PİRHA – HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı’nda konuştu. Bakırhan kayyım uygulamalarını, “Sömürgeci hukukun kendisi” sözleriyle eleştirirken, “Batıda ittifaklara açık olduğumuzu kamuoyuyla paylaşmak istiyorum” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Yerel Yönetimler Kurulu tarafından gerçekleştirilen Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı’nın açılışında konuştu.
Tuncer Bakırhan, Ankara’da yapılan konferansta şunları söyledi:
“Bu sistem cumhuriyet tarihi boyunca özellikle muhalif ve Kürdistan’daki yerel yönetimleri bir tehdit ve tehlike olarak görmüştür. Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerin temsil edildiği belediyeleri sisteme dahil etmek, sistemin bir dişlisi haline getirmek için Kürdistan’da özel bir hukuk işletilmiştir. Defalarca kayyım atanması bunun örneklerinden biridir.
Bu zihniyeti hep birlikte önümüzdeki dönem sandığa gömeceğimize eminiz. İşimiz çok, yükümüz ağır. Her dönemde aynı zorlukları hep birlikte yaşadık, bunu da biliyorum ama başka da şansımız yok. Bu sistemi boşa çıkarmanın en iyi yolu demokratik yerel yönetimler anlayışımızı her şeye rağmen ayakta tutmaktır. Tarihimizde toplumcu belediyecilik var. Biz ayırt etmeden; milliyetine, inancına, diline, ırkına bakmadan hizmet üreten bir anlayışı ortaya koyduk. Hizmete ihtiyacı olanları önceledik. Demokratik özgürlükçü bir anlayışla yerel yönetimleri yönettik, kadın bakış açısıyla dünyaya örnek olduk ki eş başkanlık sistemi bunlardan birisidir.
Belediyelerimiz sadece katılımcı, şeffaf ve demokratik olmadı, ayrıca kapsayıcı oldu. Bulundukları bölgelerde, yerellerde, toplumda aynı zamanda halkın özgürlük sorunlarının çözümüne de yerel yönetimlerimiz büyük katkılar sundu. En başta Kürt sorununun demokratik çözümü için yerel yönetimlerimizin ortaya koyduğu çaba takdire şayandır. Kürt sorunu da bu ülkenin bir sorunu olduğu için yerel yönetimlerin de bir sorunudur. Defalarca kayyım atanmasına rağmen halkımızın tekrar bizi tercih etmesinin tek sebebi var. Çünkü onları temsil ediyoruz, beraber yönetiyoruz, beraber yönetmeye devam ediyoruz. Biz halkın kendisiyiz, halkın eviyiz, halkın taleplerinin yansıdığı ve çözüldüğü bir yerel yönetimler anlayışını hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ne mutlu sizlere, bizlere, geçmişte bu mücadeleyi onurlu bir şekilde devam ettiren ve bunun uğrunda şehit düşen, zindanlarda bulunan arkadaşlarımıza. Çok değerli ve onurlu bir mücadelenin temsilcileriyiz ve bu mücadeleyi devam ettireceğiz.
“KAYYIMLAR, BELEDİYELERİMİZİ GANİMET OLARAK GÖRÜYOR”
Bu dönemde 65 belediye kazandık. Bunun 48’i gasp edildi. Yaklaşık 5 milyona yakın insanımızın iradesi yok sayıldı. Bunun gerekçesini de AKP şöyle ortaya koydu; ‘daha iyi hizmet üretmek için’. Özellikle Kürdistan’daki insanlar da çok iyi biliyor ki kayyım hizmet üretmek için değildir; kayyım sömürgeci hukukun kendisidir, Şark Islahat Planı’nın Kürdistan’daki devamdır. Kayyım; bölgedeki Kürtlüğü Türklüğe çevirmek için, Kürtleri tasfiye ve asimile etmek için özel seçilmiş bir uygulamadır. Tesadüfen atanan devlet memurları değildir kayyımlar. Atanan her kayyımın geçmişte pratiği olan ve gelecekte tasfiye ve asimilasyon politikalarına hız verecek kişiler olduğunu söyleyelim. Kayyımların ne yaptığını uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Batman’a deniz mühendisi bir kayyım atanıyor. Deniz yok ama deniz mühendisi bir vatandaş gönderiliyor. Kızıltepe’de kayyımlar hamsi festivali yapıyor. Sanki yapılacak başka festival yokmuş gibi. Mardin’de kayyımlar mezarlıkları satıyor. İslam ve ümmet adına yola çıktığını söyleyenler, halkın cenazelerinin gömüldüğü yerleri bile rant aracına çevirebiliyor. Bedirxanların, Ehmedi Xanilerin isimlerinin olduğu kütüphaneleri yıkıyorlar, cadde isimlerini değiştiriyorlar, çok dilli belediyecilik anlayışını ortadan kaldırıyorlar, çok dilli hizmet sunduğumuz kreşleri ortadan kaldırıyorlar. Kayyımlar asimilasyoncudur. Aslında kayyımlar Kürdistan’daki belediyeleri ganimet olarak görüyorlar.
“KAYYIM BELASINDAN TOPRAKLARIMIZI KURTARMAMIZ GEREKİYOR”
Gülten Başkan’ın dediği gibi sahip çıkacağız, sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bizler direndikçe bunlara geri adım attırabiliriz. Bizler direndikçe yerel yönetimlerde kendini var eden kadın özgürlükçü anlayışı var edebiliriz. Bizler direndikçe kültürümüzü ve dilimizi asimile eden bu yaklaşımla mücadele edebiliriz. Direndikçe, var oldukça, örgütlendikçe, daha fazla toplumsallaştıkça kayyımları Kürdistan coğrafyasından uzaklaştırabiliriz. Bu baskılar karşısında sinmek, izlemek, aktif bir mücadelede bulunmamak bu zihniyete ancak katkı sağlar. Bu yüzden bu sürece daha fazla yüklenmemiz gerekiyor. Bu kayyım belasından halkımızı, topraklarımızı, insanlarımızı kurtarmamız gerekiyor.
“AÇIK VE ŞEFFAF İTTİFAK”
Bir seçim sürecine daha yaklaştık. Yeni dönemde ne yapacağımız merak ediliyor. Belki buradaki arkadaşlarımızın da merak ettiği şeyler var. Siz de takip ettiniz, yerellerde çok geniş toplantılar yaptık. Bir önceki dönemin eksik ve yetersizliğini ortaya çıkararak onun üzerinden kendimize bir yol ve hat belirledik. Bu toplantılarda halkımız yerel seçimler için de çok önemli değerlendirmeler ve öneriler sundu. ‘Yerelde bizler kaybettiren konumda olmamalıyız, bu kadar ödenen bedel ve çaba sonrasında bulunduğumuz her yerde irademizin yönetimlere yansımasını istiyoruz’ dediler. ‘Bizler dolaylı olarak herhangi bir ittifak tarafı olmak zorunda değiliz’ dediler. Eğer bir ittifak yapılacaksa bu ittifakın açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyunun gözü önünde yapılmasını istiyoruz dediler.
Önümüzdeki dönem en başta kayyım atanan belediyeleri özgürleştireceğiz. Yine AKP’nin kötü yönettiği belediyeleri alacağız. Birinci ve ikinci sırada geldiğimiz bütün kentlerde kendi adaylarımızı en geniş konsensusla, en kapsayıcı belediye eş başkan, belediye ve il genel meclisi adayları olacak şekilde birlikte belirleyeceğiz. Batıda ise ittifaklara açık olduğumuzu burada huzurlarınızda kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. İttifak yapacağımız güçlerle yapmış olduğumuz hiçbir konuşma, çalışma, aldığımız hiçbir karar kesinlikle sizden habersiz olmayacaktır, sizinle paylaşacağız. Önümüzdeki dönem hem Kürdistan’da hem batıda halklarımızın yoğun olarak bulunduğu yerlerde halklarımızın iradesinin yönetimlere yansıması için ittifaklara hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bu herhangi bir ittifakta kesin olarak yer alacağımız anlamına gelmemeli. Halkımızın işine gelmeyen, halklarımızın ve emekçilerimizin işine gelmeyen ittifaklar bize dayatılırsa seçeneksiz değiliz. En iyi ve güçlü adaylarımızla 3. yol siyasetimizi yerel seçimlerde hayata geçirebilecek hazırlıklarımızı tamamlamış bulunmaktayız. Defalarca söyledik, yine söyleyelim. Yeni dönemde seçilecek yerel yönetim adaylarımızı halkımızın onayından geçireceğiz. Bu sandık kurmayla olur, belirlenen delegelerin oy kullanmasıyla olur. Yani bir biçimiyle halkın önerdiği, istediği adaylarla önümüzdeki dönem seçimlere gireceğimizi bir kez daha buradan belirtelim.
“EDİP SOLMAZLARA, GÜLTAN KIŞANAKLARA LAYIK SONUÇLAR ALACAĞIZ”
Bu seçimler geçmiş seçimler gibi değil. Evet, varlık yokluk seçimi demiyorum ama çok önemli bir seçimdir. Genel seçimlerden sonra yaşamış olduğumuz başarısızlıkları bu seçimdeki kazanımlarla örtüp tekrar halkımızın umudunu ve gelecek beklentilerini karşılayan bir anlayış ortaya koyabiliriz. Kentlerimizi kazanmak için kazanabilecek arkadaşlar konusunda en başta bizler büyük bir seferberlik içinde olalım. Bu seçimde birbirimizle çekişerek, didişerek, birbirimizi eleştirerek yol alma şansımız yok. Bizimle uğraşan dünya kadar olanağı elinde bulunduran bir sistemin olduğu bir yerde, önümüzdeki dönem daha fazla dayanışma içinde olmalıyız. Daha iyi sonuçlar almamız için gecemizi gündüzümüze katmamız gereken bir sürece girdik. “Ya kayyım ya AKP diyen” bu onuru satılık anlayışa en büyük cevabı yerel seçimlerde güçlü sonuçlar alarak, kadın özgürlükçü anlayışımızı ve eşit temsiliyeti hayata geçirerek vereceğiz. Gültan Kışanaklara, Edip Solmazlara, yaşamını yitiren onlarca arkadaşımıza ve şu anda cezaevinde bulunan yüzlerce arkadaşımıza layık olan bir sonuç ortaya koyacağımıza olan inançla konferansımıza başarılar diliyorum.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.