PİRHA- Mersin Kadın Platformu, “İçte ve dışta yürütülen savaş politikasının faturasını bizlerin ödüyoruz. Bu sebeple hükümetin artık savaş politikası değil, barış politikası yürütmesi zorunluluktur” dedi.
Mersin Kadın Platformu Cumartesi Anneleri’ne destek amacıyla basın açıklaması gerçekleşti. Mersin Kadın Platformu adına konuşan Elif Yaşar, Türkiye’de 90’lı yıllardan beri özellikle, Kürt illerinde süren savaşta ortaya çıkan kayıplar sorununun insan hakları savunucuları tarafından gündemde tutulduğunu ve çözülmek istendiğini vurguladı.
Cumartesi Anneleri’nin 700. haftasındaki oturma eylemine polis müdahalesini kınamak için toplandıklarını söyleyen Yaşar, İçişleri Bakanlığı’nın yasaklaması sonucu bu açıklamayı yapamadıklarına dikkat çekti.
ÇAĞRIDA BULUNDULAR
Yaşar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bakanlık bizim devlet şiddetini dillendirmemizi, kayıp insanların akıbetinin açığa çıkarılması talebini dillendirmemizi istemiyor, biz de bu sebeple açıklamayı yapamıyoruz. Ancak birer yurttaş ve insan hakları savunucuları olarak: Bizim adımıza devleti yönetenlere, iktidara ve özellikle İçişleri bakanına bu ülkenin yurttaşlarının can güvenliğinden sorumlu olduklarını, bir bireyin parmağı dahi kanasa hesap vermek zorunda olduğunu, bu sebeple kendisinden haklarını talep eden ve hesap soran yurttaşa kötü muamele yapmanın, görevini suiistimal ve kötüye kullanmak olduğunu ve bir gün hesap sorulacağını hatırlatıyoruz. Buradan ayrıca devletin 2006 sözleşmesini imzalamasını ve gereğini yerine getirmesi çağrısını yapıyoruz.”
“Uzunca bir süredir ülkemizde ve bölgemizde devam eden savaşlardan kaynaklı olarak özellikle çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere pek çok insan ya canından oldu ya da yerinden yurdundan göçmek zorunda kaldı. Şu an en sıcak haliyle devam eden Suriye savaşı ise, sınırlarımızın ötesinde gibi görünse de savaş başladığından beri bizleri de ekonomik, sosyal, psikolojik, duygusal ve politik açıdan olumsuz etkilemeye devam etmektedir.”
“BARIŞ HEMEN ŞİMDİ”
“40 yıldır hala barışamadığımız Kürt sorunu da en yakıcı haliyle orta yerde durmaktadır. Hükümetin çözüme yönelmesi gerekirken 90’lı yılların savaş konseptini yeniden canlandırması, itiraz eden, muhalif olan kişi, kurum ve partilere, emek ve demokrasi güçlerine, sol-sosyalist çevrelere yönelik başlattığı cadı avı ise savaşın ve çözümsüzlüğün dayatılmasıdır.
İçte ve dışta yürütülen savaş politikasının faturasını bizlerin ödüyoruz. Bu sebeple hükümetin artık savaş politikası değil, barış politikası yürütmesi zorunluluktur. Yaklaşık 30 yıldır kayıplarını arayan ailelerin sesi ancak barışla duyulur. Berfo anaya verilen söz ancak barışla hayat bulur. Savaşa hayır, Barış hemen şimdi.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.