak demokratik bir düzenin kapılarının aralanması demektir.
Demokratik yaşamın inşasının ezilen halkların ve inançların ellerinde yeniden yeşermesini sağlamaktır. İmralı mutlak iletişimsizlik rejimine karşı mücadelenin kader tayin edici karakterinden hareketle “Gelin hep birlikte tecridi kıralım, özgürlüğe yürüyelim” diyoruz.
“KOMPLOYA KARŞI DİRENİYORUZ, ÖZGÜRLÜK İÇİN AMED’DE BULUŞUYORUZ!”
Bugünden itibaren “Sayın Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesine yeni bir aşama kazandırıyoruz. Kürt halkı açısından “Varlığını Koruma, Özgürlüğünü Sağlama” mücadelesinde sonuç almaya odaklanan Özgürlük Yürüyüşümüz, 12 Eylül’den 13 Ekim’e kadar yürüteceğimiz “Komploya Karşı Direniyoruz, Özgürlük İçin Amed’de Buluşuyoruz!” kampanyasıyla daha da büyütülecektir. Bu minvalde 9 Ekim Uluslararası komplosunu ve komplocuları tümden yenilgiye uğratmak, İmralı İşkence sistemini paramparça etmek ve Kürt sorununa demokratik çözümü getirmek için başlattığımız Özgürlük Yürüyüşümüzün 13 Ekim’e kadar sürecek olan kampanyasına Kürdistan’daki ve Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerini davet ediyoruz.
Bu inanç, kararlılık ve inatla “Komploya Karşı Direniyoruz, Özgürlük İçin Amed’de Buluşuyoruz!” şiarıyla başlattığımız ve finalini 13 Ekim’de Amed’de düzenleyeceğimiz Büyük Mitingle yapacağımız kampanyamıza coğrafyanın tüm demokratik, devrimci güçlerini, toplumsal muhalefeti çağırıyoruz. Uluslararası komplonun 26. yıldönümünde çözüm ve özgürlük mücadelesini, hayatın aktığı her zaman ve mekâna taşıracağız. Bir ay boyunca sürdüreceğimiz kampanyamızla komplocuların kölelik dayatmalarına karşı bir kez daha özgürlüğü haykıracağız ve “Özgürlük olmadan asla!” diyeceğiz. Zafer sözümüz olsun: Darbeciler, komplocular ve tecritte ısrar edenler kaybedecek, özgürlük kazanacak!”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.