PİRHA- Avukat Tarık Alpdoğan, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkının tanınması gerektiğini belirterek, “Alevilerin kutsal mekanları, inanç merkezleri tam anlamıyla yasal bir statüye kavuştuğunda, eşit yurttaşlık temelinde diğer inançlara sağlanan haklardan eksiksiz yararlandığında ortaya çıkar” dedi.
9 Kasım 2022 tarih ve 32008 sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanan 112 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Cemevi Başkanlığı’na dair tartışmalar bitmiyor. Alevilerin yıllardır devam eden hak ve eşit yurttaşlık mücadelesi, AİHM ve Yargıtay kararlarıyla hukuki bir kazanıma kavuştu. İktidar bu kararlara uyarak Alevilerin devlet tarafından tanınmasını ve statüye kavuşmasını sağlaması gerekirken, kendilerine bağlı bir Cemevi Başkanlığı kurarak gelen tepkileri absorbe etmeye çalıştı.
Av. Tarık Alpdoğan, Aleviler ‘in eşit yurttaşlık mücadelesini PİRHA için yorumladı.
“ALEVİLİK İNANCI KADİM BİR İNANÇTIR”
Alevilik inancının kadim bir geçmişe sahip olduğuna değinen Alpdoğan, “Alevilik inancı kadim bir inançtır. bin yıllardır Anadolu topraklarında varlığını sürdüren bir inanış olmasına rağmen yasal statüye kavuştuğundan bahsedemeyiz. Ne zaman ki Aleviler örgütlenmeye başladılar, muhalif partiler Alevi haklarıyla ilgili kamuoyu oluşturdu ve ne zaman ki AİHM ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun aldığı yargı kararları Aleviler lehine olumlu gelişti, iktidarın da adım atması zaruri hale geldi” dedi.
İktidarın 16 Kasım 2022 tarihinde bir yasa çıkardığını hatırlatan Alpdoğan, “Bu yasayla birlikte belediyelere cemevi yapma yetkisi verildi. İmar kanunda değişiklikler yapılarak yeni imar planlarında cemevlerine yer verilmesi kararlaştırıldı. Yasa çıktıktan sonra Alevi örgütleri bu yasanın tam anlamıyla ihtiyaçları karşılamadığını, bir cami, kilise, sinagog gibi bir resmi ibadethane statüsüne alınmadığını ve yine eşit yurttaşlık ilkesine aykırı davranılarak cemevi yapımının mülki idare amirlerin iznine tabi tutulduğunu yani valiliğin ve kaymakamlığın onayına tabi tutulmasına itiraz ettiler” diye belirtti.
“ALEVİLER, EŞİT YURTTAŞLIĞIN GEREĞİ OLARAK TANINMAK İSTİYORLAR”
Yasa çıktıktan sonra da iktidarın kendi yasalarının gereğini yerine getirmediğini aktaran Av. Tarık Alpdoğan, şunları dile getirdi:
“Bu yasa çıktıktan sonra bu kazanımların gerçekten uygulanıp uygulanmadığı, farklı illerdeki tecrübeler, yaşanan olaylardan sonra kaymakamlıkların, valiliklerin keyfi tutumlar sergilediği, bu yasal düzenlemeyi uygulamadıkları, yeni yapılan imar planlarında cemevlerine yer tahsis edilmediği, tahsis edilen yerlere de bürokratik işlemlerden kaynaklı cemevlerinin yapılmadığını görmeye başladık. Dolayısıyla geldiğimiz noktada Alevilerin kutsal mekanlarının, inanç merkezlerinin, ibadethanelerinin, cemevlerimizin tam anlamıyla yasal bir statüye kavuştuğundan eşit yurttaşlık temelinde diğer inançlara sağlanan haklardan tam anlamıyla yararlandırılmadığı ortaya çıktı. Hala da bu durum devam ediyor. Alevi örgütleri cemevlerinin yasal bir statüye kavuşmasının önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyorlar.
Cemevi Başkanlığının son süreçlerde köy köy dolaşarak birçok köydeki cemevlerinin ziyaret ettiğini oraya maddi destek sunmak istediklerini biliyoruz. İşte elektrik, su giderlerinizi karşılayalım vesaire şeklinde talep ve teklifler oldu. Yine inanç önderlerimize maaş teklifleri oldu. Ancak hem köylülerimiz hem de inanç önderlerimiz, “Bizler devletin Alevisi olmayacağız. Bu kurumun kuruluş amacının Alevilere hizmet ettiğini düşünmüyoruz. Alevileri dönüştürme projesinin bir ürünü olduğunu düşünüyoruz” dediler.”
“CEMEVLERİ YASAL STATÜYE KAVUŞURSA EŞİT YURTTAŞLIK GERÇEKLEŞİR”
Alevi toplumunun eşit yurttaşlık hakkının sağlanması gerektiğinin altını çizen Alpdoğan, “Eşit yurttaşlık şöyle olur: Şimdi yasal bir düzenleme getiriliyor. Kilise, cami, sinagog sayılırken ibadethaneler olarak cemevi oraya eklenirse ibadethane olarak kabul edilirse o zaman eşit yurttaşlığın gereği yapıldığı kabul edilir. Eşit yurttaşlık şöyle olur: Cami yapılırken herhangi bir mülki idare amirinden onay alınmasına, izin alınmasına gerek yokken cemevlerine bunun zorunlu tutulması, mülki idare amirin izin vermesinin şart koşulması kaldırılırsa tıpkı camilerde olduğu gibi işte o zaman eşit yurttaşlık ilkesinin gereğinin yapıldığı kabul edilir. Yine zorunlu din derslerinin kaldırılması halinde eşit yurttaşlıktan bahsedebiliriz. İnanç hizmetlerine herhangi bir müdahale olmuyorsa, Alevilere ait olan kurumların Alevilere verilmesi gibi bu tarz yasal düzenlemeler getirildikten sonra ve yine bu yasal düzenlemelerin uygulanması noktasında gereken yapılırsa Aleviler statü sahibi olur. İşte mevzuatta hakkın var. Peki uygulamada, uygulamada bunun gereği yapılıyor mu? Düzenlenecek yasal mevzuatların gereği uygulamada da hayata geçirilirse o zaman eşit yurttaşlık hakkından işte bahsedebiliriz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
PİRHA/KÖLN

Yoruma kapalı.