PİRHA-DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Yerel Yönetimler Kurulunun düzenlediği “Yerel Demokrasi Konferansı”nın açılışında konuştu. Bakırhan, yerel demokrasinin inşasının barışın telemi olduğunun altını çizerek, “Barış bir inşa sürecidir. En büyük görevde yerel yöneticilere düşüyor. yerel demokrasi bu ülkenin geleceğidir, bu gelecek için yan yana omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, İstanbul’da “Yerel Demokrasi Konferansı” düzenliyor. Cem Karaca Kültür Merkezi’nde başlayan konferansa, çok sayıda siyasi parti, kurum, kuruluş temsilcilerinin yanı sıra belediye başkanları, aydınlar, akademisyenler ve yurttaşlar da katıldı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan “Yerel Demokrasi Konferansı”nda konuştu.
“BARIŞ BİR İNŞA SÜRECİDİR”
Bakırhan, yerel demokrasinin önemine dikkat çekerek, şunları ifade etti:
“Türkiye’de hiçbir dönem olmadığı kadar ciddi tehdit altında. Özellikle 2016 yılından sonra yeni bir dönem başladı. Merkezileşme baskısı yerel yönetimi bir çıkmaza soktu. Merkeziyetçilik dalgası giderek artıyor. Demokrasimiz hasta, yerel demokrasimiz daha hasta. Bu hastalığın ilacı da belli. O da yerel demokrasidir. Biz yerel demokrasiyi tartışmak yerine yereli merkeze nasıl bağlarızın düşünüldüğü bir politika var. Merkezileşme artık Türkiye’nin tamamındadır. Bizler daha fazla kenetlenerek merkezileşmeye karşı bir yol bulacağız.
Kentin 7’den 70’e herkesin iradesini yok sayıyor. Bir gecede bu iradeyi gaspedebiliyor. Bunun karşısında durmak lazım. Siirt’e sessiz kaldığımız için İmamoğlu içeridedir. Kayyım irade gaspı neredeyse birlikte mücadele edersek bu gaspı önleyebiliriz. Mücadele, güçlü bir karşı çıkış yoksa bu tabloyu yaşayacağız.
Yerel yönetimlere bu baskıcı yaklaşımlardan kaynaklı çok umutsuz. Artık bu akıl tutulmasına ‘Hayır’ demeliyiz. Umutları yeşertecek ortak bir mücadeleyi ortaya koymalıyız. Ahmet Türk ile İmamoğlu’nu hiç ayırt etmedik. Yerel yöneticilerinin serbest bırakılmasını istemeye devam edeceğiz.
İrade gaspının ne itibarı olur ne de gasp edenler dikkate alınır. Demokrasi eksikliği var; bunun ilacı da yerel demokrasidir. Bu ülkeyi yönetenler bunu net bir şekilde görmeli ve anlamalı. Anlamıyorlarsa da biz bunu mücadelemizle göstereceğiz.
Barış meselesi tartışılıyorsa demokrasi yoktur. Barış olacaksa kayyıma neden olan yasalar kaldırılmalıdır. Görevden almalara son bulmalıdır. Temel demokratikleşme yerelden geçer. Yerelden demokrasimizi inşa etmemiz gerekiyor.
‘Kent Barışı’ yargısal veya siyasal yanıyla değil, sınıfsal boyutlarıyla da üzerinde durmamız gereken bir noktada olmalıyız. Türkiye ciddi bir ekonomik bir buhran yaşıyor. Kentlerimiz neredeyse iki ayrı dünyayı yaşıyorlar. Bir tarafta yoksulluk içerisinde yaşayanlar, diğer taraftan küçük bir azınlığın refah içinde yaşayanların tablosu var. Yoksullaşmanın önüne geçmek eşit haklara ve fırsatlara sahip olması için çalışmalıyız.
Bir yıldır tek taraflı adımlar atıldı. Onun için bir an önce geçiş yasaları çıkarılmalıdır. Sonrasında hak ve özgürlüklerin gelişmesi gerekiyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerekiyor. Her kentin kendine özgü sorunları var. Merkezden dayatılan yaklaşımların son bulmalıdır. AKParti’li yurttaşlarımız da buna itiraz etmelidir.
Demokratik birlik temelinde ortaklıklarımızı büyüterek, yerel demokrasiye dayanan bir düzeni bu topraklara getirmeliyiz. Barış bir inşa sürecidir. En büyük görevde yerel yöneticilere düşüyor. yerel demokrasi bu ülkenin geleceğidir, bu gelecek için yan yana omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.