Alevi Haber Ajansi

Can Dündar: ‘Gurur ve Utancı Bir Arada Yaşıyorum’

Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesinin (CPJ) 2016 yılı Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülleri New York Waldorf Astoria Otelinin balo salonunda düzenlenen törenle sahiplerine verildi. “2016 Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü’ne” layık görülen dört isimden biri de Türk gazeteci Can Dündar oldu.

Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesinin (CPJ) 2016 yılı Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülleri New York Waldorf Astoria Otelinin balo salonunda düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

Ödül törenine, Amerika ve dünyanın önde gelen medya kuruluşlarının tamamı en üst düzey temsilcileriyle katıldı. Reuters Haber Ajansı, ödül gecesi onuruna bir resepsiyon düzenledi. Google geceyle ilgili etkinliklerine sponsor oldu.

Gazetecileri Koruma Komitesi’nin, “2016 Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü’ne” layık görülen dört isimden biri de Türk gazeteci Can Dündar oldu.

Dündar’a ödülünü CPJ Yönetim Kurulu Başkanı Sandra Mims Rowe verdi. Dündar’ın oğlu Ege Dündar’da ödül törenine katıldı.

Can Dündar ile birlikte ödül alan, Mısırlı gazeteci Shakwan hala cezaevinde olduğu için ödül törenine katılamadı. Gecenin açılış konuşmasını CNN Başkanı Jeff Zucker yaptı.

Gazetecileri Koruma Komitesi’nin onur ödülü olan “Burton Benjamin Memorial Award”ın bu yıl sahibi CNN Televizyonundan Christiane Amanpour oldu.

Amanpour’a ödülünü İran’da uzun bir süre hapis yattıktan sonra ABD’ye iade edilen Washington Post gazetesi muhabiriJason Rezaian verdi.

Özel ödülün Amanpour’a, uluslararası gazeteci olarak dünya çapında uluslararası haberlere imza attığı ve tüm dünya gazetecilerinin basın hakları için mücadele verdiği belirtildi.

Can Dündar Alman seyahat belgesiyle ABD’ye geldi

Türk pasaportu iptal edilen Can Dündar, ödülünü almak için, geçtiğimiz aylarda bir süredir yaşadığı Almanya’nın tarafından verilen seyahat belgesiyle ABD’ye giriş yaptı.

Dündar, Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmenliği görevi sırasında yayınlanan Türk istihbarat örgütü MİT’in Suriye’ye silah gönderdiği haberini yayınladığı için 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Dündar, ödül töreninde, aldığı basın özgürlüğü ödülüyle ilgili Amerika’nın Sesi’ ne yaptığı açıklamada, “ Hem gururu hem de utancı bir arada yaşıyorum.” dedi.

Dündar: “Basın özgürlükleri için verdiğimiz mücadele ödüllendirildi”

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Dündar, “Aldığım ödülle gurur duyuyorum. Basın özgürlükleri için verdiğimiz mücadele ödüllendirildi. Aldığım ödülden gurur duyduğum kadar da üzüntüde duyuyorum. Çünkü bu ödülü Mısır’dan, Hindistan’dan ve El Salvador’dan baskı altındaki gazetecilerle birlikte alıyoruz. Türkiye’nin aslında ne kadar ağır bir medya krizini yaşamış olduğunu gösteren ve hükümete de mesaj veren bir durum bu aslında. Hem gururu hem utancı bir arada yaşıyorum“ dedi.

“Türkiye bu duruma nasıl geldi?”

New York’ta ödül töreni öncesinde çeşitli görüşmelerde yaptığını belirten Dündar, bu görüşmelerde bir araya geldiği kişilerin Türkiye ile ilgili ciddi endişeler taşıdıklarını ifade etti. Dündar, ”New York Times gazetesiyle görüştük. ABD’de başkagörüşmeler daha yapacağız. Washington’da üst düzey görüşmeler yapacağız. ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisiyle görüştük. Görüştüğümüz tüm çevrelerde daha çok endişe ve,” Türkiye nasıl olur da bu duruma gelir?” sorusu herkesin aklında.

“Türkiye korkulan yere gitmesin diye mücadele etmek gerekiyor”

Dündar, “Bütün dünya Türkiye’nin nereye gittiğini biraz merak ve biraz kaygıyla izliyor. Hep beraber izliyoruz aslında. Ama izlemek yetmiyor. Korkulan yere gitmesin diye mücadele de etmek gerekiyor. Özellikle darbe girişiminden beri artançok ağır birbaskıyla karşı karşıyayız. Bu yaşamın her alnında hissediliyor. Sadece baskı altında olan medya değil. Üniversitelerde, derneklerde, partiler, sivil toplum baskı altında. Milletvekilleri hapiste. Dolayısıyla çok büyük bir baskı dalgasıyla karşı karşıyayız. Bu baskının kısa dönemde biteceğine dair bir emare yok. Tersine giderek artacağına dair önemli emareler var. Avrupa Parlamentosu Türkiye’nin görüşmelerini dondurma kararını tartışacak ve ne yazık ki büyük ihtimalle o kararı verecek. Türkiye idam cezasını yeniden tartışmaya başladı. İki – üç yıl önce umudu olan insanlar bile Türkiye’den umudunu kesmeye başladılar. Bu çok trajik bir dönüşüm ve geriye doğru ağır bir gidiş. Biz müdahale etmezsek bu gidiş sürecek” diye konuştu.

“Özgürlükleri bugün savunmazsak yarın tamamen kaybetmiş olacağız”

New York’ta görüştüğü Amerikalı gazeteciler ve medya temsilcileriyle Türkiye dışında ABD’nin Donald Trump’ın 45’inci ABD Başkanı seçilmesiyle birlikte endişe içerisinde olduğunu söyledi.

Dündar, Amerikalı meslektaşlarına, “Bende onlara kulübe hoş geldiniz deme şansı buldum. Amerika’da da basın özgürlüğünü hiçe sayan bir yönetim iş başına geliyor. Sanıyorum onlarında bizim verdiğimiz mücadeleden öğrenecekleri şeyler var.Dünya genel bir baskı dalgasıyla karşı karşıya. Totaliter rejimlerin ağırlık kazandığı bir sürece giriyoruz. Burada insanlar Türkiye ile kaygılarını paylaşırken bir taraftan da kendi geleceklerini görüyorlar. Amerika’da basının Trump tarafından hedef alınması burada da bir çok gazeteciyi dehşete düşürmüş durumda. New York Times’da görüşmemiz bir tür dertleşme oldu aslında Amerikan meslektaşlarımızla. Columbia Üniversitesinde diğer ödül sahipleriyle bir konferans verdik. Onlara da söylediğim kulübe hoş geldiniz oldu. Bundan sonra onlarda bizim verdiğimiz mücadeleden çok şey öğrenecekler ve galiba onlarda bizim verdiğimiz mücadeleyi Amerika da vermek zorunda kalacaklar. Özgürlükler ve demokrasi konusunda ısrarcı olmamız gerekiyor. Bugün savunmazsak yarın tamamen kaybetmiş olabiliriz” dedi.

“Yakında Türkiye’de hiçbir eleştirel ses kalmayacak”

Dündar,ödülü hapisteki gazeteci arkadaşları adına aldığını belirterek,”Aslında çok üzülüyorum aldığım bu ödülü Türkiye’de basın özgürlüklerine vurulan darbe nedeniyle alıyoruz. Türkiye’de bir kaç gazete ve televizyon dışında sesini yükseltebilen yayın organı kalmadı. Dolayısıyla neredeyse son kaleleri savunuyor durumdayız. Korkarım bu gidişle hiçbir eleştirel ses kalmayacak. Geleceğe olan umudu asla hiç bir zaman kesmemek lazım. Ben hapishanedeyken de mücadele veriyordum şimdi de veriyorum. Mücadele eden insanlar olduğu sürece dünyanın her yerinde biz bunun üstesinden gelebiliriz diye düşünüyorum. Bu durumun sürdürülebilir bir durum olduğuna inanmıyorum” dedi.

