PİRHA- İzmir’de PSAKD Egekent-2 Cemevinde saz kursu alan ve zakirlik cemlerine katılan Alevi gençler çalışmalarını PİRHA’ya anlattı.
Haberin Videosu
PSAKD bağlı Egekent-2 Cemevi’nde saz kursu alan Alevi gençler büyük bir emek ve özveri ile kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Hocaları olan Şevda Çelebi Çiçek ile kimi zakirlik cemlerine katılan gençler, ayrıca gençlik çalışmaları da yürütüyor. Saz kursunda sadece Aleviler değil farklı kesimlerden gençler de buluşuyor. Büyük itina ile kursta kendini geliştiren gençler ileri zamanlarda zakirlik yapacaklarını da dile getiriyorlar.
“NENEM ESKİDEN CEM BAĞLAMANIN YASAK OLDUĞUNU ANLATIRDI”
Kursun en renkli kişiklerinden olan Diyar Emre’nin ailesi 4 yıl önce Malatya’dan İzmir’e yerleşmiş. Malatya’da kayısı bahçesi ile ilgilenen Diyar nenesinden köyde yapılan cemleri dinleyerek büyüöş. İzmir’e gelişi ile farklı bir kültür ile tanışan ve alışmakta zorlanan Diyar, cemevine giderek saz kursuna başlar.
“Nenem eski cemleri ve erkanları çok anlatırdı” diyen Diyar Emre şöyle konuşuyor;
“Malatya Doğanşehir’de doğdum. 4 yıldır İzmir’deyim. Köyde olduğumuz için Malatya merkezi fazla görmedik. Köyde öğretmen olmadığı için Doğanşehir’e gittim. Köyde kayısı ile uğraşıyorduk. Zordu, zahmetliydi. Köy işleriyle uğraşıyorduk. Her bir işin zorluğu vardır. Kayısının da öyle tabi. Nenem eski cemleri ve erkanları anlatıyordu. İyi kötü cemevlerimiz, yolumuz ve erkanımız. Nenem eskiden cem bağlamanın yasak olduğunu söylüyordu. Cem bağlamadan önce evlerin üzerine bir gözcü koyar geleni haber etsin isterlermiş. Gelen olursa cem dağıtılalım ki zarar gelmesin diye. Doğduğumda ilk öğrendiğim dil Kürtçe idi. Sonra Türkçe öğrendim. Malatya’da cemevi de yoktu. İzmir’e geldim cemevlerini öğrendim. Büyüklerimiz şehre gittiğinizde dilinizi konuşmayın diyorlardı. İzmir’e alışmam zor oldu aslında. Bizim kültürün dili biraz farklı. Burada farklı kelimeler duyunca ne cevap vereceğimi düşünüyorum. Burada yeni arkadaşlarla da tanıştım. Bağlama çalmaya başladım. Hani derler ya insan bir dil öğreniyor. İşte ben de sazın dilini öğreniyorum.”
“ANNEM DEDEM İLE AFYON’DA CEMLERE GİRMİŞ”
Umut Çelikkanat‘ın dedesi ise Afyon’da cem yürütüyormuş. Dedesi ile ceme giren annesi, Umut’un zakirlik yapmasını çok istiyormuş.
“Annem dedem ile Afyon’da gittiği cemleri çok anlatırdı bana” diyen Umut Çelikkanat şunları belirtiyor:
“4 senedir burada saz çalıyorum. Cemlere de giriyorum. Annemin babası dedelik yapmış cem yürütmüş. Annem bana köydeki gelenekleri, görenekleri ve cemleri anlatıyor. Ben burada bir eksiklik gördüm. Burada kadınlar ve erkekler cemde ayrı duruyor. Bizim köyde bunu görmedim. Alevilerde can var, eşitlik var. Dedemin pir olması ve annemin tavsiyeleri sonucu saz çalmaya başladım.”
