Şırnak’ın Uludere ilçesindeki Roboski ve Gülyazı köylerinden 28’i aynı aileden 34 kişi savaş uçaklarının bombardımanıyla öldürülmesinin üzerinden geçen 5 yılda dava açılmaması bir yana sorumlular bile tespit edilmedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bağlı savaş uçakları, Ortasu Köyü’nün sınır bölgesini bombardımana tuttu. 28 Aralık 2011’de akşam 23:00 civarında meydana gelen olay, ertesi sabah duyuldu. Türk meydası ise Genelkurmay Başkanlığı’nın resme internet sitesinden doğrulanana yaşanan bu katliama sessiz kaldı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan katliamın yaşanmasının üzerinden 48 saat geçtikten sonra açıklama yaptı. Açıklamasında, “Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum” dedi.
Kamuoyu baskısı ve yaşanan infialin aylarca sürmesi sonucunda Erdoğan’ın sözleri de daha da sertleşti. 30 Mayıs 2012’de bu kez Erdoğan, “30-40 kişilik grup, katırlar, insanlar var. O yükseklikten bu Ahmet midir? Mehmet midir? Bilmek mümkün değil. TSK görevini samimi şekilde yapmıştır. Tazminatı da açıkladık. Ama birileri istismar ediyor. Allah aşkına tazminatsa tazminat… Bizim resmi tazminatımız ötesinde yaptık. İlla terör örgütünün istediğini mi söyleyeceğiz. Kusura bakmasınlar” açıklamasında bulunmuş ve tepki toplamıştı.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de “Uludere bir operasyon kazasıdır” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da üç ay sonraki açıklamasında yaşanan olayla ilgili resmi özür beklenmesinin “yanlış olduğu”, öldürülen sivillerin ailelerine tazminat ödeneceği belirtilmişti. “Uludere’de kasıt yok” iddiasını sürdürdü.
3 Ocak 2012’de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yapılan açıklamada da, yaşanan olayla ilgili resmi özür beklenmesinin “yanlış olduğu”, öldürülen sivillerin ailelerine tazminat ödeneceği belirtilmişti. Aileler, Şubat 2012’de Başbakanlık tarafından verilen 123’er bin liralık toplam 4 milyon 182 bin lira tutarındaki tazminatı “kan parası ve sus payı” olarak gördükleri için kabul etmediler.
ASKER SINIR TİCARETİNDEN HABERDARDI
30 Aralık’ta İnsan Hakları Derneği (İHD) ile İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği ortak heyeti köylere ulaştı.
Köylülerin sınır ticareti yaptığından askerlerin haberdar olduğunu açıkladılar. “Hayatlarını kaybedenler mazot ve gıda maddeleri üzerinden sınır ticaretiyle uğraşıyordu. Sınır ticareti yıllardır Karakolun bilgisi dahilinde yapılıyor. Özellikle son bir ayda karakol sınır ticaretine kolaylık ve müsamaha tanıyordu.”
Bombardımanın gerçekleştiği bölgede inceleme yapan insan hakları örgütlerinin bir hafta yazdığı raporda da olaydan sonra hiçbir resmi kurumun yaralıları ve cenazeleri almak için harekete geçmediği, bu gecikmenin bazı yaralıların kan kaybından veya donarak ölmelerine yol açtığı yer aldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. Şırnak Valisi Vahdettin Özkan, Gülyazı Alay Komutan Vekili Albay Hüseyin Onur Güney’in görevden alınması için İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. 8 Ocak 2012’de Albay Güney açığa alındı.
Soruşturma kapsamında, 17 muvazzaf askere ise “sınır ticaretine göz yumdukları” gerekçesiyle görevi ihmalden soruşturma açıldı.
2 Ocak 2012’de Uludere Kaymakamı Yavuz, hayatını kaybedenlerin ailelerine taziye ziyaretinde bulunduğu sırada saldırıya uğradı. Beş gün sonra Yavuz’a saldırdıkları iddiasıyla gözaltına alınan yedi kişiden beşi çıkarıldıkları mahkeme tarafından “Kasten insan öldürmeye teşebbüs” iddiasıyla tutuklandı.
HERON GÖRÜNTÜLERİ İZLETİLDİ: DEHŞETE DÜŞTÜK
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda Uludere Alt Komisyonu kuruldu, toplantıda heron görüntüleri izletildi. Görüntülerle ilgili konuşan CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, “Dehşete düşerek izledik. Çünkü olayın başından sonuna kadar her karesi, bu insanların kaçakçı olduklarını gösteriyor. Yanlarında katırlarla çıplak gözle görünüyor” dedi.
Milli Savunma Bakanlığı komisyona sunduğu raporda, Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığın ve Uludere Sulh Ceza Mahkemesi’nce konulan gizlilik kararını gerekçe göstererek sorulara yanıt vermedi.
Meclis Uludere Alt Komisyon Başkanı AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener, 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda Genelkurmay’ın talimat vermiş olabileceğini açıkladı.
Alt komisyon raporu bir yıl sonra, 27 Mart 2013’te onaylandı. BDP Milletvekili Kürkçü de Uludere Alt Komisyonu’nun raporuna koyduğu muhalefet şerhinde, raporun soruları cevapsız bıraktığını açıkladı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Roboski katliamıyla ilgili soruşturma dosyası hakkında 12 Haziran 2013’te görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi.
Savcı dosya kapsamında 1,5 yıldır sadece Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere kurumlara yazı yazarak belge istedi.
“ÖLDÜRÜLEN SİVİLLE ‘KASITLI’ BOMBALANDI”
Dört ayaklı minarenin önünde açıklama yaparken öldürülen Tahir Elçi’nin de aralarında bulunduğu Roboskili ailelerin avukatları, görevsizlik kararına ve dosyanın askeri savcılığa yollanmasına itiraz etti. İtiraz dilekçesinde, “ihmal veya taksirle değil de, öldürülen sivillerin ‘kasıtlı’ biçimde savaş uçakları tarafından bombalandığı” ifade edildi.
“Ölenlerin, sadece o akşam değil on yıllardır bölgede başka bir geçim kaynakları olmadığı için, sınır ticareti yapan köylüler olduğu herkes tarafından bilinmektedir.”
BAŞINDAN BERİ KAÇAKÇI OLDUKLARI BİLİNİYORDU
2. İnsansız Hava Aracı (İHA) Filo Komutanlığı’nda “uçucu” olarak görev yapan ve olay günü İHA’yı kontrol eden Yüzbaşı Duran İspir baştan itibaren görüntülerdeki kişilerin “kaçakçı olduğunu değerlendirdiğini” söyledi.
İspir, 27 Kasım 2013’te askeri savcılığa verdiği ifadede, görüntülerdeki kişilerin yol boyunca İHA alçak irtifada uçtuğundan sesini duymuş olmaları gerekirken düzenlerinde bir değişiklik olmadığını belirtti.
“Bu durum klasik terörist harekât tarzıyla uyuşmuyordu. Teröristler İHA sesi duyduklarında ya hareket etmeden beklerler ya da ısılarının algılanmasını engelleyecek yerlere saklanırlar.”
Yaklaşan gruba top atışı yapılmasına da “geçmişteki tecrübelerime binaen güvenilir olmadığı, kötü sonuçlar doğurabileceği” gerekçesiyle karşı çıktığını ve bunu Filo Komutanı Binbaşı Şahin’le de paylaştığını söyleyen İspir, “Nihayetinde bizden grubun lazerle işaretlenmesini istendi. İşaretlemeyi yaptım. Uçaklar taarruzlarını gerçekleştirdiler” dedi.
TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ
Roboski katliamını soruşturan Genelkurmay Askeri Savcılığı, “kovuşturmaya (davaya) yer yok” kararı verdi.
Kararın gerekçesi şöyle açıklandı: “TSK personelinin bahsi geçen TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdiklerini, görevi yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığı anlaşıldığından…”
KATLİAM ANAYASA MAHKEMESİNE TAŞINDI
Roboskili ailelerin avukatı Tahir Elçi bianet’e yaptığı açıklamada, “böyle bir kararın hukuka aykırı ve kabul edilemez olduğunu” söyledi. “Böyle bir karar bizim için sürpriz olmaz. Olayda sorumluluğu bulunan kurumun bünyesinde yer alan askeri savcılık tarafından, soruşturmanın objektif tarafsız ve adil yürütülemeyeceğini söylemiştik.” Mağdurların ailelerinin karara itirazı da reddedildi. Roboskili aileler ve yüzlerce avukat Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptı. Bireysel başvuru yapan avukatlara, Anayasa Mahkemesi’nden Anayasanın “Kişinin Dokunulmazlığı, Maddî ve Manevi Varlığı” başlıklı 17. maddesinin üç fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesini talep etti.
Ayrıca en üst düzey yetkililerin başvuruculardan resmi özür dilemesi, takipsizlik ve takipsizliğe itirazın reddi kararının kaldırılması, öldürme olayı nedeniyle sorumluluğu doğabilecek Bakanlar Kurulu’nun, tüm askeri ve mülki yetkililerin yargılanmasının sağlanması için dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesi talep edildi.
Adalet Bakanlığı, Rorobski katliamıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru kapsamında sunduğu görüşünde; “Bakanlığımız olayın meydana gelmesinde etkili olan ‘kaçınılmaz hata’nın tespitinin yapıldığını belirtmek ister” ifadesi yer aldı.
ROBOSKİ’DE ANMALARA YASAK
Devlet tarafından yapılan bir katliam olarak Türkiye tarihine utançla giren Roboskî Katliamı’nın üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen yas devam ediyor. Roboskî’de katliamdan bu yana düğün, eğlence gibi etkinlikler yapılmıyor. Yakınlarını kaybeden aileler siyah dışında kıyafet giymiyor. Her perşembe günü katledilenlerin bulunduğu mezarlıkta anma düzenleniyor. Geçen hafta yapılacak anma öncesi katliamda yakınlarını kaybeden ve Roboskî Derneği Başkanı olan Veli Encu ile birlikte çok sayıda kişi gözaltına alındı. Dinmeyen gözyaşları, susmayan ağıtların duyulduğu Roboskî’de, aileler bu yıl engellemelerde bulunulduğunu, ancak ne pahasına olursa olsun Roboskî’de anma yapacaklarını söylüyor. (S.K)
Yoruma kapalı.