PİRHA-Arnavutköy Cemevinde yıllardır gönüllü hizmet veren Alevi kadınlar, cemevlerine ibadethane statüsü verilmesini ve Aleviler olarak eşit haklara sahip olmak istediklerini söylediler.
Haberin videosu
İstanbul Arnavutköy Cemevinde yıllardır gönüllü hizmet veren Alevi kadınlar Alevilere yönelik uygulanan baskılara, ayrımcılığa ve yaşadıkları sorunlara ilişkin Pir Haber Ajansı’na konuştu.
Sivas Divriği’den İstanbul’a gelen ve 7 yıldır cemevinde gönüllü hizmet veren Cemile Kaya, “Biz burada devletten yardım görmüyoruz, kendi imkanlarımızla, kendi birliğimiz ve beraberliğimizle bu zamana kadar gelebildik. Burada kadınlı erkekli çalışıyoruz. Kadınların görevleri olduğu gibi erkeklerin de görevleri var. Kadınlar genellikle yemek yapıyorlar, erkekler ise akşam dışarıya masalara yemek dağıtıp, topluyorlar” diye konuştu.”
“ALEVİLER BİRÇOK ALANDA BASKI GÖRÜYOR”
Alevi toplumunun birçok alanda baskı gördüğüne dikkat çeken Kaya, “Başbakanımız bile ayrımcılık yapıyor. Alevilere olmayacak sözler söyleniyor. “Aleviler Müslüman değil, onları Müslümandan saymayın” bu tarz söylemleri çok duyuyoruz” dedi.
Arnavutköy Cemevinde 13 yıldır hizmet veren Elif Kılıç ise, “Burada çalışan herkes imece usulü çalışıyor. Temizlik olsun, mutfak olsun aynı şekilde. Bizim burada akar çeşmemiz yok. Kendi yağımızda, suyumuzda hiçbir belediyenin, hiçbir kurumun yardımı olmadan tek başımıza kendi başımıza cemevinin işlerini yürütmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
“SESSİZ SEDASIZ ORUÇ TUTUYORUZ”
Aleviler için kutsal olan matem ayı içinde olduklarını ve oruç tutuklarını kaydeden Kılıç,“Biz orucumuzu sessiz sedasız tutuyoruz. Hiç kimse Alevilerin oruç tutup tutmadığını, matem ayında olup olmadığını bilmiyor ve fark etmiyorlar bile. Çünkü bizde, “orucumuz bozuldu, karşımızdaki insan su içti, yemek yedi gibi” bir söylem yok. Biz sakince, sessizce kendi halimizde Aleviliğimizi yaşıyoruz” diye konuştu.
“İKİNCİ VATANDAŞ OLMAYALIM”
Bir Alevi yurttaş olarak haklarını istediklerini belirten Kılıç, “Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyorsak bu ülkeye vergi ödüyorsak haklarımızı istiyoruz. Nasıl ki camiilerde her şeyleri karşılanıyorsa bizim de aynı şekilde karşılansın ve ikinci vatandaş olmayalım. Eğer bizi ikinci vatandaş olarak görüyorlarsa bizden vergi almasınlar, biz de ikinci vatandaş olarak kalalım. Bir Alevi olarak tüm haklarımı istiyorum, ben de insanca, özgürce yaşamak istiyorum. Yanlış anlamayın Sünni kardeşlerime hakaret etmiyorum sadece onlar gibi birinci vatandaş olarak görülmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Malatya’dan İstanbul’a gelen ve 15 yıldır Arnavutköy Cemevi’nde hizmet veren Songül Duman’da, “Burada yemek olsun temizlik olsun, cenaze hizmetleri olsun her şeyi yapıyoruz. Cenazeleri ben yıkıyorum. Her şeyi kendimiz yapıyor, devletten hiçbir şey almıyoruz” dedi.
“HAKKIMIZ NEYSE ONU İSTİYORUZ”
Alevilerin halen inançlarını rahat sürdürmediklerine ve halen baskıların olduğuna dikkat çeken Duman, Günümüzde Alevi olduğunu dillendiremeyen çok insanın olduğunu, hepsinin baskıdan dolayı kendini saklamaya çalıştıklarını dile getirdi.
“Beraber komşuluk yapıyoruz, beraber askere gidiyoruz her şeyi beraber yapıyoruz işte de okulda da beraberiz. Ama konu Aleviliğe geldiğinde bizi itiyorlar kenara. Haklarımız neyse onu istiyoruz, herkes rahatça ibadetini yapsın istiyoruz.”
“ORUÇ TUTMUYORSUNUZ, NAMAZ KILMIYORSUZ” SORULARI
Arnavutköy Cemevi’nde 12 yıldır gönüllü hizmet veren Melahat Gümüştekin ise, “İnançlarımızı geçmiş zamana kıyasla daha iyi yaşayabiliyoruz. Eskiden daha çok saklama oranı vardı ama şimdi bu durumlar eskiye bakıldığında biraz daha azalmış durumda. Şimdi komşularımıza rahatlıkla cemevine gidiyoruz diyebiliyoruz. İbadetimizi yaptığımızı, oruç tuttuğumuzu, yemek verdiğimizi her şeyimizi rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Ancak ayrımcılık var mı, var. Yok desek yalan söylemiş oluruz. Bize sürekli dillendirdikleri şeyler “Oruç tutmuyorsunuz, namaz kılmıyorsunuz” şeklinde. Ama eskiye rağmen yine de iyi yaşadığımızı düşünüyorum” dedi.
“KADIN ERKEK ELİMİZDE GELEN HER ŞEYİ YAPIYORUZ”
Arnavutköy Cemevi’nde 12 yıldır hizmet veren Gülsen Yılmaz da, “Devletten herhangi yardım almadığımız için temizlik, yemek ve diğer bütün işleri kendimiz imece usulüyle yapıyoruz. Mesela Muharrem ayında yemekler yapılır, dağıtılır. Cemevimizin giderine katkıda bulunabilmek adına kermeslerimiz oluyor, erişte gibi şeyler satıyoruz. Suyumuzu, elektriğimizi her şeyimizi kendimiz karşılıyoruz. Devletten destek almadığımız için kadınlar ve erkekler hep birlikte elimizden geldiğince her işi yapıyoruz” şeklinde konuştu.
“DEVLET ALEVİLERE YÖNELİK AYRIMCI POLİTİKA UYGULUYOR”
Devletin Alevilere yönelik ayrımcı politika uyguladığını düşünen ve her ay cemevinin camlarının kırıldığını kimsenin önlem almadığını belirten Yılmaz, şöyle konuştu:
“Bu sorunların kaynaklarından biri de biziz çünkü kendi aramızda tamamen birlik beraberlik sağlayamıyoruz. Bu yüzden devlette, “Nasıl olsa Aleviler kendi içinde bile bir araya gelemiyorlar” şeklinde düşünüyor. Ama biz tek yumruk olsak hiçbir zaman kimse bizim önümüzde duramaz. Cemevlerimizin ibadethane olmasını istiyoruz, camiler nasıl ki ibadethaneyse biz de kendi cemevlerimizin ibadethane olmasını istiyoruz.”
Arnavutköy Cemevinde 7 yıldır hizmet veren Huriye Baysak ise, “Cemevinde erkekli kadınlı eşit bir şekilde herkes hizmet veriyor. Cemevimize sadece biz Aleviler değil, Sünni kardeşlerimiz de geliyor. Burada pek ayrım görmüyoruz ama genç çocuklarımız bu durumdan daha fazla etkileniyorlar. Çalıştıkları yerlerde rahat bir şekilde oruç tutamıyorlar, iş zamanı olduğu için buraya katılım yapamıyorlar” dedi.
Dilan MORSÜNBÜL/İsmet SEFER
İSTANBUL
Yoruma kapalı.