PİRHA- Maraş’ın Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Terolar köyünde bölge insanının karşı çıkmasına rağmen inşa edilen Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) bağlı 27 bin kapasiteli kampa yönelik tepkiler devam ediyor. Kapasitesi 27 bin olmasına rağmen çok daha fazla mültecinin barındırıldığı kampa Suriyeli mülteciler ile Irak’tan gelen Türkmen mülteciler yerleştirildi. Alevi Kürt coğrafyasına yerleştirilen mülteciler bölge halkında tedirginlik yaratıyor.
Avrupa’da yaşayan Maraşlılar ile Terolar köyünde inşa edilen kampın bölgede yaratacağı sorunları konuştuk.
” DEVLET HALKI TOPRAKSIZLAŞTIRMAK İSTİYOR”
Hüseyin Torun Maraşlı Terolar köyünden. Uzun yıllardır İsviçre’de ikamet ediyor. Torun, devletin Maraş ve çevresini Kürt ve Alevisizleştirip, bir Türk yurdu haline getirmeyi hedeflediğini belirtiyor. Kampın da bu politikalar çerçevesinde kurulduğunu düşünüyor. Torun konuya yönelik düşüncelerini şöyle anlatıyor:
“Yukarı Terolar köyünde 5 bin dönüm arazi üzerinde Organize Sanayi Bölgesi yapılmak isteniyor. Mültecilerin oraya yerleştirmelerinin bir nedeni demografiyi bozmak, Kürtler ve Alevilerin orayı terk etmelerini sağlamaktır. İkincisi ise gelen Suriyelileri ucuz iş gücü olarak çalıştırmak. Şuanda kamp açıldı. Kampa 27 bin kişinin yerleştirileceği söyleniyordu. Fakat çok daha fazla yerleştirme yapıldı.
Köylülerin verdiği bilgilere göre bazen silah seslerinin duyulduğu söyleniyor. Bu da insanları tedirgin ediyor. Orada yaşayan insanlar uzun bir süre direniş gösterdi ama kamp inşa edildi. Şimdi ise yavaş yavaş negatif etkilerini gösteriyor. Duyumlarımıza göre zaman zaman yoldan gidip gelirken kızlara evli olup olmadıklarının sorulması, gidip köylülerden süt, yoğurt, yumurta istemeleri, boş evlerin sorulması gibi durumlar kaygı vericidir.”
Devletin oradaki halkı topraksızlaştırmak istediğini vurgulayan Torun, bu politikaları hakkında şunları belirtiyor:
“Yurtdışında olupta oradan ev yapanların hepsine mektup gönderilmiş, ya da muhtarlar üzerinden haber gönderilmiş. 5 bin TL karşılığında evi satın alsınlar sembolik bir ücretle. Daha sonra tapu verileceği şeklinde söylemler var. Büyükşehir Yasası gereği şu anda boş evlere devlet müdahale edip kiraya verebilir. Çoğunluğu hazine arazileri üzerine yapılmış. Yasal bir statüleri yok. Bu evlerin elden gitmesi mümkün. Kampa karşı olan güçlerin, o bölgede olan insanlarla sıcak temaslar kurmaları gerekiyor. Kimsenin arazilerinin satmamaları konusunda bir çaba göstermeleri gerekiyor.”
“TEDİRGİNİZ”
Maraş Girişimi Eş Başkanı Mehmet Üstek ise kampın kurulması aşamasından bu yana kaygılandıkları konuların şimdi yaşama geçirildiğini ifade ediyor. Kampa IŞİD’e destek veren bölgelerden mültecilerin yerleştirildiğine dikkat çeken Üstek, geçen süreçte bu kaygıların da ne kadar haklı olduğunu gördüklerini söylüyor.
Maraş Girişimi Eşbaşkanı Safiye İşcan Avrupa’da yaşan Maraşlılar olarak kaygılarının devam ettiğini dile getiriyor. İşcan, “Oradaki değerlerimize, ziyaretlerimize, kültürümüze sahip çıkmak istiyoruz. Yarın kendi kültürlerimizi aktaracağımız kimse kalmayacak. Hassasiyetleri dikkate alarak devletin ne yapmak istediğini insanlarımıza anlatmak gerekiyor. Türkler Kürtler yıllarca burada birlikte yaşadı. Maraş Katliamı’na kadar bu böyleydi. Biz tekrar birlikte yaşamak istiyoruz.”
Döndü Evren ise köylerine dönmek isteyen insanların karar değiştirdiklerine vurgu yaparak, “Köye gidişlerde azalma var. Çocuklarından korkuyorlar. Orada tuhaf insanların dolaştığı duyumlarını alıyorlar. Bu konuda tedirginlik çok yüksek. Oradaki kadınlar üzerinde çok durmalıyız. Herkes evine, bağına, bahçesine sahip çıkmalı.”
“MÜLTECİLER KENDİ DÜNYA GÖRÜŞLERİNİ ALEVİ KÜRT TOPLUMUNA DAYATMAYA BAŞLAYACAK”
Elbistanlı olan Araştırmacı-Yazar Aziz Tunç da Terolar’da yapılan kampın insanların yerleştirme süreci ile birlikte başından bu yana itiraz ettikleri sürecin başladığını belirtiyor.
Tunç, Terolar’da yerleştirilen sosyal dokusu farklı olan toplumsal grupların orada yerleşik olan Kürt Alevilerin varlığını rahatsız ettiğine dikkat çekerek şunları ifade ediyor:
“Orada güven içindeki hayatlarını sınırlandırıyor. Yerleştirilen mülteciler günlük sosyal hayatını devam ettirmek için bölgede yayılacak, bölgede çalışacak, gezecek, tarlalara gidecek, ekinlere gidecek, misafir olacak. Bu yaşanırken orada yaşanan diğer kadim toplumsal grup bu sürece gönüllü bir entegrasyon yaşamayacak. Giderek onlar inanç ve dünya görüşlerini Kürt ve Alevi toplumuna dayatmaya başlayacaklar. Bu soruların muhatabı olan toplumsal grup kendini güvende hissetmeyecek. Bunun karşılığında ya onlarla uzlaşmaya yada o toprakları terk etmeye başlayacak.
Bu devletin asimilasyon politikasının Maraş üzerine uyarlanmış son halidir. Daha önce de benzer süreçler yaşandı. Kürt ve Alevileri yavaş yavaş uzaklaştırarak o toprakların gasp edilme süreci başlamış oldu.”
” KENDİ YURDUNDA MÜLTECİ DURUMUNA DÜŞÜRÜYORLAR”
30 yıla yakın bir süredir Avrupa’da yaşayan Kazım Özşerik yönlerini ülkeye doğru dönmeleri gerektiğini belirterek, “Beyaz katliam dediğimiz saldırılar var yöremizde. Avrupa’da yaşayan Maraşlılar olarak endişeliyiz. Devletin yaptığı Maraş Katliamı, günümüzde yaşatılan insansızlaştırma politikası ciddi bir boyuttadır. 250 binin üzerinde Maraşlı var diasporada. Yönümüzü ülkeye çevirmek, burada yetişen yeni nesil insanlarımıza kendi bölgemize sevdirtme ve bu nesli oralara taşıma gibi sorumluluklarımız var.”
Bir başka Maraşlı Mehmet Demir ise çok yönlü bir asimilasyon politikasının yürütüldüğünü kaydederek, “Devlet Maraş Katliamı ile bir başlangıç yaptı. Günümüze uzanan süreçte çok yönlü hazırlıklar da yapıldı. Bunlar bölgedeki ekolojik dengeler üzerinde oynayarak başlatıldı. Katliamla birlikte Maraş içerisindeki Alevi Kürt nüfusu boşaltıldı. Gelinen aşamada Terolar süreci ile birlikte çok farklı bir noktaya vardı asimilasyon. Hem fiziksel, hem kültürel anlamda, hem ekolojik anlamda, hem de bölgenin kadim halkını kendi öz yurdunda mülteci durumuna düşürmenin hamleleri gerçekleştirilmek isteniyor” diyor.
Elif SONZAMANCI/FRANKFURT
[su_slider source=”media: 74826,74827,74828,74829,74830,74831,74832,74833″ link=”post” width=”960″ height=”540″]Ülkenin muhaliflerine karşı uygulanan bu düşman hukuku rejimine bir son verilmelidir[/su_slider]
Yoruma kapalı.