PİRHA- Bankacılık Bölümü mezunu 24 yaşındaki Erener, baba mesleği olan arıcılık yapıyor. Arılarla haşır neşir olduğunu söyleyen Erener, bu işi severek yaptığını bazen uzak kaldığında da arıların vızıltılarını özlediğini aktarıyor.
HABERİN VİDEOSU
24 yaşındaki Erener Beyazyıldırım, bir yıl önce Gazi Üniversitesi Bankacılık Bölümü’nden mezun olmuş. Mezun olduktan sonraki 1 yıl boyunca iş başvurularından sonuç alamayınca baba mesleği arıcılığa başlamış.
Memleketi olan Muş Varto’nun Ozankent köyünde çocukluğundan bu yana yardım ettiği babasının yanında arıcılıkla uğraşmış. Beyazyıldırım, “Genelde bankalara başvurdum bir yıl boyunca, devletin işlerine başvurdum. Babam 30 küsur yıldır arıcılık yapıyor. Ben de az çok biliyordum derken masa işi olursa olur, olmazsa arıcılık var dedim” diyor.
Arıcılığı bir meslek gibi değil tutkuyla yapan Beyazyıldırım, “Ben bankacılık okudum ama arıcılığı seviyorum. 2 yıl önce staj yaptım bir bankada yaz dönemiydi o 30 günlük sürede arıları özledim. Oğullar kovanından kaçıyorlar saldırmazlar. Çok tatlıdır” sözleriyle tarif ediyor arılarla arasındaki ilişkiyi.
“ARILARI ÇOK SEVİYORUM”
“Bizde sabah değil gece başlar iş” diyen Beyazyıldırım arıların yanında kurdukları barakalarda gece ayı nöbeti tuttuklarını söylüyor.
Çerçeve yaptıkları tahtaları telleyip mum yapıştırmış. Arının durumuna göre bal verecek mi diye kontrol ediyor. Beyazyıldırım, “Tüm gün buradayım bazen babamla nöbetleşiyoruz. Ağustos ayı ortalarından sonra bal oluşuyor, olgunlaşmayan bal oluyor çabuk donuyor” diyor.
ÜRÜNLER HAK ETTİĞİ FİYATTAN GİTMİYOR
Arılara şeker verdiklerini de inkâr etmiyor. Beyazyıldırım şöyle anlatıyor o durumu da:
“Ürünümüz hak ettiği fiyattan gitmiyor. 30-35 liradan şekersiz satıyoruz. Konu komşuya şekerli bal satmıyoruz. 250 -300 tane arı var hepsine şeker veremiyoruz. 80 90 tanesine veriyoruz, şekersiz balı hak ettiği fiyattan satamıyoruz. Şekerli balı ton hesabıyla satıyoruz büyük marketlere satıyoruz.”
ARILARIN YOLCULUĞU…
Yazın böyle devam eden arılarla yolculuk, kışın Akdeniz’e doğru devam ediyor.
Beyazyıldırım, “Hatay’a, Adana’ya, Mersin’e, Antalya’ya, Muğla’ya gittik. Bu arıları kar düşmeden oralara götürüyoruz. Bazen oradaki köylülere 5 kilo falan bırakıyoruz onlar bakıyor. Arılara kek denen bir madde var. Bal ile şekeri yoğuruyoruz katımsı bir hal alıyor onu arıların üzerine koyuyoruz. Arıların o zamana kadar içinde bal az kalıyor arılar o balı yemek yerine keki tüketiyorlar. Arı güçleniyor ana arısı güçleniyor. Günlük atmaya başlıyor yani yumurtanın önceki hali yumurtalar kurtçuk oluyor sonra kurtçukların içine arı sütü konuyor. Arılar üstünü kapatıyorlar kapalı yavru oluyor kapalı yavru günlükten çıkana kadar 21 günlük bir süre var o gün içerisinde çıkıyor ve geziyor. Zaten sezonda bir arının süresi 45-50 gün arası. O süre zarfının 20 günü kovanda geçiyor. Sonra bala çıkıyor. Ocak’ta arıların yanına gidiyor ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Biz orada arılar güçlü olsun diye hazırlıyoruz.”
“DEVLET YETERLİ DESTEK VERMİYOR”
Devletin arıcılara yeterli desteği vermediğinden de bahseden Beyazyıldırım, “Kovan başına 6-7 TL bir destek veriyor yılda. Toplasan sana vereceği 3 bin lira olmuyor bile. Ben bu arıları zaten buradan Hatay’a götürdüğüm zaman 4 bin lira nakliye masrafım oluyor. Onun 1 yılda verdiği ücret benim arıları taşıma masrafımı karşılamıyor” diyor.
“KÖYÜ HİÇBİR ŞEYE TERCİH ETMEM”
Şehir yaşamını zaman zaman özlediğini de sözlerine ekleyen Beyazyıldırım, “Bazen sosyal açıdan özlüyorum şehri. Ama burada araba, korna sesi, egzoz kokusu, gürültü yok. Apartmandaki insanları tanımazsın ama burada ilçedeki herkesi tanırsınız. Herkes de sizi. Başın dara düştüğünde çok rahat halledersin. Havası tertemiz suyu buz gibi, yemyeşil, bence şehirden daha güzel” diyerek de köy yaşamının güzelliklerine değişmiyor şehri.
Sevim KAHRAMAN/Semra ACAR
MUŞ
Sizi kutluyorum. Bende kamu çalışanı ve amatör arıcıyım. Çok seviyorum arıları. Duygularınıza tamamen katılıyorum. Ama şekerli bal olmadı biraz. Tabi ki ekonomik kaygı var ama bence marka olmaya yönelin. Kaliteden ödün vermeyin. Selamlar kolay gelsin.