2016 Yılı Basın Özgürlüğünün sahiplerinden biri olan Dündar, ödülünü almasının ardından izleyicilere hitaben bir konuşma yaptı. Bu ödülü hapiste yatan arkadaşları adına aldığını ifade eden Dündar, dünyanın en büyük gazeteci cezaevi ülkesinden geldiğini söyledi. Türkiye’de dinci yönetimin ülkeyi süratle batıdan uzaklaştırdığını belirtti. Hükümetin yayınlanmasını istemediği bir haber yüzünden hapisle cezalandırıldığını ancak tüm şartlara rağmen basın özgürlüklerini savunmaya devam edeceklerini söyledi.

Kürsüden konuklara “Eğilmeyiz” manşetiyle yayınlanan Cumhuriyet gazetesini göstererek teşekkür etti. Dündar, konuşmasının sonunda salonda bulunanlar tarafından ayakta alkışlandı.

Joel Simon: “Türkiye en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülke”

CPJ Direktörü Joel Simon, ödül töreninde Amerika’nın Sesi’ ne yaptığı açıklamada, Türkiye’de süren otokrat yönetimle birlikte basın özgürlüklerinin tamamen çöktüğü bir ülke konumuna geldiğini söyledi. Simon, Can Dündar’a verdikleri ödülü, Türkiye’de yaşanan tüm olumsuzluklara dikkat çekmek için verdiklerini belirtti. Simon, baskının şiddetinin giderek arttığını belirterek, “Türkiye’de artık basın özgürlüğü kalmadı. Türkiye, dünyada en fazla gazeteciyi hapse atan ülkelerin başında yer alarak lider oldu. Bugün yine bazı gazeteler kapatıldı. İnternet sitemizde Türkiye’de basın özgürlükleriyle ilgili tüm olanları artık günlük olarak vermeye başladık. Her gün yeni bir şey oluyor. Yeni olaylar, yeni tutuklamalar, yeni tehditler. Türkiye’deki atmosfer gazeteciler için artık temel olarak çökmüş durumda” dedi.

“Türkiye’de olanlar beni şoke etti”

Türkiye ile uzun süre çalışmış, orada medya mensupları arasında çok sayıda dostları olan birisi olarak ben, tüm bu olanlar karşısında adeta şok yaşıyorum. Türkiye bir süre öncesinde, dinamik bir şekilde büyüyen demokrat ve model bir ülke konumundaydı. Şimdi baktığımızda ise bu durum tamamen tersine dönmüş durumda. Türkiye şimdi ifade özgürlüğünün ortadan kalktığı, insan haklarının bittiği ve basın özgürlüklerinin olmadığı bir ülke konumuna geriledi. Bütün her şey Türkiye için yanlış yönde gidiyor. Türkiye’yi izleyen herkes derin bir endişe içerisinde. Can Dündar’a verdiğimiz ödülü de zaten bunun için verdik. Tüm bu olan olumsuzluklaradikkat çekmek istedik. Gerçeklere baktığınızda Türkiye hapse koyduğu gazeteci sayısıyla dünyaya liderlik ediyor” dedi.

Diğer ödül sahibi gazeteciler

2016 yılı basın özgürlükleri ödül töreninde 2013 yılında Mısır’da yüzlerce kişinin öldüğü protestoları izleyen foto muhabiri Mahmoud Abou Zeid gösteriler sırasında tutuklanmıştı. Shakwan lakaplı Mısırlı gazeteci Zeid, o günden beri halen cezaevinde.

Hintli gazeteci ülkede yaşanan hükümet güçleri ve Maoist gruplar arasında çıkan karışıklık sırasında işlenen insan hakları ihlallerini haberleştirdiği için taciz ve tehdit edilmişti.

El Salvador’da online gazete “El Faro” da çalışan araştırmacı gazeteci Oscar Martinez, çete şiddeti ile buna bağlı ölümleri haberleştirdiği için ölümle tehdit ediliyordu.

VOA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak