PİRHA- BM İnsan Hakları Ofisi, Lazkiye, Hama ve Tartus’ta yaptığı incelemeleri raporlaştırdı. Raporda, belgelenen vakaların çoğunun yargısız infaz olduğuna dikkat çekilerek, “Bu infazların Tartus, Lazkiye ve Hama vilayetlerinde mezhep temelli olarak gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Kimliği belirsiz silahlı kişiler, bakanlık yetkililerinin güvenlik güçlerini desteklediği iddia edilen silahlı grupların üyeleri ve eski hükümetle bağlantılı unsurlar tarafından gerçekleştirildiği bildirilmektedir” denildi.
Suriye’nin kuzeybatısında bulunan Lazkiye, Dera, Humus ve Tartus’ta HTŞ’ye bağlı gruplar, IŞİD ve Türkiye’nin desteklediği SMO’nun, Alevileri hedef aldığı saldırılarda 3000’e yakın sivil katledildi. Çok sayıda kişi ise alıkonuldu veya yerlerinden edildi.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Ofisi, Lazkiye, Dera, Humus ve Tartus’ta HTŞ’ye bağlı gruplar, IŞİD ve Türkiye’nin desteklediği SMO’nun katliamına dair ilk raporunu paylaştı.
BM İnsan Hakları Ofisi şu ana kadar 111 sivilin öldürüldüğünü belgelediklerini, doğrulama süreci devam ettiğini ve öldürülen gerçek insan sayısının önemli ölçüde daha yüksek olduğuna inanıldığını aktardı.
Açıklanan raporda şu değerlendirmeler yer aldı:
“Belgelenen vakaların çoğu yargısız infazdır. Bu infazların Tartus, Lazkiye ve Hama vilayetlerinde mezhep temelli olarak gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır – kimliği belirsiz silahlı kişiler, bakanlık yetkililerinin güvenlik güçlerini desteklediği iddia edilen silahlı grupların üyeleri ve eski hükümetle bağlantılı unsurlar tarafından gerçekleştirildiği bildirilmektedir.
Son derece rahatsız edici bazı vakalarda, kadınlar, çocuklar ve çatışmaya girmemiş bireyler de dahil olmak üzere tüm aileler öldürülmüş, özellikle Alevi şehir ve köyleri hedef alınmıştır. Ofisimiz tarafından toplanan birçok tanıklığa göre, failler evlere baskın düzenleyerek sakinlere Alevi mi yoksa Sünni mi olduklarını sorduktan sonra onları öldürmeye ya da bağışlamaya başladılar. Hayatta kalan bazı kişiler, birçok erkeğin ailelerinin önünde vurularak öldürüldüğünü anlattı.
6 ve 7 Mart tarihleri arasında, eski hükümetin güvenlik güçlerine bağlı olduğu bildirilen silahlı kişiler de Lazkiye, Tartus ve Baniyas’taki çeşitli hastanelere baskın düzenledi. Bu kişiler, geçici yönetimin güvenlik güçleri ve onlara bağlı silahlı gruplarla çatıştı. Bunun sonucunda aralarında hastalar, doktorlar ve tıp öğrencilerinin de bulunduğu onlarca sivilin hayatını kaybettiği ve hastanelerde hasar meydana geldiği bildirildi.
Son günlerde kaydedilen diğer ihlaller ve suiistimaller arasında, çoğunlukla sahadaki kaotik durumdan yararlandığı anlaşılan kimliği belirsiz kişiler tarafından evlerin ve dükkanların yaygın bir şekilde yağmalanması yer almaktadır. Çok sayıda sivil evlerini terk ederek kırsal bölgelere kaçarken, bir kısmının da bölgede Rus güçleri tarafından kontrol edilen bir hava üssüne sığındığı bildirildi. Bekçi yetkililer 10 Mart’ta kıyı bölgelerindeki güvenlik operasyonlarının sona erdiğini duyurdu. Ancak aralıklı çatışmalar rapor edilmeye devam etmektedir.
İhlal ve suiistimallere ilişkin belgelenmiş anlatım ve görüntülerimiz var. Ancak, çevrimiçi ve çevrimdışı olarak artan nefret söylemi ve bağlamından koparılmış görüntüler de dahil olmak üzere yanlış bilgilerin yaygın bir şekilde yayılması da halk arasındaki korkuyu daha da arttırarak gerilimi körükledi.
Nefret söylemi ve yanlış bilgilendirmedeki ciddi artışın, Suriye toplumundaki gerilimi daha da alevlendirme ve sosyal uyuma zarar verme riski taşımasından endişe duyuyoruz.”
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk tüm bu suçlar için hesap verebilirlik çağrısında bulunmaktadır. Geçici yetkililer tarafından bağımsız bir soruşturma komitesinin kurulduğunun açıklanmasını memnuniyetle karşılayan Türk, yetkililere yürütülen soruşturmaların hızlı, kapsamlı, bağımsız ve tarafsız olmasını sağlamaları çağrısında bulunur. İhlallerden sorumlu olduğu tespit edilen herkes, mensubiyetlerine bakılmaksızın, uluslararası hukuk normları ve standartları doğrultusunda hesap vermelidir. Mağdurlar ve aileleri hakikat, adalet ve tazminat hakkına sahiptir.
Bu tür üzücü ihlal ve istismarların tekrarlanmaması için, silahlı grupların incelenmesi ve Suriye’nin askeri yapılarına entegre edilmesi sürecinin, ülkenin uluslararası insan hakları ve insani hukuk kapsamındaki yükümlülükleriyle uyumlu olması ve Suriye’de geçmişte veya yakın zamanda meydana gelen insan hakları ihlallerine karışan herkesin sorumluluğunun tam olarak ele alınması zorunludur.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.