PİRHA- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin Alevilerin başvurusuyla üzerine zorunlu din dersi ve cemevleriyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararları görüştü. Bakanlar Komitesi, ‘devletin Alevi toplumuna, onun dinsel pratiklerine ve ibadethanelerine yönelik tutumunun, devletin nötr olma ve taraf tutmama göreviyle ve dini toplulukların özerk varolma hakkıyla bağdaşmadığına’ karar verdi.
Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı, İzzettin Doğan ve Hasan ve Eylem Zengin başvurusuna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararları denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye kararını verdi.
Avrupa Mahkemesi Kararlarını Uygulaması Birimi olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin aldığı kararlar şöyle:
1. Mahkeme, bu gruptaki, diğerleriyle birlikte, daha önce aldığı kararları hatırlayarak ‘devletin Alevi toplumuna, onun dinsel pratiklerine ve ibadethanelerine yönelik tutumunun, devletin nötr olma ve taraf tutmama göreviyle ve dini toplulukların özerk varolma hakkıyla bağdaşmadığına’ karar verdi.
Tekil yaptırımlar açısından
2. Yetkilileri başvuruyu yapan Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı’nın 2017’den bu yana aydınlatma giderlerinden muaf tutulup tutulmadığı konusunda bilgi vermeye ve başvuruyu yapan vakfın benzer masraflarının karşılanması bakımından düzenli olarak maddi destek alması için pratik çözümler üretmeye tekrar davet etti;
3. Bu ve diğer tekil davalardaki yaptırımların daha genel yaptırımlarla ilişkili olduğunu kaydetti.
Genel yaptırımlar açısından
4. Yerel mahkemelerin cemevlerinin (Alevi ibadethanelerinin) aydınlatma masraflarının karşılanmasına yönelik kararlarının mahkeme tarafından saptanan ve Alevilerin devletin dini yardımlarından ve vergi muafiyeti gibi diğer yardımlardan toptancı bir biçimde dışlanmasından kaynaklanan ayrımcılığın giderilmesinde yetersiz olduğu konusundaki önceki kararları hatırlayarak, yetkilileri Alevi inancının eşit muamele görmesinin sağlanması için kapsamlı yaptırımlar uygulamaya ve cemevlerinin aydınlatma giderlerinden muaf tutulmasına yönelik bazı pratik çözümler bulmaya davet eder;
5. 2018 ilk ve ortaöğretim müfredatındaki zorunlu ‘din kültürü ve ahlak bilgisi’ derslerinin mahkeme tarafından dile getirilen sorunlar için bir çözüm olmadığını tekrar kaydetti; dolayısıyla yetkilileri Türk eğitim sisteminin devletin farklı dinler, mezhepler ve inançlar karşısında nötr ve tarafız olma, çoğulculuk ve nesnellik ilkelerine saygılı olma görevini yerine getirmesini ve Sünni İslam dışında dini ve felsefi kanaatleri olan velilerin, dini ve felsefi kanaatlerini açıklamaya mecbur bırakılmaksızın, çocukları için uygun seçenekler sunmasını sağlamaya davet eder.
6. Bu kararlarla işaret edilen sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin ‘Alevi inisiyatifi’ çalıştaylarıyla yapılan ulusal tartışmayı hatırlayarak yetkilileri 2010 çalıştay sonuç raporlarıyla ulaşılan uylaşımın tavsiyelerinin, belirli hukuki ve yönetsel yaptırımlarla, daha fazla gecikme olmaksızın somut bir takvim dahilinde kapsayıcı bir eylem planı oluşturularak daha iyi uygulanmasını sağlamaya davet eder; bu açıdan ayrıca 10 Aralık 2010 ve 29 Haziran 2016’da kabul edilen Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonu Raporları gibi Avrupa Konseyi tavsiyelerinden esinlenmesini destekler.
7. Avrupa Konseyi’nin bu konuda destek sunmak için hazır olduğunu gösteren, mahkemenin halihazırdaki benzer davalarda işaret ettiği önerileri uygulamak için yetkililerin yeni İnsan Hakları Eylem Planı’nın uygulanması çerçevesinde, belirli çözüm odaklı yaptırımlar uygulamasını kuvvetle destekler;
8. Bu davalarda ele alınan ve çoktandır süregelen sorunlarla ilgili henüz ilerleme sağlanmadığını göz önünde bulundurarak, bu davaların Mart 2023’te yapılacak DH toplantısında ele alınmaya devam edilmesine ve genel yaptırımlara dair olumlu bir görüşü olanaklı kılacak kapsamlı bilgilerin yokluğu halinde, toplantıda Sekreterya’nın geçici ara çözüm değerlendirmesi hazırlanmasına karar verildi.
NE OLMUŞTU?
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi olağan toplantısında, Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi (CEM) Vakfı Başkanı İzzettin Doğan ile Hasan ve Eylem Zengin tarafından açılan davaya ilişkin kararın uygulanması inceledi.
Cem Vakfı ve İzzettin Doğan’ın başvurusu üzerine AİHM, 2017 yılında, “Cemevlerinin statüsünün resmiyet kazanması” yönünde karar almıştı. Ancak Türkiye’nin bu yolda bir adım atmaması nedeniyle dosya bakanlar komitesine geldi. Türkiye’de, “zorunlu din eğitimi dersleri de dahil olmak üzere Alevilere uygulanan farklı ve ayrımcı muameleye son vermesini” içeren bir takım reformlara gidilmesi yönünde karar almıştı.
Aleviler’i kapsayan ikinci dosya ise AİHM’in 2007 tarihli “Hasan ve Eylem Zengin” kararı. Kızlarının zorunlu din dersi alması ve tek taraflı ve tek mezhebi anlatan din derslerinden muaf tutulmasını isteyen Zengin ailesi, iç hukukta başvuruları kabul edilmeyince davayı AİHM’e taşıdı. AİHM, 2007 yılında, AİHS’in “eğitim hakkı” başlığı altındaki , “Devlet, ebeveynlerin, çocuklarının eğitim ve öğretimini, kendi dini ve düşünsel inançlarına göre yapması hakkına saygı gösterir” maddesine dayanarak Zengin ailesinin, “çocuklarının zorunlu din derslerinden muaf tutulması” talebini kabul etti.
Bakanlar Komitesi’nin, bu iki dosyanın uygulamasına ilişkin detayları inceledi. Komite, Türkiye’nin karara uyması yolunda uyarıda bulundu.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca AİHM kararları, sözleşmeye imza atan devletleri bağlıyor. Bakanlar Komitesi, ulusal makamlar, başvuru sahipleri, STK’lar, İnsan Hakları Kurumları ve diğer ilgili taraflarca sağlanan bilgilere dayanarak bu kararların uygulanıp uygulanmadığını denetliyor.
PİRHA/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.