PİRHA- Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri, Hatay’ın Erzin ilçesinde yapılmak istenen plastik fabrikası başta olmak üzere Doğu Akdeniz’deki tesislerin zararlarına ilişkin panel düzenledi. Panelde, tesislerin yaratacağı eko-kirliliğin Akdeniz’deki yaşamı yok edeceğine vurgu yapıldı.
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE) ‘Plastik ve Ekosistem: Erzin’de Plastik Fabrikasının, Dörtyol’da Petrokimya Tesisinin Zararları’ konulu panel gerçekleştirdi. Biyolog Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, Adana Çevre ve Tüketici Koruma Derneği (AÇTKD) Başkanı Sadun Bölükbaşı ve DAÇE Ortak Sekreteri Sabahat Aslan’ın konuşmacı olduğu panele Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu, çevreci dernekler ve çok sayıda yurttaş katıldı.
“BU TESİSLER AKDENİZ’İ ÖLDÜRECEK”
DAÇE Ortak Sekreteri Sabahat Aslan, Marmara denizindeki ekosistemin tesisler yüzünden öldüğünü hatırlatarak aynısının Akdeniz’de de yaşanacağının altını çizdi. Tüm kirli yatırımların Doğu Akdeniz Bölgesine yönlendirildiğini söyleyen Aslan, “Bundan önce yatırımlar Marmara’da yapılıyordu. Bu kirli yatırımlar sebebiyle orada yer kalmadı ve Marmara denizi öldü. Oradan soğutma suyu alınamayacak duruma geldiği için şu anda bu tür tesisleri Akdeniz Bölgesine yönlendirdiler. Bu tesisler Akdeniz’i de öldürecek. Akkuyu Nükleer Santrali’ndeki deşarj sistemi sebebiyle Akdeniz’in ısısı 2 ile 6 derece arttı. Buradaki tesislerde aynı sistem uygulanacak. Bu da denizimizin ısısının daha da artacağını gösteriyor bize. Ve bu ısı artışları denizdeki canlıların çoğunun ölmesi demek” dedi.
Avrupa’nın, verdiği zararlar sebebiyle bu tür tesisleri kendi bölgelerinde yapmaktan vazgeçtiğini ve az gelişmiş ülkeler üzerinden bunu gerçekleştirdiğini belirten Aslan, “Avrupa nükleerden, polipropilenden, petrokimya gibi tesislerden vazgeçti çünkü Avrupa Birliği ülkeleri bu tesislerin vermiş olduğu etkiyi azaltamıyor. Bu tesislerin kurulumu bizim gibi demokrasisi, toplumsal muhalefeti az olan ülkelere yönlendiriyorlar. Bu ülkeler plastik atıklarını bile imha etmekten dahi imtina ediyor. Bu ülkelerin tonlarca plastiği Mersin limanına gelip çeşitli şehirlere dağıtılıyor. Geri dönüşüm adı altında bu plastikleri yakıyorlar, yakamadıkları yerlerde de denizlere, derelere atıyorlar” sözlerini kullandı.
“ÇED RAPORLARI İNSAN SAĞLIĞINI YOK SAYIYOR”
AÇTKD Başkanı Doktor Sadun Bölükbaşı,da, tesislerin insan sağlığında yaratacağı olumsuz durumlar hakkında bilgi verdi. ÇED raporlarında insan sağlığının yok sayıldığını ve bunun yeteri kadar dile getirilmediğini söyleyen Bölükbaşı, şu ifadeleri kullandı:
“Üretim aşamasında gazlar ve kimyasalların etrafa saçılması, soğutma sisteminin deniz ekosistemini bozması besin zinciriyle insana ulaşıyor. Plastikler küçüldükçe risk de artıyor. Nano plastikler insan kanına karışıyor. Etrafındaki toksik atıkları bünyesine alıyor ve siz de onu yediğinizde içtiğinizde üzerinde taşıdığı kanserojen, toksik kimyasalları da alıyorsunuz. Bu da kansere yol açıyor ve hormonal dengeyi de bozuyor. Bu riskler uzun bir sürece yayıldığı için insanlar bunu görmüyor veya yok sayıyor. Biz toksik kimyasala birileri para kazanacak diye maruz kalmamalıyız. Bunu istemek de en temel hakkımız.”
GÜNDOĞDU: TESİSLER MÜSİLAJ RİSKİNİ ARTIRIYOR
Biyolog Doç. Dr. Sedat Gündoğdu ise, tesislerin ciddi oranda kimyasal atık ürettiğini dile getirdi. Bölgede müsailaj tehlikesine dikkati çeken Gündoğdu, “Bölgede müsilaj tehlikesi var ve bu tehlikeyi kimse bilmiyor. Özellikle İsken termik santralinin olduğu bölgede bir müsilaj oluşumunu gözlemliyoruz. Özellikle yaz aylarında su sıcaklığının artmasının üzerine bir de tesislerin soğutma suyunun bırakılması müsilaj oluşumunu artırıyor. Bu tarz soğutma suyu kullanacak olan bir sürü tesis kurulacak. Buraya kurulacak olan tesis de denizden su alıp tekrar denize bırakacak. Bir tesis denizden su aldığında sadece ısıtmıyor onu, aynı zamanda içindeki kimyasallar sebebiyle su, deniz canlılarının ölümüne de sebebiyet veriyor” şeklinde konuştu.
Çevre kıyımı yapan bu tesislere karşı mücadele yürütmenin zorluğuna vurgu yapan Gündoğdu, “Çok ciddi bir rant var burada. Petrokimya çok güçlü ve elleri kolları her yere uzanıyor. Tek dayanak tırnak içerisinde hukuk sistemi. Toplumsal muhalefet ve mücadele burada belirleyici olacak” dedi.
Fatoş SARIKAYA/ HATAY
Yoruma kapalı.