Alevi Haber Ajansi

Av. Akkal: Cemevleri saldırı davasında İstinafa başvurmak için gerekçeli kararı bekliyoruz

PİRHA – Cemevlerine yönelik saldırı davasında üç sanığa verilen beraat ve tahliye kararının ardından Aleviler, itiraz etmek için İstinaf Mahkemesi’ne başvuracak. Davanın avukatlarından Ebru Akkal, mahkemenin, sanıkları yönlendirenlerin ortaya çıkmasını engellediğini söyledi ancak cemevlerinin ibadethane olduğuna dair karar verilen ilk dosya olduğuna da işaret etti. 

Ankara’daki Alevi kurumlarına yönelik 30 Temmuz 2022’de yapılan saldırılara ilişkin biri tutuklu üç sanığın yargılandığı davada karar 7 Temmuz’da açıklandı. Tutuklu sanık Ahmet Ozan Karaca, 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı ve tahliyesine karar verildi.

Mahkeme, sanık Karaca hakkında, “İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlarından hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmetti. Hâkim, diğer iki sanık Çağdaş Can Bardakçı ve Baver Gül hakkında, “Eylemlerin sanıklar tarafından işlediğinin sabit olmadığı” gerekçesiyle beraatlarına karar verdi.

Alevi kurumlarının avukatları, kararı İstinaf Mahkemesi’ne taşıyacaklarını belirtti.

“GEREKÇELİ KARAR BEKLENİYOR”

Demokratik Alevi Derneği’nin (DAD) avukatlığını yapan Ebru Akkal, itiraz dilekçelerini, gerekçeli karar tebliğ edildikten sonra sunacaklarını belirterek, “Karar açıklandıktan sonra istinaf süresi başlıyor. Henüz gerekçeli karar ise gelmedi. Normalde yasaya göre bir ay içinde yazılması gerekiyor ama hiçbir mahkeme bir ay içinde yazmıyor. Muhtemelen adli tatil bitmeden, bir iki hafta içinde gelir” dedi.

“SANIKLARI YÖNLENDİRENLERİN ORTAYA ÇIKMASI ENGELLENMİŞ OLDU”

Av. Ebru Akkal, mahkeme heyetinin birçok eksiklikte bulunduğunun ise altını çizdi. Akkal, adil bir yargılama yapılmadığı konusunda itirazda bulunacaklarını söyleyerek şöyle devam etti:

“Duruşmada çok sayıda tevsii tahkikat (kovuşturmanın genişletilmesi) talebinde bulunduk. O taleplerin kabul edilmesi dosyanın aslında bu olayı kimlerin, nasıl bir organizasyon ile gerçekleştirildiğinin açığa çıkması için önemliydi. Mahkeme bu talepleri reddederek aslında bu olayın arkasında olup olayı gerçekleştiren Ahmet Ozan’ı, Baver’i ya da Çağdaş’ı yönlendiren kişi ya da kişilerin ortaya çıkmasını engellemiş oldu. Ceza hukukunun amacı, maddi gerçeği açığa çıkarmaktır. Ülkemizdeki Ceza Mevzuatında da, Evrensel Ceza Hukuku’nda da bu şekildedir. Dolayısıyla bu dosya maddi gerçeği, hakikati ortaya çıkarmadan, olayı gerçekleştirdiği görünen kişilerin cezalandırılmasında suçlar bakımından yetersiz ve geçiştirilmiş oldu.

“ADİL BİR YARGILANMA YOK!”

İlk itiraz gerekçelerimizden bir tanesi, dosyada mevcut olan HTS kayıtları, araştırma raporları, tanık beyanları doğrultusunda dinlenmesi gereken tanıkların huzurda dinlenmemesi olacak. Çünkü bazı tanıkların olayla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Bu tanıkların dinlenmesinin reddedilmesi, bizim o tanıkları sorguya çekme hakkımızı elimizden almış oldu. Öncelikle buna itiraz edeceğiz. Yine aynı şekilde Ahmet Ozan’ın, delillere baktığımızda görünen ama detaylı olarak araştırıldığı halde ortaya çıkabilecek olan bazı ilişkilerinin ortaya çıkarılmasına dair taleplerimizin reddine ve bu kararlarının bizim açımızdan adil bir yargılanma oluşturmadığına dair bir itirazımız olacak. İddianamede ve mütalaada savcının istediği farklı suçlardan da cezalar vardı. ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik, ibadethanelere zarar, din ve inanç hürriyetini engelleme’ suçları yer alıyordu. Mahkeme sadece ibadethanelere zarar vermek suçundan ceza verdi. Diğer iki suçtan karar verilmesinde yer olmadığına karar verdi. Diğer suçlardan da cezalandırılmasının gerektiğini düşünüyoruz, çünkü orada din ve inanç hürriyetini engelleme durumu söz konusu. Sanıkların saldırısının gerçekleştiği gün Muharrem ayının ilk günüydü ve orada bir cem yapılıyordu, dolayısıyla cem yarım kalmış oldu. En basit haline baktığımızda bile suçun gerçekleştirilmiş olduğu ortada.

Diğer yönüyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik açısından da olayın gerçekleştirilme şekli, aynı anda birden fazla cemevine aynı gün içerisinde saldırı düzenlenmesi, eğer başarabilseydi başka kişilere de fiziki yaralanmalı saldırı yapabileceğinin ortada olması, olayın sonrasında gelişebilecek olaylar ve en azından Aleviler açısından bu toplumda daha önceden yaşanan travmalar, katliamlar, saldırılar gözetildiğinde mümkün.

“CEMEVLERİNİN İBADETHANE OLDUĞUNA DAİR KARAR VEREN İLK DOSYA OLDU”

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik bağlamında da ceza verilmesi gerekiyordu. Tek eylem söz konusu olabilir ama bir eylemde birden fazla suç işlenmiş oldu. Mahkeme sadece ibadethanelere zarar verme yönünden ceza tesis ederek bunu göz ardı etmiş oldu. Ama bir yönüyle de bu zamana kadar cemevleri ile ilgili olarak ‘ibadethane’ tartışmasına neden olan bütün yargılamalar hukuk dosyalarıyla ilgiliydi, özel hukuk bağlamındaydı. Ceza Hukuku anlamında, cemevlerinin ibadethane olduğuna dair karar veren ilk dosya bu oldu. Bu anlamıyla da önemli olduğunu düşünüyoruz.”

“MAHKEMEDE EKSİKLİKLER OLDU”

İstinaf Mahkemesi’nin, gerçeği makul bir sürede açığa çıkarması gerektiğine vurgu yapan Av. Ebru Akkal, “Normalde İstinaf Mahkemesi’nin çok uzun bir zaman geçirmemesi gerekir. Yani 6 ile 8 ay içerisinde İstinaf Mahkemesi’nden bir karar çıkması gerekir. Hukuki anlamda baktığımızda mahkemede bazı eksiklikler oldu. İstinafın, önceki mahkemenin yapmadığı araştırmaları açarak kendisinin yapması gerekir. Amacımız çok kısa bir sürede sonuçlanması değil, gerçeğin açığa çıkarılması olmalı. Bu anlamıyla da makul bir süre olmasını istiyoruz ve talep ediyoruz.” diye ekledi.

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak