Alevi Haber Ajansi

Bakanlıktan mahkemeye skandal yazı: Sivas davasında zaman aşımı 2 Temmuz’da-VİDEO

PİRHA- Sivas Katliamı davasında avukatların “İnsanlığa karşı suç” ısrarına karşılık Adalet Bakanlığı’ndan çarpıcı bir cevap geldi. Firari sanıklara ilişkin Adalet Bakanlığı’nın, mahkemeye gönderdiği yazıda, ceza zaman aşımının 2 Temmuz’da dolacağı belirtildi. Avukatlar, “Bakanlık, mahkemeye yol gösteriyor” sözleriyle tepki gösterdi.

Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nin yakılması ile 33 yurttaş ile 2 otel çalışanının yaşamını yitirmesinin üzerinden 29 yıl geçti.

Yapılan katliama ilişkin ana davanın 2012 yılında zaman aşımına uğratılması ardından, üç firari sanık Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş’ın yargılandığı davanın duruşmasına Ankara’da devam edildi.

1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, mağdur yakınları, HDP ve CHP’li milletvekilleri, Hollanda Büyükelçiliği yetkilileri, Alevi Bektaşi Federasyonu, Ankara Dersimliler Derneği, Demokratik Alevi Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri, TİP ve Kızılırmak Federasyonu’ndan temsilciler katıldı.
Duruşmayı izleyen tüm yurttaşlar, katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını göğüslerinde taşıdı.

Duruşmada ilk söz alan kişi, katliamda yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa oldu.

Karababa, savunmasında “Sivas bir devlet katliamıdır” diyerek şunları söyledi:

“Maraş, Çorum, Malatya, Gazi, Dersim, Koçgiri, Ortaca da devlet katliamıdır. Bunlar devletin sistematik katliamıdır. Bu sistematiği önümüze koyarsak bir Alevi Soykırımı sonucu çıkar. Yerinden yurdundan edilmiş, korkudan kimliklerini saklayan toplum haline getirilmişlerdir. Bu durum, açık şekilde soykırımın etkisidir. Katliamdan sonra devletin en yetkili bakanlarının yaptığı açıklamalara baktığımızda dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, “Olay münferittir. Şükür, Alevi Sünni çatışmasına dönmemişti” dedi. Dönemin Başbakanı Çiller, “Şükür, otelin dışındakiler zarar görmemişlerdir” demiştir. Alevilerin can ve mal güvenliği bu ülkede yoktur. Bu davada devlet görevlilerinden hiçbiri davaya çağrılmamıştır. Katliamdan 2 gün önce Madımak Oteli önüne belediyece dökülen taşlar nerede kullanılmıştır, taşların akıbeti nedir, Temel Karamollaoğlu’ndan bu taşların akıbetinin sorulmasını talep ediyorum. Bu sessiz mermileri kimler kullandı? Bu soruların belediye sorumlularına sorulmasını talep ediyorum. Bu katliamın altyapısını Selman Rüştü’nün Şeytan Ayetleri kitabına dayandırarak gerçekleştirdiler.

Rüştü, balına ödül konulmuş bir yazar olduğundan İngiltere’de özel bir uçakla Almanya’nın Renn Nehri’nin kıyısında küçük bir kasabada Günter Warlah, Alman ajanıdır ve Aziz Nesin ile Rüştü’yü (Salman Rüştü)buluşturmuş ve 2 gün orada birlikte kalmışlardır. Warlah’ın, bu ülkede tüm ilişkileri sorgulanmalıdır. Bu hususta Hollanda elçiliğinden yetkililerin burada bir iki söz söylemesini talep ediyorum. Hollanda’nın biran önce bu mahkemeye avukat tayin etmesi gerekir. Bu kadar açık bir katliam ortaklığı olamaz. Katliamla ilgili karşımıza 4 devlet çıkmaktadır. İngiltere, Almanya, Hollanda ve fiziken katliamı işleyen ülke Türkiye Cumhuriyetidir.”

Av. Özgür Piroğlu ise terör suçu işlendiğini belirterek şunları kaydetti:

“Anayasa Mahkemesinin Madımak Katliamı hükümlülerinin şartlı salıvermelerini sağlayacak kararını ulusal gazetelerden öğrendik. Bu kararla, katliamı yapan hükümlülerden birinin terör suçlusu olmadığına karar verilmiş. Katliamı yapanların bir kısmı terör suçu işledikleri gerekçesiyle hüküm giydiler, ve bu hükümler kesinleşti.
Nasıl ki cinayet suçu işleyen bir kişi cinayet suçlusuysa terör suçu işleyen bir kişi de teröristtir. Madımak’ta Alevi Soykırımı yapan katiller şartla salıverilme hükmünden faydalanmamalıdırlar. AYM’nin bu kararı toplumun vicdanını sızlatmaktadır.
AYM’nin web sitesinde bu kararla ilgili bir açıklama görmedim. Anayasa Mahkemesi başkanı, verilen bu kararla ilgili olarak bir basın açıklaması yaparak toplumu aydınlatmak zorundadır. Kararın bu haliyle uygulanması başka bir kararla engellenmelidir. Karar uygulanırsa diğer kişiler de tahliye olabilirler. Biz bu hukuk savaşını sürdüreceğiz. Adalet için savaşmaya devam edeceğiz. Alevi toplumu, adalet ve vicdan savaşını sürdürecektir. Anayasa Mahkemesi bu kararla ilgili bize tebligatta göndermedi. Terörist olan hükümlüler bunlar. O maddede kişinin terör suçu işlemesi için bir örgütle bağlantısı olması gerektiğini belirtiyor. Yanlış yazılmış bir maddedir o. Bu konuda milyonlarca Alevi, AYM’den bir açıklama bekliyor.”

“BAKANLIK, MAHKEMEYE YOL GÖSTERİYOR”

Av. Hüsniye Şimşek ise Adalet Bakanlığı’nın, firari sanıkların yurtdışından getirilememesine dair kaleme aldığı yazıyı eleştirerek şunları söyledi:

“Adalet Bakanlığından gelen bilgi ilginç içeriklere sahip. Adeta mahkemeye yol göstererek ceza zaman aşımını işaret ediyor. Mahkemeye yol göstermişti. Biz de diyoruz ki insanlığa karşı işlenen bir suç söz konusudur. Yargının etkin olmadığı zamanda benzer acılar yaşanabilir. Muhalif olanlara karşı şimdi benzer saldırılar yürütülüyor. Bunların nedenleri doğru yargılamaların yapılmaması sebebiyledir. Aksi halde biz yeniden yakılan, tehdit edilen insanları burada konuşmaya devam edeceğiz. Eylemi yapanlar cezasızlıkla ödüllendirilmekte. Pek çok katliamın nedenleri etkili yargılamanın yapılmaması nedeniyledir.”

“BU KARAR VİCDANLARI YARAMAKTADIR”

Av. Şenal Sarıhan, “Gerçek adalet istiyoruz” diyerek sorumluların devlet eliyle korunduğunu ifade etti. Sarıhan, AYM’nin Yunis Karataş‘ın tahliyesine yol açan kararı da eleştirerek şunları söyledi:

“Bu davayı 30 yıldır izlemekte olan bir avukat olarak acaba söz hükmünü yitirdi mi diye düşündüm. 30 yıldır, gördüğümüz yargılamada biz 1. Sırada gerçek sanıkların yakalanmadığına tanıklık ettik. 15 bin kişiden bahs2dildi, 170 kişi mahkemeye geldi. Sanıkların yarısı salıverildi. Yargıtay, yanlış olduğunu söyledi ancak hepsi kaçıp gitti. Şimdi yürüyen yargılamada Ahmet Turan olayını hatırlatırım. Cumhurbaşkanı tarafından salıverildi. Dünya kadar hasta tutuklu varken ve bunlar düşünce suçlusu iken insanların canına kast eden kişi salıverildi. AYM nasıl olurda kişilerin terör eylemi yapmadığını ifade eder?
Yürütmenin, zaman aşımı olacak demesi mahkemeye müdahaledir. 2011’den bu yana ‘Sivas katliamı, insanlığa karşı işlenen suçtur’ diyoruz. Adalet Bakanlığı’nın, mahkemeyi yönlendireceği kaygısını taşıyoruz. Adalet ne için aranır? Kardeşlik ve birlik yükselsin diyedir. Bizim silahımız ise adalettir. 30 yıldır biz kötülüğün önüne yargı eliyle set çekmeyi başaramadık. Lütfen Menekşe’yi, Asım Bezirci’yi, o gençleri bir düşünün. Söz bitiyor ama acı bitmiyor. İnsanın korunduğu bir ülkede yaşamak istiyoruz ve bunun için de sadece adalet istiyoruz.”

“ZAMAN AŞIMI OLAMAZ”

Av. Ayça Çağlar da zaman aşımı ihtimalini eleştirerek,  “Adalet Bakanlığı ‘zaman aşımı olacak’ sözüyle talimat vermekle kalmıyor.
İnsanlığa karşı suç teriminin uluslararası sözleşmelerle kabul edildiği ortada. 2019 yılındaki ara kararda, sanıkların kaçak olduğu hükmüne karar verilmiştir. Firari kişiler, yakalanmadıkça zaman aşımı olmaz hükmü mevcuttur” diye konuştu.

Ankara Barosu adına Av. Deniz Vural ise, “Atılı suç İnsanlığa Karşı suç niteliğinde olması sebebiyle zaman aşımı işleyemez. Etkili yargılama yapılmalıdır” dedi.

Mahkeme başkanı, ara kararında Divriği Kültür Derneği’nin davaya katılma talebi konusunda gelecek celse karara bağlanmasına,
Sanıklar hakkında kırmızı bülten kararının devam etmesinin uygun olacağına dair Adalet Bakanlığı’na müzekkere yazılmasına, karar verdi.
Dava 14 Eylül’e ertelendi.

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak