PİRHA- Aydın’da KYK yurdunun ihmalleri sonucu yaşamını yitiren Zeren Ertaş’ın ardından kadın öğrenciler, bir hiçbir alanda kendilerini güvende hissetmediklerini dile getiriyorlar. PİRHA’ya konuşan Berivan Çıngırlar, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde aramızdan kopartılan kız kardeşlerimizin için, bize yurtlarda, kampüslerde, sokaklarda şiddet ve baskı uygulanmasının öfkesi ile sokakları dolduracağız” dedi.
Aydın’ın Efeler ilçesinde bulunan, Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı (KYK) Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu’nda arızalanan ve öğrencilerin ısrarına rağmen bakımı yapılmayan asansörün düşmesi sonucu 22 yaşındaki Zeren Ertaş hayatını kaybetmişti. Ertaş’ın ihmale bağlı ölümünün ardından Türkiye’nin dört bir yanında devlete bağlı kurumlarda yaşanan ihmaller zinciri gözler önüne serildi. Ertaş’ın ölümünden bu yana birçok kentte eylemler düzenlendi ve arkadaşları hem Zeren Ertaş’ı anmaya hem de isyanını yükseltmeye devam ediyor.
“ASANSÖR SORUNU TÜM YURTLARDA VAR”
Kampüs Cadıları’ndan Berivan Çıngırlar, KYK yurtlarının içinde bile rahat giyinemediklerini, yemek sırası beklerken bayılan öğrenciler olduğunu ve yurtlarda sıkça yaşanan zehirlenme sorununu bir kez daha hatırlatarak, “Zeren Ertaş‘la birlikte kadınların öfkesini tetikleyen bir şeye dönüştü. Birçok kadının yurdundan dışarı çıktığı, öfkesini kanalize ettiği bir ortam oluştu. İlk başta Aydın’da başladı yurt eylemleri. Daha sonra İstanbul’da Manisa’da Denizli’de birçok kentte bu çıkışlar baş gösterdi. Zeren Ertaş’ın ölümü kadınların aklına ‘yerinde ben de olabilirdim’ düşüncesi getirdi ve Zeren’in yaşadıklarını yaşayan bir çok kadın varmış zaten. Asansör sorunlarının tüm yurtlarda gerçekleştiği ve hala devam ettiği bir durum var ortada” dedi.
“KADIN ERKEK EŞİTSİZLİĞİNİN YAŞANDIĞI ÇOK FAZLA DURUM VAR”
“Yurtlar, üniversiteye başladığımız andan itibaren “baba evi- devlet güvencesi” olarak anlatılıyor” diyen Çıngırlar şöyle devam etti:
“Baba evi- devlet güvencesi adı altında lanse edilen yurtlarda, güvenliklerin ahlak bekçisine dönüştüğü, giriş çıkış saatlerine kadar kontrol ettiği, gece 11.00’den sonra aileyle iletişime geçilen ve iktidarın baskı mekanizması oluşturduğu bir gerçeklik var. Erkek yurtlarına baktığımızda birçok kadın arkadaşımızın da söylediği gibi gece 11.00’de gelsin 12.00’de gelsin çok umursanmıyor. Buralarda bile kadın erkek eşitsizliğinin yaşandığı çok fazla durum var.”
“GÜVENLİKLİ BARINMA ORTAMLARI İSTİYORUZ”
Berivan Çıngırlar, üniversite yurtlarında sorunların çözümüne ilişkin taleplerini ve çözüm önerilerini ise şöyle anlattı:
“Biz kadınlar olarak yemek denetiminde aralarında bir öğrenci arkadaşımızın bulunduğu bir sistem istiyoruz. Giriş çıkış saatlerimize, ne giydiğimize karışılmayan yurtlar istiyoruz. Güvenlikli barınma ortamları istiyoruz. Bunun için birçok yurtta toplu dilekçe verme çalışmalarımız vardı. Öğrencilerden şöyle bir yanıt geliyor ‘ya beni fişlerlerse, ya ismim alınırsa’ bunun gibi endişeleri var. İnsanlar artık dilekçe vermeye bile çekinir hale geldi. O yüzden toplu dilekçe oluşturma kısmında zorlanıyoruz ama onun yerine alternatifler düşündük. Mesela yurt komiteleri oluşturma. Bu yurt komiteleri herhangi bir şikayet oluştuğunda dilekçe oluşturma ve bunu güvenli bir biçimde yapma çalışması içerisine girdik.”
“BU ÖFKEYİ 25 KASIM’A TAŞIMALIYIZ”
25 Kasım’a giderken erkek şiddetine, devletin güvencesiz yurtlarına ve kampüslerine karşı kadınları dayanışmaya çağıran Çıngırlar, “Güzel bir hareketlilik ve öfke var. Biz bu öfkeyi 25 Kasım’a da taşımalıyız. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü ve bu da bir şiddet biçimi. Hayatını kısıtlama, özgürlüğüne müdahale etme biçimi olduğu için 25 Kasım’a kadınları taşımak bizim için ekstra önemli bir noktada. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde aramızdan kopartılan kız kardeşlerimizin için, bize yurtlarda, kampüslerde, sokaklarda şiddet ve baskı uygulanmasının öfkesi ile sokakları dolduracağız. Yaşamlarımızı savunmak ve aslında ölmemek için gelerek el ele tutuşarak, dayanışmamız örerek, sıkı bir şekilde birbirimizle dayanışmaya ihtiyacımız var. Kadın dayanışmamızı büyüterek ve iktidara karşı örgütlenerek bu sistemi yeniden inşa edebiliriz. 25 Kasım’da tüm üniversiteli kadınları sokaklarda öfkemizi büyütmeye ve dayanışmaya çağırıyoruz” dedi.
Dilan ŞİMŞEK/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.