“ALEVİ ARKADAŞLARIMDA SAMİMİYET GÖRDÜM”
Hüseyin Deniz’in ailesi ile Ağrı’dan İzmir’e yerleşmiş. Hüseyin ilk defa Alevilerle tanışmış. Gördüğü samimiyet ile arkadaşlık ilişkilerini geliştirdikten sonra saz kursuna katılmış.
“Alevi arkadaşlarımda samimiyet gördüm” diyen Hüseyin Deniz şunları ifade ediyor:
“Ağrılıyım. Bu cemevinde bağlama çalıyorum. Arkadaşlarımla aram çok iyi. Dışa vuramadığım tüm şeyleri bağlamama yansıtacağımı söylemiştim ve öyle de yapıyorum. Kendim Sünniyim. Ama dini, dili, ırkı ne olursa olsun gözyaşlarımızın rengi aynıdır. Ailemde Aleviliğe çok önem veriyor. Buraya geldiğimden beri onlarla arkadaşlık yapıyorum. Samimiyet ve iyilik gördüm. Hiçbir sıkıntımız olmadı. Beraber gezdik, eğlendik ve bugüne kadar hiçbir sıkıntı olmadı.”
“SAZIN TELİNE VURDUĞUM ZAMAN KENDİMDEN GEÇİYORUM”
Hülya Kurt Urfa’dan İzmir’e geleli 1 sene olmuş ve yeni bir kültüre alışmaya çalıştığını belirtiyor. Hülya Alevi kimliğimden dolayı okul ve arkadaş ortamında dışlandığını belirtiyor.
“Urfa’dan buraya yeni geldik. Urfa’da semah dönüyordum. Abim ve dayımın oğlu zakirlik yapıyordu. Deyişleri dinlediğim ve bağlamanın teline vurulduğu zaman kendimden geçiyorum. Bende burada saz kursu alıyorum. Urfa’da baya sıkıntı yaşadım. Okul ve arkadaş ortamında baya dışlandım. Ama sonradan alıştılar ve kabullendiler. Yeni geldiğimiz için buraya alışamadım. Urfa’da her Perşembe ceme giderdik ama burada o kadar olmuyor. Saz kursu ile burada birçok arkadaş edindim.”
“SAZ ÇALINCA ÖZGÜVENİM ARTIYOR”
Berna Kaya ise saz çalmanın kendisine özgüven verdiğini belirtiyor ve şöyle diyor:
“Elbistanlı’yım ve 1 yıldır bağlama çalıyorum. Babamın önerisi ile geldim ve ailem çok istiyordu. Öyle başladım. Saz çalınca kendime özgüvenim artıyor, iyi hissediyorum ve derslerimde iyi oluyor.”
“AİLELERİMİZ OLUMLU TEPKİLER VERİYOR”
Saz kursuna başlamaları ve inanca sahip çıkmalarının aileleri tarafından olumlu karşılandığını belirten Fırat Kırgız şunları dile getiriyor:
“Dersim Mazgirt’liyim. İzmir’e 2 sene önce geldim. Saza ilgim akrabalarımdan dolayı geliyor. Cemevine yeni yeni geliyorum. Sindirilmiş bir Alevi gençliği var. Biz de o sindirilmeye karşı birleşmeye çalışıyoruz. Ailelerimizin tepkisi olumlu. Ailelerin cemevine gitmemize dair olumlu bir baskısı var.”
“İnancım beni saza yönlendirdi” diyen Kardelen Akgül ise şunları söylüyor;
“Varto’luyum. Ben de cemevinde saz kursuna geliyorum. Bende bu kervana katılıyorum. Ailelerimiz de destekliyor ve istek de olunca geliyorum. Tepkiler iyi yönde. Birlik olmaya çalışıyoruz. Saz anlatılmaz bir tutkudur. İstek olunca oluyor. Bu yola katılmak isteyişim ve inancım beni saza yönlendirdi.”
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.