PİRHA – Demokratik Alevi Derneği (DAD) Ankara Şubesi aşure lokmalarını paylaştırdı. Burada konuşan DAD Ankara Şube Eşbaşkanı Mustafa Karabudak, “Kerbela Aleviler için bir yanıyla hayatın onlara dar edilmesini, acıyı, kederi ve hüznü anlatır. Beri yanıyla da zulmü, nehaklığı anlatır. Yani Kerbela; sadece bir coğrafya ya da mekan değildir” dedi.
Haberin videosu
Demokratik Alevi Derneği (DAD) Ankara Şubesi, Muharrem ayı sebebiyle aşure lokmalarını paylaştırdı. Yoğun katılım eşliğinde geçen aşure lokmasına Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, HDP Ankara İl Örgütü ve Barış Ailelerinden çok sayıda kişi katıldı.
Pir Hasan Şenlendik’in lokma gülbengi ile aşure lokmaları dağıtıldı. Ardından DAD Ankara Şube Eşbaşkanı Mustafa Karabudak, kısa bir açıklama yaptı. Karabudak, “Zulmat zamanlar yaşıyoruz. Nehaklığın zulmü altında bu ülkenin kadim halkları, inançları inim inim inlemekte” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“ZULÜM KÖYLERE ŞEHİRLERE SIĞMAMAKTADIR”
“Hak yol coğrafyası orantısız bir şiddet ile teslim alınmak istenmekte. Anaların yürekleri avuçlarında her gün, gözyaşlarının şahitliğinde evlatlarını toprağa gömmekte. Milyonlarca halkın oyuyla seçilmiş belediyeler kayyım zulmü ile teslim alınmış durumda. Aleviler üzerinde asimilasyon politikaları sınır tanımamakta. Doğamız, yaşam alanlarımız aç gözlü, yeni yetme yeşil sermayeye peşkeş çekilmektedir. O halde soruyoruz canlar, Bizler bu ülkenin kadim halkları ve inançları olarak yaşadıklarımız Kerbela değil midir?
“KERBELA BİR COĞRAFYA YA DA MEKAN DEĞİLDİR”
680 yılında Yezit; Şahı Şehidan Hüseyin ve 71 ehlibeyt evladını Kerbela’da katlederken yaşanan acı ve matem neyse, egemen anlayışın bu coğrafyada bizlere yaşattıkları Kerbela’dan bir farkı var mıdır?
Aleviler Matem ayında. Aleviler Kerbela’yı anlatmak, günümüzün Kerbela’larına dikkat çekmek, zalimler ile mazlumlar arasında yaşanmış ve yaşanan hakikatleri göstermek için, her yıl matem ayını muhabbet içinde yaşarlar. Kerbela Aleviler için bir yanıyla hayatın onlara dar edilmesini, acıyı, kederi ve hüznü anlatır. Beri yanıyla da zulmü, nehaklığı anlatır. Yani Kerbela; sadece bir coğrafya ya da mekan değildir. Zalimlerin mazlumlara hayatı dar ettiği, zulmettiği, acı çektirdiği yerdir. Yezit ve Emevi saltanatı ise bunun mimarıdır. Kerbela susuzluğa, ölüme terk edilen çocukların coğrafyasıdır.
Kerbela’da Hüseyni duruş direnişin, Yezit’e biat ederek ölmek yerine, haklının ve mazlumların yanında hak ve adalet için ölümü göze almanın adıdır. Zeynep ise Kerbela’nın dilidir. Zulme karşı, zalimin sarayına haykıran cesaretin adıdır.
Matem orucu sadece Kerbela’da 72 can için değildir. Bu yeryüzünde keder, acı, hüzün ve zulmün buluştuğu, Koçgiri, Dersim, Madımak, Çorum, Maraş, Suruç, Ankara Garı, Taksim 1 Mayıs, Gezi, Roboski, 6-7 Eylül olayları, milyonlarca seçmen iradesinin gaspı, Alevi asimilasyonudur.
“ÇERAĞ MAZLUMLAR İÇİN UYANDIRILIR”
Kerbela nerede bir mazlum varsa, katledilmiş, zulme uğramışsa onların yasıdır. Aleviler matem orucunun 12. günü sabah 12 çeşit malzeme ile aşure yaparlar. Kazanlar kurulur, aşure pişirilir ve aynı günün akşamı aşure ile oruçlar açılır. Zeynel Abidin’in kurtulmasına duyulan sevinç adına bu Hak lokması komşulara dağıtılır. Aleviler cem olur, çerağ mazlumlar ve Kerbela’sız bir dünya için uyandırılır.
Aşuremiz, çoğulculuktur, çok renkliliktir. Yol bir sürek bin bir gibi yol kardeşliğidir. Varlıklı, varlıksız, ünvanlı ünvansız, kadın erkek herkes birdir. Aşure içindeki farklı yemişlerin çeşitliliğinden elde ettiği tattır ve aşure içinde harmanladığı lezzetler, toplumsal çeşitliliğimizi de tatlandıracaktır.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.