PİRHA- Hukukçu Kamil Ateşoğulları, AKP tarafından gündeme getirilen Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne dair “Reform ne demek? Mevcut durumun daha iyi bir duruma getirilmesi, kısacası ıslahat. Demek ki mevcut durum iyi değil ki reform gereksinimi duyuyorlar” diyerek toplumsal bir uzlaşı sağlanarak yeni bir anayasa hazırlık süreci gerektiğinin altını çizdi.
HABERİN VİDEOSU
‘Yeni Anayasa’ başlığı muhalefet kanadında tartışıla giderken hukukçu ve aynı zamanda eski milletvekili olan Kamil Ateşoğulları da “Alelacele bir anayasadan çok vatandaş ne istiyor?” sorusunu yöneltti.
Ateşoğulları, “Her vatandaşın üzerinde uzlaşacağı bir metin, ortak payda” olmalı diyerek köklü bir Anayasa değişikliğinin şart olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“17 Aralık 2011’de ABF olarak Ankara’da demokratik bir anayasa konferansı düzenledik. Ardından da bir bildirgemiz çıktı. Bu metni çeşitli partilere gönderdik. Hükümet adına konferansa Adalet Bakanı Bekir Bozdağ katılmıştı. Daha sonra Başbakan Davutoğlu ile görüştüğümüzde bu metni sunduk. Anayasa çalışmaları sırasında Anayasa Alt Komisyonu’na da gidip oraya da sunduk. Kamuoyu olsun, basın olsun, olayı bilmeyen yok ama buna karşılık adım atma da yok. Ne istediğimizi, ne gibi haksızlıklara uğradığımızı biliyorlar. Anayasanın bu sorunları çözmesi için gerçekten sonuç eksenli değil, süreç eksenli bir anayasa çalışmasına gereksinim var. O konferansta ‘mevcut koşullarda bir anayasa nasıl değişir’ yöntemini anlatırken hem İspanya’daki yol temizliğini, hem de Güney Afrika’da 6 yıl süren anayasa çalışmasını anlattım. Ama bizde hemen bir anayasa taslağı hazırlanıyor. Konuşacak konu komisyona geliyor, partilerin nasıl komisyon çalışmaları sürdürdüğünü biliyoruz. Ondan sonra parmak hesabıyla geçiyor. Böyle bir anayasa olmaz. Komisyonda da bunu söyledim. Sağ olun bizi çağırdınız ama tek başına çağırmayın. Çeşitli inançları çağırın, orada buluşsunlar. Her inancı, her etnik yapıyı, her vatandaşın üzerinde uzlaşacağı bir metin, ortak payda, herkesi kesen bir çizgi olmalı. Alelacele bir anayasadan çok vatandaş ne istiyor, bu ülkenin vatandaşıysam bir başka inançtaki arkadaş da bu ülkenin vatandaşı. Uzlaşalım ki demokrasi olsun, eşitlik olsun, adalet yerini bulsun.”
“DEMEK Kİ MEVCUT DURUM İYİ DEĞİL”
Adalet Bakanı ile Cumhurbaşkanı’nın görüşmesi ardından gündeme gelen Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ne anlam ifade ettiğine açıklık getiren Ateşoğulları şöyle devam etti:
“Neden reform? Reform ne demek? Mevcut durumun daha iyi bir duruma getirilmesi, kısacası ıslahat. Demek ki mevcut durum iyi değil ki Bir reforma gitme gereksinimi duyuyorlar. O zaman mevcut durum nedir? Yargıda ne var? Yasa ve yasaları uygulayan savcı ve hakimler de ne var oturup düzenlenmesi gerekiyor. Bir ülkenin ceza hukuku o ülkedeki rejimin aynasıdır. Çok cezacı bir devlet mi? Suçu değil suçluyu yargılayan mı? Ya da suç ortamını ortadan kaldıran sosyal bir devlet mi? Oturup bunların düşünülmesi gerekiyor. Biz sonucu değerlendiriyoruz. Oysaki sonucu yaratan nedenler var burada. Bir maddede durulmuş oysa buna neden olan şeyler var.
Ülke bir ekonomik krize girdi. Bu kriz nedeniyle vatandaş, bu suçları işlemiş olabilir. Onun için diyorlar ki ‘af desen af değil, şartlı salı verme desen şartlı salı verme değil’. Bir de denetimli serbestlik mi oturup bunla ilgili bir karar verilmedi. Çünkü diğer partilerle de görüşülemedi. Eğer bir af çıkacaksa mecliste 360 sayısına ihtiyaç var. Oysaki şu andaki sayı 340 civarında. Muhalefetle görüşüp gerçekten bir toplumsal barışı sağlayacak sonuç gelecek mi? Bu hazırlanan taslak ne kadar adalet reformudur, toplumsal barışı sağlar mı, sağlamaz mı düşünmek gerek.”
YARGI REFORMU DEMOKRATİK BİR ORTAM GETİRECEK Mİ?
Ateşoğulları’nın altını çizdiği bir diğer konu ise Gülen Cemaati’ne bağlı yargıçların ceza verdiği bir takım insanların hala içeride tutulduğu konusu oldu. “hala içeride tutulan kimi isimler için bir çözüm getirmek istiyorlar” diyen Ateşoğulları’nın aktarımları şöyle:
“Eşitlik, adalet sistemi ve yargının durumu en çok üzerinde durulan konuların başında. Cezaevlerinin şu anki kapasitesi 210.000 kişi. Fakat 265.000’in üzerinde tutuklu ve hükümlü var. Bu tutuklulardan 162.000’i bu yeni anayasadan yararlanıyor.
2013’te Fetöcü yargıçların çok fazla ceza verdiği bir takım insanların hala içeride tutulduğu, bunlara bir çözüm getirmek istiyorlar. Bu 18 Mayıs 2018’den önce suçlar için. Daha sonraki suçlar için bir şey yok. Kapsam içinde olan organize suçlar, dolandırıcılık, uyuşturucu simsarları, kadına şiddet ve bazı eylemler adam öldürme, devlete karşı suçlar, orman suçları, çocuklara cinsel saldırı ve devlet sırları kapsam dışı kalıyor. Bu birinci pakette.
Şimdi bütün bunların olduğu yerde bu yargı reformu ne kadar toplumda barışı sağlayacak, ne getirecek? Bir de Türkiye’ye demokratik bir ortam getirecek mi oturup bunların tartışılması gerekiyor.”
Eren GÜVEN – Cebrail ARSLAN / ANKARA
Yoruma kapalı.