PİRHA- 2021 Tüm Emekliler Sendikası Mersin Şube Başkanı Hüseyin Kurt, asgari ücretin “ülkede genelleşmiş bir yaşam ücreti haline geldiğini belirterek, “İnsanca yaşama yetecek bir ücret için emeklilerle işçilerin ortak mücadelesini büyüteceğiz” dedi. EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak ise açıklanan rakamın işçilerin kaybını bile karşılamadığını vurgulayarak, “Bu ücret yoksulluğu ve sefaleti dayatıyor, buna teslim olmayacağız” diye konuştu.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklanan 2025 yılı asgari ücreti 28 bin 75 TL oldu. Açıklanan rakam, yüksek enflasyon, artan hayat pahalılığı ve açlık sınırının 30 bin liraya dayandığı koşullarda kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Emek ve meslek örgütleri, açıklanan asgari ücretin insanca yaşam koşullarını karşılamaktan uzak olduğunu belirterek karara tepki gösterdi.
2021 Tüm Emekliler Sendikası Mersin Şube Başkanı Hüseyin Kurt ile Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, asgari ücret artışının hem işçileri hem de emeklileri yoksulluğa mahkum ettiğini vurgulayarak, mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.
“ASGARİ ÜCRET, BİR YAŞAM ÜCRETİ HALİNE GELDİ”
Asgari ücretin Türkiye’de artık yalnızca en düşük ücret olmaktan çıktığını belirten 2021 Tüm Emekliler Sendikası Mersin Şube Başkanı Hüseyin Kurt, ücretin çalışan nüfusun büyük bir bölümünü kapsar hale geldiğine dikkat çekti. Kurt, emekli maaşlarına da düşük bir zam yapılacağını öngördüklerini belirterek, “Asgari ücret ne yazık ki ülkemizde asgari yaşamın vuku bulduğu, ülke nüfusunun çalışanlarının yüzde 60’ına denk gelen genelleşmiş bir ücret olarak karşımızda duruyor. Biz emekliler olarak asgari ücrete yapılan zamma paralel bir zammın da bize yapılacağını öngörüyoruz. Yüzde 27 yapılan zam bize yansıyacağı şekliyle yüzde 12–13 olarak görülüyor” diye konuştu.
Ekonomik koşulların her geçen gün ağırlaştığını vurgulayan Kurt, özellikle yılbaşından sonra ücretlerin hızla eriyeceğini dile getirdi. Açlık sınırına ve zam yağmuruna dikkat çeken Kurt, mücadele vurgusu yaparak, “Açlık sınırının 30 bin liraya dayandığı, her gün zam yağmurunun olduğu bir ülkede özellikle yılbaşından sonra işçiler bu maaşı almadan yüzde 20’lik bir kayba uğrayacak. İnsanca yaşamın sürdürülebileceği bir ücretin hem bizlere hem işçi sınıfına verilmesi noktasında çabalarımız olacak. Yapılan bütçeyi kabul etmiyoruz. Kabul etmediğimiz gibi bu eksende mücadelemizi yükselteceğiz. Emeklilerin ve işçilerin birliğini sağlama noktasında çalışmalarımız var. Ortak sesimizi yükselterek insanca yaşama yetecek bir ücret talebimizi yükselteceğiz” dedi.
“AÇIKLANAN ASGARİ ÜCRET, İŞÇİLERİN KAYBINI BİLE KARŞILAMIYOR”
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak ise asgari ücretin açıklanma biçimine ve enflasyon verilerine dikkat çekerek, iktidarın “çalışanları enflasyona ezdirmedik” söyleminin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Başkavak, resmi ve bağımsız enflasyon verileri arasındaki farkın altını çizerek şunları ifade etti:
“Aralık ayıyla birlikte muhtemelen Türk enflasyonu yüzde 32–33 olarak karşımıza çıkacak. Bağımsız araştırmacıların yıllık enflasyon hesabı bunun iki katından fazla. O nedenle Çalışma Bakanlığı’nın ‘çalışanları enflasyona ezdirmedik’ cümlesi aslında koca bir yalan. Çalışanlar hem enflasyona ezilmiş durumda hem de aynı zamanda açlık sınırının altında bir ücrete bir yıl boyunca mahkum edilmiş durumda. Açıklanan asgari ücret 28 bin 75 TL. Ama zaten 22 bin asgari ücrette işçilerin bir yıl boyunca kaybı 6 bin liranın üzerindeydi. Yani sadece o kaybı bile yerine koymamış bir asgari ücretle karşı karşıyayız ve önümüzdeki bir yılı bu ücretle geçirmemiz dayatılıyor.”
Sendikaları asgari ücretin artırılması için yeteri kadar mücadele etmemekle eleştiren Başkavak, “Biz sendikalı iş yerlerinde zaten Toplu İş Sözleşme yapıyoruz demek, bizde asgari ücretle çalışan yok demek, bu sorunu çözmüyor. Aksine asgari ücret, sendikalı iş yerlerindeki ücretleri de belirliyor. Biz asgari ücreti ülkenin en büyük toplu iş sözleşmesi olarak görüyoruz. Ülkenin en büyük toplu iş sözleşmesine işçiler, emekçiler ve onların çocukları olarak hazırlanmamız daha güçlü hazırlanmamız gerekirdi. Bunun da en önemli motor gücü sendikalar olmalıydı. Biz asgari ücret tespit komisyonunun yapısını beğenmiyoruz ve katılmıyoruz demek sorunu çözmedi” ifadelerini kullandı.
MÜCADELE ÇAĞRISI
Asgari ücretin bir işçinin bireysel yaşamını esas alması gerektiğini vurgulayan Başkavak, mevcut sistemin sermayenin talepleri doğrultusunda şekillendiğini belirterek, şunları söyledi:
“Sermaye ne istiyorsa saray iktidarı onu uyguluyor. Eğer halk kitlelerinden, işçilerden, emekçilerden gerçek anlamda bir karşılık bulacağını düşünse Cumhurbaşkanı reklamla, bu asgari ücreti açıklardı. Açıklanan rakamın çok düşük olduğunu ve kimsenin beğenmeyeceğini bildiği için Çalışma Bakanı açıklasın ve geçilsin diyor. Kime, kime yaradı? İşverenlere yaradı. Ancak bizler yoksulluğa ve sefalete teslim olmayacağız. Emek Partisi olarak bütün işçileri ve emekçileri hem kendi sendikalarını hem de oy verdikleri partileri sorgulamaya çağırıyoruz. Çocukların geceleri aç yatmadığı bir ülke için mücadeleyi birleştirerek ve güçlendirerek yürütmemiz lazım. Ancak bu şekilde dayatılan açlık ücretlerine mahkum olmayız.”
Fatoş SARIKAYA/ MERSİN
Yoruma kapalı.