Alevi Haber Ajansi

Antalya Kadın Platformu: 25 Kasım’da alanlarda olacağız-VİDEO

PİRHA- Antalya Kadın Platformu, 25 Kasım’da erkek şiddetine karşı meydanları dolduracaklarını duyurdu. 

Antalya Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü öncesinde bugün bir basın açıklaması yaptı.

Platform adına basın açıklamasını okuyan Simay Pertev, erkek devlet şiddetine karşı 25 Kasım’da alanlarda olacaklarını ifade etti.

Kadınlar olarak eşit, özgür bir dünyada yaşamak istediklerini belirten Pertev, şu açıklamayı yaptı:

“Dominik Cumhuriyetin’nde diktatöre karşı direnirken öldürülen Mirabel kardeşlerin mücadelesi bügün dünyanın dört bir yanında kadınların öfkesinde yaşıyor.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele gününde omuz omuza vererek tüm direngenliğimizle sokakları, kampüsleri, meydanları dolduruyoruz.

Yıllardır süren savaşlar, yıkımlar Kürt illerindeki özel savaş politikaları en çok kadınları ve çocukları etkiliyor. Bu yıkımın sebebinin emperyalist güç savaşlarından kaynaklandığını biliyoruz. Bu savaşta ezilen, katledilen hatta soykırıma uğrayan her zaman halklar oluyor. Filistin’de, Rojava’da, Afganistan’da, İran’da dünyanın dört bir yanında faşizme ve diktatöre karşı direnen tüm kadınlara selam olsun.

Aile ve sosyal hizmetler politikalar bakanlığı, akıllara durgunluk verecek bir karara daha imza atarak ışid tarafından kaçırılan ezidi kadını ışidlilere teslim etmiş, bir insanlık suçuna ortak olmuştur. 2014 yılında Şengal ve çevresinde 3 bin 548 ezidi kürt kadın ışid tarafından kaçırılmıştır. Bunun dışında göçmen kadınlar hergün ırkçılığa maruz kalıyor, sınır dışı edilme korkusu yaşıyor, sosyal ve ekonomik eşitsizliğe mahkum ediliyor, emeği sömürülüyor güvencesiz koşullarda yaşamaya itiliyor. Biz kadınlar emperyalist güçler arasındaki savaş politikalarına karşı bulunduğumuz her alanda mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.

“CUMARTESİ ANNELERİNİN HAKLI MÜCADELESİNİN YANINDAYIZ”

Gözaltında kaybolan yakınlarını aramanın suç sayıldığı bu düzende Cumartesi Annelerinin haklı mücadelesinin yanındayız. Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast tahliye edilirken azami tutukluluk süresi dolmasına rağmen Gülten Kışanak hala tutsak durumdadır. Hasta kadın tutsaklara özgürlük, gezi tutsaklarına özgürlük demekten vazgeçmeyeceğiz.

“EŞİT VE ÖZGÜR BİR DÜNYA’DA YAŞAMAK İSTİYOUZ”

Bizler, erkek egemen sistemin yapmak istediklerini geçmişten yaşadıklarımızdan biliyoruz, bunun için ne sizin dayattığınız kirli düzene ne de makbul kadın tanımınıza itaat ederiz. İktidarın nefret söylerimleri, yargının erkek aklı esas alması biz kadınları ve LGBTİ+ ları hedef almakta ve her an bir ölüm, tecavüz, tutuklama ya da gözaltılar ile karşı karşıya bırakmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, 6284’ün etkin uygulanmaması, anayasa ve medeni kanun tartışmalarının gündeme getirilmesi ve tüm kararların tek adamın dilinin ucunda olması ülkeyi demokrasiden, özgürlükten ve güvenilir bir yer olmaktan her geçen gün daha da uzaklaştırıyor.

Kadınları koruyacak politikalar oluşturulması gerekirken ‘kadının beyanı esas alınarak, şiddet faili erkeklere verilen uzaklaştırma kararlarının aileleleri parçaladığı ve eşcinsel evlilikleri yasal teminata alarak türk aile yapısını bozduğu’ gerekçesiyle, kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesinden bir gecede çekilme kararı alındı. Kadın mücadelesi var olduğu sürece ‘İstanbul Sözleşmesi bizim, İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demekten vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz.

Şiddetin, kadın katliamının, tecavüz ve tacizlerin artarak sürdüğü, kadına karşı tüm şiddet biçimlerinin sıradanlaştırıldığı, LGBTİ+ların sistematik olarak hedef gösterildiği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşamın her alanında her geçen gün artarak yeniden üretildiğini görüyoruz.

Faşist iktidarlarla yönetilen tüm ülkelerdeki kazanılmış haklara yönelik saldırılar kadınlar üzerindeki beden politikaları Türkiye ile çok fazla benzerlik göstermektedir. Türkiye’de diyanetle meşrulaştırılan kadın düşmanlığı bizlere göstermekteki faşizmin kadın düşmanlığı dinci gericilikten beslenmektedir. Çocuk istismarlarına karşı sessiz kalan diyanet sistematik olarak kadın bedeni üzerinden erkekliği yeniden  üretmektedir. Kadınların yaşamlarına karşı yapılan müdahaleyi asla kabul etmiyoruz.

Ücretli emek alanına baktığımızda ise ya  kadınlar üzerlerine yıkılan bakım emeği yüzünden ücretli emek alanına hiç dahil olamıyor ya da evdeki sorumlulukları öncelikli görüldüğünden güvencesiz kısmi zamanlı işlerde, ev eksenli işlerde katbekat sömürüye uğruyor. Toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı hasta ve yaşlı  bakımı, çocuk bakımı ve temizlik gibi toplumsal yeniden üretim işleri kadınlarla özdeşleştirilip değersiz görülmesinden bu işlere biçilen ücretler düşük, güvencesiz oluyor ve bu alanlarda kadınların ücretli emeği de sömürülüyor.

Eğitimin tüm kademelerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin adının bile geçmemesi için, müfredatlara,mevzuatlara yapılan müdahalelerle çocuk istismarı, çocuk yaşta evlilikler artmaya devam ediyor. Çalışma yaşamında cinsiyet eşitsizliği derinleştirilirken kadınlara dönük mobbing ve ayrımcılık artıyor. Kadınları kamusal alanın dışına iten politikalar uygulanmaya devam ediyor.

Eğitim hakkı gasp edilen gençler için endişeliyiz! Yurtlardan bir gece vakti kovulan kadın öğrenciler için endişeliyiz! Gelecek ve geçim kaygısı yaşayan, umutsuzluk içinde hayatları çalınan intihara sürüklenen gençlerimiz için ÖFKELİYİZ! Yurtlarda önlem alınmadığı için göz göre göre ölümlerine sebep olanlara karşı ÖFKELİYİZ!

ÇEDES protokolü adı altında laiklikten uzak dinci gerici politikalarınızı dayatmaya çalıştığınız uygulamaları kabul etmiyoruz. Okullara manevi danışman,imam,vaiz,din görevlilerinin atanmasını önlemek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Ne çocukların ne de kadınların hayatı sizin kirli politikalarınıza malzemedir.

“TARİKATLAR TALEP EDİYOR, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ FESHEDİLİYOR”

Tarikatlar talep ediyor, İstanbul Sözleşmesi feshediliyor. Bir grup erkek mağdur baba ilan ediliyor nafaka hakkımız gasp edilmeye çalışılıyor. Hedef tahtasına konular sanatçılar, gazeteciler tutuklanıyor. Kadınların sedece aile olduğunda, o şiddet dolu ailelerin içine hapsolduğunda var sayıldığı, LGBTİ+ların varlığının dahi yok sayıldığı bu dayatma düzenini kabul etmiyoruz. Bu faşizmin altında yaşamaya ve direnmeye çalışıyoruz. Bu ülkede hukuk toplumun belirli bir kesimine karşı düşmanca işletiliyor.

Başta kadınlara, LGBTİ+lara ve mualif tüm kesimlere karşı.

Ülke tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşıyoruz. Neoliberal ekonomi politikalarının sonuna geliyoruz. Gidişat bizlere gösteriyor ki 21 yıllık AKP iktidarı halkı yoksulluğa, açlığa mahkum etmiştir. Hayat pahalılığı karşısında her geçen gün ezilen biz kadınlar krizin faturasını ödemekten yorulduk. Yoksulluk bu denli derinleşmişken çocukların bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek hakkını okullardan kaldırdınız. Kadınlar zaten  gittikçe daha fazla yoksullaşmışken, açlık sınırında yaşamak zorunda kalırken deprem bu durumu iyice gün yüzüne çıkardı. Yüz binlerce insanın göçük altında kurtarılmayı beklediği saatler-günler boyunca “Devlet nerede?”sorusunu soran insanlar halkın kendi dayanışması ile bu felaketi aşmaya çalıştı. Buradan tekrar soruyoruz ödediğimiz deprem vergileri nerede? Böylesi bir felakette halka çadır satanlar, sermayeye rant sağlamak için hayatlarımızı hiçe sayanlar bizi ya selde ya da depremde öldürüyor.

Hayatlarımıza, kazanılmış haklarımıza, bizleri yoksulluğa, sefalete mahkum edenlere, bizleri evlere mahkum etmeye çalışanlara ve erkek devlet şiddetine karşı tüm isyanımızla bu 25 Kasım’da da alanlarda olacağız. Kadının isminden dahi rahatsız olup, kadın kelimesini bakanlıktan kaldıranlara karşı tüm öfkemizle meydanları dolduracağız. Kadın Yaşam Özgürlük /Jin Jiyan Azadi / Mara Haya Hurriya.”

PİRHA/ANTALYA

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak