Alevi Haber Ajansi

Avukat Eşber Yağmurdereli: 12 Eylül hala devam ediyor

PİRHA-12 Eylül askeri darbesi yaşandığında cezaevinde olan hukukçu Eşber Yağmurdereli, 12 Eylül’ün günümüzde de devam ettiğini belirtti. Yağmurdereli, AKP’yi işaret ederek, 12 Eylül yargılamalarının sembolik olduğunu söyledi. 

12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 40 yıl geçti. Türkiye’nin en karanlık dönemi olarak değerlendirilen 12 Eylül askeri darbesinin ardından 40 yıl geçmesine rağmen karanlıklar aydınlatılmadı, bilakis o dönemin politikaları devam ettirildi.

Avukat Eşber Yağmurdereli de o karanlık dönemin tanıklarından.

Yağmurdereli, 12 Eylül’ü  Türkiye tarihinin çok özel bir dönemi  olarak nitelendiriyor. Dünya tarihinde de bu sürecin önemli bir yeri olduğunu belirten Yağmurdereli, Türkiye açısından o dönemin önemini  şöyle ifade ediyor:

“Türkiye’de iki kat öneme sahip, çünkü Türkiye özel tarih içinde dünya tarihinden bağımsız olarak, 1957 yıllarında bir parti diktatörlüğü çerçevesinde yaşadı ve bunun sonucunda da 27 Mayıs‘ta bir darbe meydana geldi. Darbenin hukuki, ahlaki tartışması bir yana, sonuçları itibarı ile 27 Mayıs askeri harekâtı Türkiye’ye bir anayasa getirdi. Türkiye’nin gördüğü anayasaların en önemlisidir.

“12 EYLÜL TÜRKİYE SAĞININ HESAPLAŞMA ÇABASIYDI”

Yani daha önce Teşkilatı Esasiye adıyla  27 Mayıs 1924’e kadar geçerli olan bir anayasa vardı . 27 Mayıs’taki anayasa özelliği bir çok özgürlüğü ve demokratik kurumu toplum yaşamına getirmiş olması. Yani yasamanın yargı denetimine tabi tutulması, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz hakkı, aynı şekilde siyasi partilere özgürlük vermesi ve bir çok bireysel özgürlüğü de belli ölçülerde tanımlayarak halkın kullanımına sunması.”

Yağmurdereli, o dönemde sendikal çalışmaların örgütlenmesine de vurgu yapıyor ve 1965 seçimlerine gidildiğinde Türkiye İşçi Partisi ile birlikte sosyalistlerin de mecliste grubu olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye sağının ise 27 Mayıs’ın rövanşını alma, hesaplaşma çabası içerisinde olduğunu hatırlatıyor.

“SİYASET SOL MUHALEFET İÇİN DAHA ZOR HALE GELDİ”

Yağmurdereli, 12 Eylül öncesi süreçte dünyada yaşanan gelişmelerin Türkiye’ye yansımasını ise şöyle anlatıyor:

“12 Eylül öncesi dünya tarihinin Türkiye yansıma biçimi 68 olaylarıyla ilgilidir. Paris’te üniversitede reform için ayaklanmış olan öğrencilerin yarattığı dünya çapındaki etki Türkiye’yeye de yansıdı. Sağ iktidara karşı sol bir muhalefet ortaya çıktı. Sağı tehdit eden bir hareketin yükselmesi , 12 Eylül’ü bu sağ hareket açısından önemli kılıyor.  12 Mart’ta bir ara darbeyle 27 Mayıs Anayasası’nın kuralları değiştirildi ve Türkiye’de siyaset sol muhalefet açısından daha da zor hale geldi.

Dünyada da modernizmin tamamlanıp postmodernizmin hem de bunun iktisadi siyaset yansıması olarak dünyada etkisi gözükmeye başladığı andan itibaren Türkiye’de de etkisi hissedildi. Tabii sadece Türkiye’de değil  Şili‘den Yunanistan’a Yunanistan’dan Pakistan’a ve Türkiye’yi de içine alacak şekilde Sovyetleri kuşatan bir yeni uygulama ortaya çıktı. İşte bunun Türkiye’deki yansıması 12 Eylül’dür.”

“TÜRKİYE’NİN YARISI YOKSUL, BU BAŞARI 12 EYLÜL’ÜN”

Bugün yaşananların kökeninde 12 Eylül döneminde yaratılan imkanların yattığını belirten Yağmurdereli, 12 Eylül döneminin her türlü imkanı kullanarak solun tasfiyesine yönelmiş olan bir dönem olduğunu ifade ediyor.

Türkiye’de sağ hareketlerin sadece 27 Mayıs’ı darbe olarak gördüklerine dikkat çeken Yağmurdereli, onun dışındaki darbeleri darbe olarak kabul etmediklerini kaydediyor, solun bertaraf edilmesi için her türlü altyapının o dönemde hazırlandığını hatırlatıyor.

Yağmurdereli, “Bu sürecin bugün bir devamını yaşıyoruz yani bugün Türkiye’de nüfusun aşağı yukarı yarıya yakını yoksulluk sınırının altında yaşıyor, bu başarı 12 Eylül’e aittir ” diyor.

“12 EYLÜL HALA DEVAM EDİYOR”

Günümüzde de 12 Eylül’ün izlerinin yaşandığına dikkat çeken Yağmurdereli, AKP’yi işaret ederek, “Bu iktidar 2002 yılında icraata başladığı andan itibaren bir anlamda diğer toplum kesimlerini de kendine bağlayacak bir politik yaklaşım içerisine girdi. Mesela dikkat ediyorsanız Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiği 2002 yılında halktan aldığı destek %34 civarındaydı.  Yani seçmenin ancak 1/3’ü . O zaman genel anlamda dünyada refah durumu daha iyiydi. Dünyadaki gelişmeler Türkiye’ye de yansıdı ve o anlamda iktisadi bir refah yarattı. Bazı olumlu uygulamaları da yaptı ama 2010’a geldiği zaman artık deyim yerindeyse deniz tükenmişti. Yeniden destek sağlamak için birkaç aktivasyon yapmak zorunda kaldı ve dikkat ediyorsanız Anayasa Referandumu’nda ihtiyacı olan  %50’yi  almak için sembolik olarak anayasanın geçici onuncu maddesinin iptalinde reform listesine koydular. Fakat onun fiilen hiçbir anlamı yoktu. Zira generallerden üçte ikisinin artık cezayı ehliyetleri yoktu. O tamamen amiyane tabirle bir aldatmacaydı .Genel anlamda da o dönemde hala yetmez ama evet diyenler, bugünkü iktidardan ve bugünkü iktidarın kadrolarından demokratik gelişme anlamında bir şeyler umuyorlardı herhalde. 12 Eylül’ün yargılanma meselesi siyaseten, 12 Eylül darbecilerinin yargılanması değildir. 3-4 kişiden neyin hesabını soracaksınız.  600- 700 bin kişiyi işkenceden geçirdiler. Bir milyonun üzerinde insan 12 Eylül döneminde hapishanelerden geçti.Ve dikkat ediyorsanız bizim hayatımıza yansıyan bir şey olmadı. Türkiye’de hiçbir şey olmadı ve 12 Eylül hala devam ediyor.”

“TOPLUMDAKİ AYRIŞMA ŞİDDETLİ BİR ÇATIŞMAYA DÖNÜŞECEK”

12 Eylül darbesi yaşandığında hapishanede olduğunu kaydeden Yağmurdereli, sabah saatlerinde darbenin olduğunu radyodan öğrendiğini belirtiyor, yaşamında zaten cezaevinde olduğu için bir değişim olmadığını ifade ediyor.

Darbeden bir yıl sonra cezaevlerine yöneldiklerini hatırlatan Yağmurdereli, “En az aradan bir sene geçti. Ondan sonra vahşet dönemleri başladı. Hapishanelerde kendini yakmalar, ölüm oruçları. Dünya tarihinin en vahşi karanlık noktalarından biridir. Mesela Diyarbakır hapishanesinde yaşananları romanlarda, filmlerde bile görseniz inanamazsınız” diyor ve sözlerini şöyle noktalıyor:

“1960’tan başlayarak geldik ve bugün 12 Eylül’e açılan yolun doruklarındayız. Geriye dönüp baktığımız zaman cumhuriyetin kazanımlarından hayatta hiçbir şey yok ve toplum bölündü.  Bu ayrışmaların çok şiddetli bir çatışmaya döneceğini maalesef hep birlikte yaşıyacağız.”

Burcu ANIL- İsmail SİVASLI

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak