Alevi Haber Ajansi

Ateşoğulları’ndan Alevi imam hatip ve zorunlu din dersi tepkisi-VİDEO

PİRHA – Yeni eğitim öğretim yılının açılmasıyla birlikte zorunlu din dersleri ve Alevi imam hatip lisesine dönük tepkiler de yükseliyor. Hukukçu Kamil Ateşoğulları, yapılanları asimilasyon politikası olarak yorumladı. Ateşoğluları, “Baktılar ki katliamlarla Aleviler bitmiyor bu sefer sistematik bir yol denediler. Fakat bilinmelidir ki Alevi din adamları, imam hatip okullarında değil dergahlarda ve ocaklarda yetişir” dedi.

Haberin videosu

İstanbul’da, hükümet ile Dosteli Yardım Eğitim Kültür Vakfı tarafından açılan ‘Hacı Bektaş Veli Anadolu Proje Lisesi’ne yönelik bir eleştiri de Hukukçu ve aynı zamanda eski milletvekili olan Kamil Ateşoğulları’ndan geldi.

“NEDEN TEKÇİ YAPI OLDUĞUNU GÖRMEMİZ GEREKİYOR”

Zorunlu din derslerinin uluslararası hukuka da aykırı olduğunu belirten Ateşoğulları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını hatırlatarak şunları söyledi:

“Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 1992’de hazırladığı bildiri, uluslararası belgeler ve AHİM’in içtihatları doğrultusunda varlıkların korunması isteniyor. Aynı zamanda her kültür ve inanç dışlanmamalı, ayrımcılık yapılmamalı, asimile edilmemeli. Bu dört talep Aleviler için çok yaşamsaldır. Asimile etmek sözcük olarak kendine benzetmek demektir. Türkiye’de önce devlet, sonrasında ise devlete ulus yaratıldı. Adı doğrultusunda Türkiye’de yaşayan ve etnik yapısı, dili, kültürü ne olursa olsun devletin adı Türkiye Cumhuriyeti olduğu için hepsine ‘Türk’ denildi. Ne zaman? 1924 Anayasası ile birlikte. Yani çoğulculuğu reddeden tek bir yapı vardı.

Bir de nasıl bir cumhuriyet? Bunu tartışmamız gerekiyor. ‘Cumhuriyet ne üzerine kuruldu? İnsanın nasıl korunacağını mı yoksa vatandaşa karşı devletin nasıl korunacağını mı?’ Bunun tartışılması gerekiyor. Neden tekçi yapı? Bunu görmemiz gerekiyor. Din kültürü ve ahlak bildisi dersi 1982 Anayasası’nın 24. maddesine göre konuldu ve zorunlu duruma getirildi. Gerek AHİM’e gerek Danıştay’a davalar açıldı. Ankara, İzmir ve Antalya’da idari mahkemelerde davaları açıldı ve dava açanların lehine kararlar verildi. AHİM’de talepler kabul edildi ve ‘zorunlu din dersleri olmaz’ denildi.”

“DEVLET, ALEVİLİĞİ YOK EDEMEYİNCE İÇİNİ BOŞALTMAYA YÖNELDİ”

Aleviliği yok etmek için Selçuklu, Osmanlı ve son olarak günümüzde birçok politikanın yürütüldüğüne dikkat çeken Ateşoğulları, “Aleviler katliamlara uğradılar. Baktılar ki katliamlarla Aleviler bitmiyor bu sefer daha akıllı sistematik yolu denediler” dedi.

Ateşoğulları şunları aktardı:

“Biz madem fiziki olarak Aleviliği yok edemedik Aleviliğin içini boşaltalım, sistematik bir şekilde bu işi bitirelim anlayışı hakim. Şimdi uygulanan budur. Alevi imam hatip liseleri ile Alevi din adamı yetiştirmek istiyorlar. Bir defa şu çağrıyı yapmak durumundayız. Eğer Alevi kökenli din adamları bu imam hatip liselerine ders vermeye giderlerse bu niyetten vazgeçsinler. Gerçekten büyük bir hatanın içerisindeler. Yarın bunun hesabını nasıl verecekler? Toplumun yüzüne nasıl bakacaklar?”

“DEDELER İMAM HATİPLERDE DEĞİL DERGAHLARDA YETİŞİR”

“Alevi din adamları, imam hatip okullarında değil dergahlarda ve ocaklarda yetişir. Bunun çok iyi bilinmesi gerekiyor. Özellikle aşık-ı sadıklarımızı dergahlarda yetişenlerin kilitlerini bir anahtar açar, eğer çözebilirsek derin bir tasavvur var. Bunu çok iyi görmeleri gerekiyor. ‘Dışarıdan taşıma su ile değirmen dönmez’ diye bir atasözü var. Zorunlu din derslerinde bunu görüyoruz. Bu uygulama anayasanın başlangıçtaki ikinci maddesine aykırıdır. Devletin görevleri içerisinde eğitim vermek var. Peki nasıl bir eğitim-öğretim? Çağdaş, bilim esaslarına göre, devletin gözetiminde ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz diyor. Ama bir bakıyorsun milli eğitim, çeşitli tarikatlarla yapmış olduğu anlaşma ile din eğitimini havale etmiş. Bu anayasal bir suç. Ama hiçbir savcı tutup bunlar için bir soruşturma açmıyor. Uluslararası sözleşmelerde inanca dayalı her türlü hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığın kaldırılması bildirgesi var. ‘Ana-babalar ya da duruma göre çocuğun yasal vasileri, aile yaşamını din inancına göre çocuğa verilmesi gerektiği ve manevi eğitimi göz önünde bulundurarak düzenleme hakkına sahiptir.’ 6. Maddede ise devletin görevleri içerisinde ‘Devlet bir din veya inancın gerekleri uyarınca ibadet ya da toplanma ve bu amaçla ibadet yerleri kurma veya koruma devletin görevidir.’ deniliyor. Devlet, kendi inancına nasıl kurumlar kurup olanaklar sağlıyorsa bana da sağlamak zorundadır. Türkiye bu anlaşmaları her ne kadar imzalasa da buna uymuyor. Çocuk inancını ailesinden öğrenir ve devlet buna saygı göstermek zorundadır Bunun çok iyi görülmesi lazımken bu yapılmıyor.”

“ZORUNLU DİN DERSİ SADECE ALEVİLERİN SORUNU DEĞİL”

Ateşoğulları, okulların açılmasıyla birlikte bütün Alevilerin, çocuklarını din dersine sokmamak için dilekçe verip gösteri yapmaları gerektiğini de söyleyerek şöyle devam etti:

“Bu iş ancak böyle çözülür. Ne var ki şunu görüyoruz; Alevi örgütlerinin yöneticileri bile bu işten kaçınıyorlar. Çok açık. Topluca bir hareketle bunun sağlanması gerekir. Tabi burada da iş gelip dolaşıyor Türkiye’nin demokratikleşmesi, demokratik bir anayasa, demokratik yasalara dayanıyor. Bu yalnız Alevilerin sorunu değil. Alevilerin dışında başka inançtan insanlar var. Hatta çocuklarına zorunlu din dersi okutmak istemeyen Sünni kökenli vatandaşlar var. Alevilerin onlarla buluşup, ortak bir platform oluşturup sorunu birlikte çözmeleri gerekiyor.”

Eren GÜVEN-Cebrail ARSLAN / ANKARA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak