PİRHA-Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 324. hafta açıklamasında “Hapishanelerdeki yaşam hakkı ihlalleri normal bir vakaymış gibi sessizlik içinde devam etmektedir ” dedi.
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, bu hafta da koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle İnsan Hakları Derneği’nde basın toplantısı yaptı. İHD Ankara Şube Eş Başkanı Fatin Kanat tarafından yapılan açıklamada Bafra T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde bulunan Metin Turan’ın durumuna dikkat çekildi.
“CEZAEVLERİNDE KALICI ÇÖZÜM ÜRETİLMİYOR”
Kanat, “Cezaevlerinde süreklileşen ölümlere rağmen devletin ilgili kurumları, kalıcı bir çözüm üretemiyor ” dedi.
Kanat, açıklamanın devamında şunları söyledi:
“Hasta mahpusların tedavi imkanlarının ortadan kaldırılması, hak ihlallerinin yoğun bir şekilde yaşatılması; cezaevlerinde telafisi mümkün olmayan ve geri dönülemeyen sonuçlara yol açmaktadır. Neredeyse 300 bine yaklaşan mahpus sayısı bile başlı başına problem oluşturmaktadır ve Covid-19 pandemisi nedeniyle sorunlar daha da artmıştır. Hapishanede yaşanan yaşam hakkı ihlalleri, olağan ve normal bir vakaymış gibi sessizlik içinde toplumun dikkatinden uzak kalmaya devam etmektedir.
21 yıldır cezaevinde olan Metin Turan ‘Hayata Dönüş’ operasyonunda Sağmalcılar Cezaevi’nde olduğunu ve başına aldığı darbeler sonrasında 2001 yılında her iki gözünün de görmez hale geldiğini, önce Trakya Üniversitesi’nde sonra Cerrahpaşa Hastanesi’nde ameliyatlar geçirdiğini, gözlerine konulan yapay merceklerin ardına silikon tedavisinin uygulandığını aktarmıştır.
Adli Tıp Kurumu her defasında ‘tedavisine ve poliklinik kontrollerinin düzenli olarak yapılmasına…’ denilerek raporlar düzenlemektedir. Oysa hastane raporlarında gözleri için ‘tedavi edilemez, cerrahi müdahale yapılamaz’ denilmektedir. En son 2017 yılında verilen raporun ardından geçen uzun sürede ‘tedavi’ için adım atılmayınca yeniden başvuruda bulunmuştur. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Sağlık Kurulu’na çıkarılmış ve kurul bir rapor düzenlemiştir. Kurumumuza da yolladığı bu rapora göre karar ‘cezasının süresiz olarak ertelenmesi’ şeklindedir. Ve yine bu raporda cerrahi müdahalenin yapılamayacağının da altı çizilmiştir. ATK bu raporu görmezden gelmiş, üniversite hastanesinin vermiş olduğu kabul etmemiş ve onaylamamıştır.
Tıp fakültesinin verdiği rapora göre tıbbi tanı nettir ve ‘gözlerde bir öncekine göre progeryon (kötüleşme) var’ denilmektedir. Yapılan avukat görüşmesinde; Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri Kurulu’na çıkarıldığını, kurul tarafından kendisi hakkında depresif bozukluk tanısı konulduğunu, gözlerinin görmemesinden kaynaklı kişisel ihtiyaçlarını karşılayamadığını, temel ihtiyaçlarını gidermek için üçüncü kişilere bağımlı olduğunu, bu durumun ruhsal olarak büyük tahribatlar yarattığını, 2019 yılının Ağustos ayında tekrar Adli Tıp Kurumu’na başvurduğunu, Adli Tıp Kurumu’nun ‘raporda yer alan tıbbi tanılar her ne kadar doğru olsa da kişi tek başına hayatını idame ettirebilir’ diyerek talebini reddettiğini, bu duruma ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptığını aktarmıştır.
Metin Turan’ın sağlık durumuyla ilgili olarak hastenelerin vermiş olduğu raporlara göre ‘iyileşme olamayacak, ameliyat edilemeyecek’ durumda olmasına rağmen, Adli Tıp Kurumu cezaevinde kalabilir raporu vermekten vazgeçmeli ve hastanenin verdiği raporu kabul etmelidir.
Adli Tıp Kurumu her zaman söylediğimiz gibi bir politik kurum gibi, bir yargı organı gibi hareket etmemelidir. Metin Turan serbest bırakılmalıdır.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.