PİRHA- HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, deprem felaketin siyasi ayağı tek adam sistemi olduğunu vurguladı. Buldan, iktidarın organize kötülüğün kitabını yazdığını belirterek, “Tek adam sistemini aşan toplumsal dayanışma ağımız, sivil toplum örgütlülüğü ve yerel inisiyatifler, yeni bir sistemin inşası için önemli bir gücü ve enerjiyi ortaya koymaktadır. Umut da, Türkiye’yi tek adam sisteminden çıkartacak güç de budur” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Buldan, depremde yaşamını yitirenleri anarak sözlerine başladığı konuşmasında, Eş Genel Başkan Mithat Sancar ve partinin tüm kurullarıyla birlikte deprem bölgesinde çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, “Başlattığımız insani seferberliği daha da büyüterek sürdüreceğiz. Kriz Koordinasyon Merkezimiz yardımların ulaştırılması, yaraların sarılması için gece gündüz çalışmalarını aralıksız sürdürmeye devam edecektir” dedi.
İktidarın yaraları sarmak bir yana, alelacele süreci normalleştirmek ve depremi hafızalardan silmek için uğraştığını vurgulayan Buldan, “Siyasi iktidar üzerini kapatmaya çalışsa da halen yardımların yeterli oranda ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmadığını hep birlikte görüyoruz. Buradan söylüyorum; öyle ilk bir-iki gün eksiklik yaşandı diyerek kendinizi temize çıkaramazsınız. Sorunlar ilk bir iki gün değil, 23 gündür devam etmektedir” diye konuştu.
Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şovlarla bağış topladılar. Algı çalışması yaptılar. Aradan kaç gün geçti, bu bağışların deprem bölgesine ulaşmadığı hala ortadadır. Çünkü acil ihtiyaçlar günden güne büyümektedir. Buradan soruyoruz. Toplanan paralar nerededir? Neden deprem bölgesinde değildir? Çadır, soba, yiyecek, hijyen malzemeleri, ilaç, su ve diğer tüm ihtiyaçlar aciliyetini korumaya devam etmektedir. On binlerce insanın hala lavabo sorunu çözülebilmiş değildir. Sağlık sorunu giderek artmaktadır. Y
Büyük bir organizasyon sorununun yaşandığını kendimiz gittik gözlerimizle gördük. Enkazların altında halen cansız bedenler var. Bu bedenlerin vücut bütünlüğü dikkate alınmadan, ölüye saygı ilkesi gözetilmeden paldır küldür yürütülen enkaz kaldırma çalışması derhal durdurulmalı, önce cenazelere ulaşılmalıdır. İktidarı buradan bir kez daha uyarıyoruz, ortaya çıkartılmayan veya vücut bütünlüğü bozulan cenazelerden, kayıplardan bire bir siz sorumlusunuz. Deprem kayıplarının faili meçhule dönüşmesinden tarih karşısında siz sorumlu tutulacaksınız.
ÇOCUKLAR NEREDEDİR?
Yurttaşların gelecek hakkındaki kaygı ve korkuları artarak devam etmektedir. Bilinmez bir gelecek konusunda çok ciddi endişelerin yaşandığını yerinde gördük. Çünkü iktidar toplumu büyük bir belirsizliğin içerisine sürükledi. Yine göç edenler gittikleri şehirlerde mağdurlar, geride bıraktıkları konusunda endişeliler. Kadınlar çocuklar, yaşlılar ve engelliler için bu mağduriyetler çok daha büyüktür. Bu depremin en büyük yıkımını kadınlar yaşadı. Kadın meclisimiz başta olmak üzere tüm kadın örgütleri ihtiyaçların karşılanması için önemli bir dayanışmayı, mor dayanışmayı yürüttüler. Buradan tüm kadınlara bu dayanışmayı daha fazla büyütme çağrısı yapıyorum.
Yine Türkiye kamuoyu refakatsız kalan çocuklarla ilgili çok ciddi endişe içerisindedir. Çocuklar nerededir? Bu sorunun cevabını bu iktidar vermek zorundalar. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumları özellikle uyarıyorum. Gözümüz üzerlerindedir. Bu çocuklar sizin sorumluluğunuz altındadır.
İNSANLIĞA KAPILARI KAPATANLARI TARİH DE HALKIMIZ DA ASLA AFFETMEYECEKTİR
Yine Türkiye’nin kontrolündeki Efrîn’den deprem sonrası sağlıklı bilgi alınamamaktadır. Yardımların yağmacı-talancı çeteler tarafından alıkonulduğuna dair haberler kamuoyuna yansımaktadır. Buradan biz de çağrı yapıyoruz, Efrîn kapıları derhal bağımsız, güvenilir yardım kuruluşlarına, basına ve izleme örgütlerine açılmalıdır. İnsanlığa kapıları kapatanları tarih de halkımız da asla affetmeyecektir.
İKTİDAR ORGANİZE KÖTÜLÜĞÜN KİTABINI YAZDI
Engellemede sınır tanımadıklarını gözlerimizle gördük bunlara tanık olduk. Kuzey İrlanda’dan, İtalya’ya; İsviçre’den Almanya ve İspanya’ya birçok Avrupa ülkesinde Türkiye halklarının dostları da gücü yettiği kadar dayanışma ağlarını ördüler. Yüz binlerce depremzedeye verilmek üzere yollanan çadırlar, uyku tulumları, temel gıda ve ihtiyaçlar, sınırda bekleyen AFAD engeline takılmaktadır. AFAD’ı gönderilen çadırların başına kayyım yaptılar. Gelen yardımların üzerine çökerek kendileri yapmış gibi algı peşinde koşan bir iktidar, bu depremde organize kötülüğün kitabını yazdı. Bu asla ve asla unutulmayacak. Sürdürülebilir bir dayanışma ağı için örgütlülüğümüzü de güçlendireceğiz. Bizi ancak bizler kurtarabiliriz. Gözyaşlarımızı birlikte sileceğiz, kanayan yaramızı birlikte onaracağız.
Yaşamlarımızı, geleceğimizi enkaz altında bırakan, depremler değil, bu çürümüş, yozlaşmış, insan yaşamını hiçe sayan talan düzenidir! AKP-MHP’nin ülkenin başına bela ettiği sistem yaşanan her bir felaketin de, krizin de temel sebebidir ve aynı zamanda çıkış noktasıdır. OHAL kapsamında çıkardıkları bir kararnameyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına ormanları, meraları, imara, inşaata açmaya yetki verdiler. Yeni bir doğa talanı, yağması başlatacaklar. İşte asıl yağma budur! OHAL kapsamında çıkardıkları bütün kararlar, deprem fırsatçılığıdır.
DEPREM FELAKETİ SÜRERKEN ŞENGAL’İ BOMBALAMAYA DEVAM ETTİLER
Halktan toplanan 40 milyar dolara yakın deprem vergileriyle deprem önlemleri alınabilirdi, yapılar depreme dayanıklı hale getirilebilirdi. Bu paraları halkın canını korumak ve kurtarmak için değil, rant projelerine harcadıklarını depremde bir kez daha gördük. Savaşa harcadılar, harcamaya da devam ediyorlar. Deprem felaketi sürerken Şengal’i bombalamaya devam ettiler. Halkın yaralarının sarılması için kullanılması gereken kaynakları, savaşa harcayan bir iktidar, insanların soğukta donmasının, aç ve açıkta kalmasının, insani şartlardan uzak bir yaşama mahkûm edilmesinin bizzat sorumlusudur.
Halkı enkaz altında bırakan; ölüme, soğuğa, açlığa mahkûm eden bu iktidardır.
Hızlı karar alan bir sistem diye allayıp pulladılar. Hızları görüldü. Deprem bölgesine 72 saat sonra girebildiler. Ama ekranları karartmakta, yasakçılıkta, tehditte, sosyal medyayı engellemekte, dayanışmaya kayyım atamakta hiç geç kalmadılar. Hiç geri kalmadılar. Yaşamların kurtarılmasında yoklar. Ama düşmanlıkta, kutuplaştırmada tam bir organize halde olduklarını dayanışmayı engellediklerini gördük.
Bu depremde asrın yüzsüzlüğünü gördük, asrın utanmazlığına tanık olduk. Bunların en son ne zaman utandığını bilen ve hatırlayan yok. Çünkü bunlarda utanma yok, utanma duygusu yok! Ölümler 50 bine dayandı. Binlerce cenaze daha halen enkaz altındadır. Ve hiçbir sorumluluk almadan çıkıp, bir yıl süre isteyebiliyorlar. Yüzsüzlükte sınır yok, dip yok. On binler enkaz altında çığlık atarak can verdi. AKP Genel Başkanı helallik istiyor. Bu halk size hakkını asla helal etmez! Etmeyecektir de! İnsanlara “Ölümüze kefen, dirimize çadır bulamadık” dedirttiniz. Bundan ötesi var mıdır?
HESAP VERECEKSİNİZ!
Arama kurtarmayı, yardımları değil hakareti, tehdidi, parmak sallamayı koordine eden bizzat sizin iktidarınızdır. Müteahhitleri tutuklayarak, siyasi sorumluluğunuzu gizleyemezsiniz, saklayamazsınız, kaçamazsınız, hesap vereceksiniz. Deprem suçlarınızı hasıraltı edemezsiniz. Felaketin siyasi ayağı tek adam sisteminizdir. Hükümet istifa seslerine kulaklarınızı tıkayamazsınız. Yok sayamazsınız! Yapmanız gereken, sorumluluğunuzu kabul ederek derhal istifa etmenizdir.
TEK BİLDİKLERİ ŞEY YASAKÇILIKTIR
Hükümetin küçük ortağı da çıkmış, maçlar seyircisiz yapılsın diyor. Tek bildikleri şey yasakçılıktır. Seyircisiz maç, muhalefetsiz siyaset, denetimsiz bina, seçmensiz seçim, öğrencisiz üniversite, ekransız medya. Biz de diyoruz ki, AKP’siz ve MHP’siz bir Türkiye. Rantsız, sömürüsüz, yalansız, talansız, savaşsız bir Türkiye. Utanmazlardan, yüzsüzlerden kurtulan bir ülke! Bunu da hep birlikte gerçekleştireceğiz. Hep birlikte başaracağız.
Bu felaketin sonuçlarını onarmaya bu iktidarı göndermekle başlayacağız. Tek adam sistemini aşan toplumsal dayanışma ağımız, sivil toplum örgütlülüğü ve yerel inisiyatifler, yeni bir sistemin inşası için önemli bir gücü ve enerjiyi ortaya koymaktadır. Umut da, Türkiye’yi tek adam sisteminden çıkartacak güç de budur. Bu güçle, bu dayanışmayla hem yaralarımızı birlikte saracağız hem de ortak yaşamı birlikte kuracağız.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.