Alevi Haber Ajansi

Avukat Torun’dan Amirabad’a destek: Şiddet faili eziyet suçundan yargılanmalı

PİRHA-‘Kadın cinayetlerini durduracağız platformu’ avukatlarından Tuba Torun, Adana’da yaşayan İranlı Mimar Amirabad’ın evli olduğu erkek tarafından gördüğü sistematik şiddeti PİRHA’ya değerlendirdi. Torun, “İstanbul Sözleşmesi etkin uygulansa bu tür şiddet olayları yaşanmaz. Sığınmacı kadınlarla ilgili yasal boşluklar mevcut, özel düzenlemeler yapılmalı” dedi. Torun ayrıca, sistematik şiddet uygulayanların eziyet suçundan yargılanması gerektiğini belirtti. 

Adana’nın Yüreğir ilçesinde yaşayan İranlı Galavizh Ayoubi Amirabad ve kızı, eşi Zülküf Coşkun’un 2 yıl boyunca sistematik şiddetine maruz kaldı. 14 Nisan’da Amirabad’ın şiddet gördüğü bir görüntü sosyal medyada paylaşılınca Zülküf Coşkun tutuklandı.

Çıkarıldığı mahkemece ‘Kasten yaralama’ suçundan tutuklanan erkek, sosyal medyada tepkilere neden olan şiddet görüntüsünde ‘3-5 ay yatar çıkarım, hiçbir şey olmaz’ sözleriyle dikkat çekmişti. Yaşanan şiddet olayının ardından açılan davanın ilk duruşması 18 Mayıs Salı günü saat 12.00’da Adana 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Davayı yakından takip eden ve yapılacak duruşmaya bizzat katılarak müdahil olma talebinde bulunacağını belirten ‘Kadın cinayetlerini durduracağız platformu’ avukatlarından Tuba Torun, PİRHA’ya yaptığı açıklamada Amirabad dosyası özelinde kadına karşı yaşanan şiddetin önlenmesi için yapılması gerekenleri anlattı.

“SIĞINMACI KADINLARLA İLGİLİ ÖZEL DÜZENLEMELER YAPILMALI”

İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulandığı takdirde kadına karşı yaşanan şiddetin önüne geçilebileceğini vurgulayan Torun şunları aktardı:

“‘Kadın cinayetlerini durduracağız platformu’ avukatı olarak mahkemeye gidip davaya katılma talebinde bulunacağım. Bu yaşanana birkaç açıdan bakmak gerekiyor. Öncelikle bu kadın sığınmacı ve sığınmacı kadınların güvenliği bakımından ele alınmalı. Alınması gereken önlemler nelerdir bunların göz önünde tutulması gerekiyor. Bu konu üzerine hiç konuşulmuyor, gündeme gelmiyor. Öncelikli problem bence bu. Sığınmacı tüm kadınlar açısından yasal boşluklar var. Bu boşlukların doldurulması gerekiyor. Bu kadınlar sığınmak için kaçıp geliyor çoğu zaman. Korunmasız kaldıkları için erkekler tarafından çok fazla istismara uğruyorlar. Her açıdan istismar ediliyorlar. Bu duruma ayrıca bir çözüm getirilmeli. Hem kolluk kuvvetlerinde hem de kolluk birimlerinde, adli birimlerde buna özel bölümler kurmamız gerekir. Bu kadınlar nereye başvuracaklarını da bilmiyorlar, nasıl başvuracaklarını da. Zaten çoğu dil bilmiyor bile. O kadar çok itilip kakılıyorlar ki. Bu kadının kızı çok iyi Türkçe biliyor. O ve annesi biraz yönlendirilebiliyor ancak buna rağmen yine de çok pasif kalıyorlar. Çünkü ne yapacaklarını, nereye gideceklerini bilmiyorlar. Yanlarında yardımcı olabilecek yakınları yok, hiç kimseleri yok. Maddi açıdan da problemleri var, iş konusunda da problemleri var. Kadın oldukları için ayrıca problemler yaşıyorlar.”

“SİSTEMATİK ŞİDDET UYGULAYANLAR ‘EZİYET’ SUÇUNDAN YARGILANMALI”

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını tanımadıklarını ifade eden Torun, “Sistematik şiddet ‘eziyet’ suçuna girmelidir öyle yargılanmalıdır” dedi.

Torun şunları dile getirdi:

“Kabul etmiyoruz çekilme kararını ama zaten yürürlükte iken de etkin uygulanmıyordu. ‘6284 sayılı’ yasada öyle etkin bir şekilde uygulanmıyordu. Yasaya göre koruma kararı alınıyor ancak sonrası hiç takip edilmiyor. Bu olayda daha önce de şiddet yaşanmış. Daha sonra şahıs hiç takip edilmemiş. Adam birdenbire sarhoş olarak gelip kapıya dayanmış. Kadın hiçbir şey yapamıyor, polisi arayamıyor. O an koruma kararı olsa bile ‘benim kararım var hemen gelin beni kurtarın’ diyemiyor, fırsatı olmuyor. Bu tür durumlarda koruma kararı etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Bu kişilerin elektronik kelepçeyle takibinden tutunda, tutukluluğuna kadar varan bir süreçten bahsediyoruz. Kadının elinde darp raporu varsa, şiddet görmüşse tutuklama bir önlem olarak uygulanmalıdır. Çünkü bu adam bunu sistematik bir şekilde sürekli uygulayan birisi. ‘Eziyet’ suçuna da giriyor bu zaten. Bu kadın 2 yıldır sürekli şiddete maruz kalmış. ‘Eziyet’ suçundan tutuklanması gerekir bu adamın hukuken. Son yıllarda bunu savunuyoruz, söylüyoruz sürekli. Sistematik şiddet ‘eziyet’ suçuna girmelidir öyle yargılanmalıdır. Bu kişilere mutlaka tutuklama tedbiri uygulanmalıdır.”

“TÜRKİYE AMİRABAD’A SAHİP ÇIKMALI”

İranlı Galavizh Ayoubi Amirabad’a aynı zamanda ekonomik şiddet de uygulandığını belirten Torun şöyle devam etti:

“Kadının bütün parasını almış. Bu kadın İran’dan kaçmış gelmiş, buraya sığınmış. IQ’su çok yüksek bir kadın, donanımlı birisi, verimli ve üretici bir kadın. Nitelikli birisi. Bizim bu kadından insan gücü olarak da yararlanmanız gerekir. Türkiye ona sahip çıkabilir ve onun üzerinden çok güzel projelere de imza atabilir. Hem kadına hem de ailesine hem de bize, ülkeye katkı sağlar, fayda sağlar. Bunun düşünülmemesi de çok büyük bir eksiklik.

“ADAM, AMİRABAD’IN BÜTÜN PARASINI ALMIŞ”

Adam kadının bütün parasını elinden almış. Şu an yiyecek ekmekleri bile yok. Komşularının yardımıyla ayakta duruyorlar ya da belediyenin yardımıyla ayakta duruyorlar. Komşularının evine iftara gidiyorlar zaten. Olay orada gerçekleşiyor. Adam komşularının evini basıp kadını dövüyor. Bu olay medyaya yansıdığı için görüntüler sosyal medyada paylaşıldığı için o adam tutuklandı. Ya kameraya alınmasaydı ne olacaktı? Kadın orada kan revan içinde kalmış durumda ki saldırı karşısında oradakiler de müdahale edemiyor, herkese saldırıyor tehdit ediyor adam. Bir de çocuklar konusu var. Çocuklarının gözü önünde oluyor bu olay. İstanbul Sözleşmesi’ne göre bu olay çocukların gözü önünde olduğu için ağırlaştırılmış bir sebeptir. Orada 3 yaşında ve 16 yaşında iki çocuk var. Aynı zamanda bu çocuklarda şiddete maruz kalıyor hem de annelerinin maruz kaldığına tanık oluyorlar.”

“1 TEMMUZ’DAN SONRA DA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE GÖRE HAREKET EDECEĞİZ”

İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerinin etkin bir şekilde uygulanması sonucunda bu tür şiddet olaylarının yaşanmayacağının altını çizen Torun son olarak şunları aktardı:

“Eğer İstanbul Sözleşmesi ve yasalar etkili uygulanırsa bu adam en başından tutuklanabilirdi, elektronik kelepçe ile izlenebilirdi, bu kadına maddi destek sağlanabilirdi, psikolojik destek sağlanabilirdi, ekonomik destek sağlanabilirdi iş anlamında, her türlü rehabilite desteği sağlanabilirdi. Hem kadının hayatı hem de çocuklarının hayatı kurtulmuş olurdu böylece. Türkiye’nin de bir kadını nasıl koruduğunu, hayatını, yaşam hakkını güvence altına aldığını görmüş olurduk ama maalesef yapılmadı. Yapılacak mı sanmıyorum, çünkü daha önce yapılmadığını bunların, uygulanmadığını gördük. Biz örgüt olarak bu mahkemeye katılıp müdahil olmaya çalışacağız bakalım bizi kabul edecekler mi göreceğiz.

1 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesi resmi olarak yürürlükten kalkıyor ancak biz bunu tanımayacağız ve 1 Temmuz’dan sonra da İstanbul Sözleşmesi’nin yasalarına göre hareket edeceğiz, taleplerde bulunacağız. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını talep etmeye devam edeceğiz. Bu anlamda direnişimizden ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”

Melis CİDDİOĞLU/PİRHA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak