Alevi Haber Ajansi

Aşık Ummani: Bağlama, bütün müzik aletlerinin sesini içinde barındırıyor-VİDEO

PİRHA – Sıcak bir yaz günü Hacıbektaş’ta karşılaşıyoruz Aşık Ummani ile. 67 yaşında Aşık Ummani. Hala bağlama çalıyor. Bağlamanın ustaca kullanıldığı zaman, içinde bütün müzik aletlerinin sesini barındırdığını söylüyor. Aşık Ummani “Bağlama, konçertoyu içine aldı. Dünyada müzik aletlerinin lideri oldu. Gaye buydu.” diyor.

Haberin Videosu

5 yaşındayken babasını bir iş kazasında kaybediyor Aşık Ummani. Çamşıh’ın Şahin Köyü’nde büyüdüğünü ve adının Battal Erden olduğunu söylüyor. Ummani ismini nasıl aldığını ise şöyle anlatıyor bize:

“Akşamleyin köyde bir muhabbet oldu. Orada dediler ki; ‘Efendim bizim böyle böyle bir yetimimiz var. Bunu da bir dinler misiniz?’ Sonra çağırdılar beni gittim niyaz ettim. ‘Oğlum bir tane söyle’ dediler bana. Gözümü yumdum. Elimi kulağıma attım. Söyledim. Orada ismimi koyuyorlar, diyorlar ki ‘Bu çocuk bir Umman. Bu çocuğa bir bağlama alın.’  O günden sonra adımı Umman koyuyorlar.”

Kuzuları otlatırken düdük çalan Aşık Ummani yavaş yavaş bağlama çalmaya da başlıyor. Aşık Ummani ilk okulu bitirdikten sonra İstanbul’a gidiyor. İstanbul’da Aşık Daimi ile tanışmasını şu dizelerle anlatıyor:

“İstanbul’da eniştemin kahvehanesi vardı. Çamşıh Kıraathanesi. Onun arkasında Daimi babanın saz dükkanı vardı. Kıraathanenin karşısında bir bodrumda Muhlis Akarsu terzilik yapıyordu. Biz Daimi babanın yanına gidip gelmeye başladık. Ben zaten köyde Ali Ekber Çiçek’in türkülerini dinleye dinleye deyişleri söyleye söyleye yavaş yavaş sazımı tutup ağzımı uydurmaya başlamıştım.”

“BAĞLAMA ÇALACAKSIN BAĞLAMA”

1964 yılına doğru Ruhi Su’nun dershanesine giderek orada notaları tanımaya başlayan Aşık Ummani, Gülbin Kılıç, Yıldız Yurtsever, Yıldız Tezcan, Bedia Akartürk gibi birçok sanatçıya bağlama çalıyor. Askere gidene kadar 23 perdeden 29 perdeye kadar olan bütün sazları çalıyor. Askerdeyken bandoya giren Aşık Ummani burada klarnet, trompet, saksafon gibi birçok müzik aleti çalıyor. Askerden döndükten sonraki bir anısını şöyle anlatıyor Aşık Ummani:

“Ağuçan Ocağı’ndan Mehmet dede falan vardı Beyoğlu’nda. Dedi ki ‘Oğlum ne çalıyorsunuz siz? Abidik gubidik, bundan ne anlıyorsunuz? Hele hele Umman, oğlum sen ne çalıyorsun?’ Tabi hiçbir şey diyemiyoruz biz. Diyor ki ‘Bağlama çalacaksın bağlama.’ ‘Ne bağlaması’ dedim. Dedi ki ‘Veysel çalıyor ya oğlum’.”

Askerden sonra gittiği Divriği’de sazının kolu kırılan Aşık Ummani, sazını tamir ettirmek için gittiği marangozun geyik tırnağını sazın kolunun ortasına taktığını böylece bağlamasının 16 perde olduğunu söylüyor. Bu sırada Arif Sağ’ın bağlama üzerinde denemeler yaptığını ancak kendisinin bundan, sonradan haberi olduğunu belirtiyor.

BAĞLAMADA DENEMELER YAPMIŞ

Bağlamanın içinde birçok müzik aletinin sesini barındırdığını ve kendisinin o yıllarda bunu açığa çıkarmaya çalıştığını söylüyor Aşık Ummani. Divriği’de bağlama çalan bir dedenin yanına giden Aşık Ummani oradaki çalışmasını anlatıyor kısaca:

“Perdeleri onun sazına uyduruyorum üç ay, beş ay, altı ay, yedi ay filan çekiyorum, ileri geri götürüyorum. Dede düzen veriyor. En sonunda o düzeni buldum. Biz bağlama abdal düzenini biliyoruz. Fakat o başka. Hem yukarıdan ayarlıyor, hem aşağıdan ayarlıyor.”

“OĞLUM GİBİ SEVERDİM HASRET’İ”

1981 yılında rüyasında Piri görerek Hacıbektaş’a giden Aşık Ummani, uzun yıllar dergahta çalmış ve Dertli Divani, Hasret Gültekin gibi isimlerin dergaha gelerek onlarla birlikte çaldıklarını da söylemeden edemiyor. O günleri şöyle anlatıyor Aşık Ummani:

“Çok aşıklar var. Hemen hemen şuanda piyasada olan ustaların hepsi yanımıza geldiler, orada yetiştiler. Hatta ‘Çeke çeke ben bu dertten ölürüm’ müziğini Hasret’e ben verdim. Hasret benim şelpemi aldı. Oğlum gibi severdim Hasret’i. İlk konserini Karabük’te demir çelik işletmelerinin orada yaptık. Ondan sonra Hasret Avrupa’ya gitti.”

DENEMELERİ SIRASINDA ÇOK SAZ BOZMUŞ

“Bizim bağlamamız Türkiye genelinde lider oldu. Bütün müzik aletlerinin lideri. İyi güzel de dünya konçertosunu içine almıyor. Bu nasıl iş?” diyen Aşık Ummani bir süre konçertonun seslerini araştırıyor. Araştırmaları sırasında çok saz bozduğunu söyleyen Aşık Ummani denemelerini anlatıyor bize:

“Uğraşırken birkaç tane saz bozdum. Yusuf Toraman iki üç tane saz yaptı. Sağ olsun Ali Ekber ağabeyin sazı gibi 45-50 parçadan saz yapmıştı Yusuf Toraman. Götürdüm bir iki ay çaldım, dedim ‘Bu olmadı usta.’ Hiçbir şey demedi. İkinciye bir saz daha aldım ‘Ya neyi çalamıyorsun sen? Ne yapıyorsun neyi beğenmiyorsun?’ dedi. Söylemiyorum da. Çünkü usta bir adam. Yusuf Toraman’ın yeğenleri Şafak ve Görsel var. Çocuklar hakikaten tanıdıklarımın içinde Türkiye’nin en iyi sazını yapan ustalarından. Arif hocaya saz yapıyorlar. Baktım ona uygun sesler. Konçertonun sesini dinledim. Akorta baktım. Tuttu. Sazın kolunun içinde ‘re’ perdesine kadar olan yeri boşalttım. Gele gele çanak 42’ye çıktı. Gidip Şafak’a söyledim. Dedi ki ’42 çok güzel. Arif hoca da 42 çalıyor.’ Yaptığı sese baktı çok güzel. Tabi çok zorluğu var. Önce perdelerin arası yakındı. Rahatça olduğu gibi çalıyorduk. Şimdi beş, altı ay geçti çalamıyorum, kolu kalın geldi, bir daha gittim. Altı yedi sefer gittim. Sağ olsun Şafak’ın küçüğü Görsel inceltiyor, kalınlaştırıyor, dolduruyor. Şuan da tuttu.”

Gayesinin bağlamayı dünyada müzik aletlerinin lideri yapmak olduğunu söyleyen Aşık Ummani bu çalışmada son aşamaya gelindiğine olan inancını şöyle anlatıyor:

“Artık bağlama konçertoyu içine aldı. Dünyada müzik aletlerinin lideri oldu. Gaye buydu. Eğer bağlama ustaca kullanılırsa bütün müzik aletlerinin sesini içinde barındırıyor.”

Suay Abak/HACIBEKTAŞ

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak