PİRHA-Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 834’üncü haftasında 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra işkence edilerek katledilen ve cenazesi kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın faillerin cezalandırılmasını istedi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 834’cüsünü koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirilen eylemde bu hafta 21 Mart 1995’te işyerinden Avcılar’daki evine gitmek üzere yola çıktıktan sonra gözaltına alınan ve 58 gün sonra cenazesi Ataşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunan Hasan Ocak’ın akıbetinin bulunup cezalandırılmasını istedi.
“BEN HASAN’I UNUTMUYORUM”
Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, “Ben Hasan’ı 26 senedir kaybettim. Yollara düştüm, fotoğraflarıyla karakola gidip oğlumu istedim. Dediler ki, burada yok, başka yerde ara. Hükümetin kapısına geldim, herkesin kapısını vurdum. Ben Hasan’ı unutmuyorum. Her daim Hasan’ı istiyorum. Hasan’ın katilleri bulunana kadar peşini bırakmıyorum” dedi.
26 yıldır Hasan Ocak şahsında gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sorduklarını söyleyen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak ise, “Hasan’ı gözaltına alanların, katledip, kayıp edenlerin bulunmasını ve yargılanmasını istiyoruz. 26 yıldan beri suçluları gizleyenleri ve sorumluların açığa çıkartılmasını istiyoruz. Devletin yetkili kişi ve kurumlarının suçluların ortaya çıkartılmasında bir çaba göstermedikçe suçluların hep korunacağını biliyoruz” diye konuştu.
“BÜTÜN BAŞVURULARI TAKİPSİZLİK KARARIYLA KAPATTILAR”
Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, “Hasan Ocak ve ailesini tanımıyordum ama ben de oğlumu kaybettikten sonra Hasan Ocak’ın ailesini Galatasaray Lisesi önünde gördüm. Hasan Ocak sadece kendi ailesinin oğlu değildi hepimizin evladıydı. Bütün karanlıkta kaybedilen insanların açığa çıkartılmasına vesile oldu. O yüzden bizim için Hasan Ocak ve ailesi çok değerlidir. Hiçbir zaman da unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi.
Hasan Ocak gözaltına alındıktan hemen sonra gerekli girişimler başladıklarını vurgulayan Ocak ailesinin avukatı Gülseren Yoleri, “Nerede tutulduğunu öğrenmek için Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunuldu. Ancak herhangi bir sonuç alınamayınca özellikle meclis düzeyinde, hükümet düzeyinde görüşmeler planlandı ve kamuoyu oluşturulması için ciddi bir çalışma yürütüldü. Bu çalışmalar devam ederken Cumhuriyet Savcılığı etkin bir soruşturma yürütmeden bütün başvuruları takipsizlik kararıyla kapattılar” diye konuştu.
“HASAN OCAK GETİRİLDİ!”
Bu haftaki açıklamayı yapan Ocak’ın ablası Aysel Ocak, kardeşinin sosyalist kişiliğiyle bilinen ve atama bekleyen bir öğretmen olduğunu ifade etti. Kardeşinin atama beklediği dönemde Beyazıt’ta bir iş hanında çay ocağı işlettiğini söyleyen Ocak, 21 Mart 1995’te evine gitmek için yola koyulduktan sonra kendisinden haber alamadıklarını dile getirdi.
Kardeşinin akıbetinin açığa çıkarılması için savcılığa ve birçok kuruma başvurduklarını belirten Ocak, “Dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığı, suçlu olarak aranmadığını açıkladılar. Oysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan Hasan Ocak’ı tanıyan iki kişi Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. İki kişi de Hasan Ocak’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde gördüklerini açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan bir diğer tanık ise şubedeyken bir hareketlilik oldu. Ve polisler ‘Hasan Ocak getirildi’ diye aralarında konuştu” diye anlattı.
“TANIKLAR DİNLENMEDİ”
26 yıldır kardeşinin akıbetini sormaktan vazgeçmediklerine vurgu yapan Ocak, “Hasan Ocak dosyasında olaya ilişkin deliller hızla toplanmadı. Tanıklar dinlenmedi. Araştırma, haklarında isnatta bulunulan kolluk görevlilerine rutin yazılar yazmaktan ibaret kaldı. Soruşturmayı yürüten farklı savcılar arasında eşgüdüm sağlanmadı. Yargı makamları güvenlik güçleri aleyhinde delil toplama konusunda isteksiz davrandı. Kaç yıl geçerse geçsin Hasan Ocak ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 135 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.