PİRHA-Dersim Katliamı öncesinde idam edilen Seyit Rıza ve yol arkadaşları bugün Ankara’da anıldı. DAD Ankara Şube/Ana Fatma Cemevi’nde yapılan anmada konuşan DAD Ankara Şubesi Eş Başkanı Melahat Teke, “Seyit Rıza ve beraberinde idam edilen canlarımızın mezar yerlerleri açıklanmalı ve cenazelerin Dersime nakli engellenmemelidir.” dedi.
86 yıl önce Dersim’in önde gelen isimlerinden Seyit Rıza ve arkadaşları Ankara’dan özel görevle gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil’in denetiminde yapılan bir mahkeme sonrasında Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildi.
Mezar yerleri hala bilinmeyen Seyit Rıza ve yol arkadaşları DAD Ankara Şubesi/Ana Fatma Cemevi’nin düzenlediği tören ile anıldı. Anmaya HEDEP Diyarbakır Milletvekili Mehmet Kamaç, Parti Meclisi Üyesi Pakize Sinemillioğlu ve HEDEP İnançlar Komisyonu üyeleri de katıldı.
Çerağların uyandırılması ve saygı duruşuyla başlayan anmada, DAD Ankara Şubesi Eş Başkanı Melahat Teke açıklama metnini okudu.
“BU TOPRAKLARIN ÇOK KİMLİKLİ Bİ YAPISI VARDI”
Melahat Teke, idam edilişlerinin 86. yılında Seyit Rıza ve yol arkadaşlarını, 1937-38 süreçlerinde Dersim’de yitirilen tüm canları anarak, “Evet, halklarımızın vicdanına sesleniyoruz çünkü Dersim halkını soykırıma uğratan ve uğratmakta olan zihniyet ve muktedirlerden bir beklentimiz yoktur. Çünkü dünden bugüne, tüm çağrılarımıza, en demokratik hak taleplerimize aynı tekçi-ittihatçı zihniyet ve fiillerle karşılık verildiğini görmekte, yaşamaktayız. Bu mana da halklarımıza sesleniyor, gerek Dersim meselesinin, gerekse bu topraklarda yaşanmış ve yaşanmakta olan tüm travmaların ancak halklarımızın özgürlükçü, eşitlikçi birlikteliği ve ortak mücadelesiyle aşılabileceğine inanıyoruz.
Bilmekteyiz ki Mezopotamya ve Anadolu insanlık için önemli gelişmelerin ilk ortaya çıktığı, en erken tarihlerden bu yana pek çok halkın bir arada yaşadığı coğrafyalardır. İşte bu nedenle Anadolu kavimler kapısı olarak anılmıştır. Bu toprakların hem kadim halkları hem de göçlerle gelen kavimleri nedeniyle çok kimlikli ve çok kültürlü bir yapısı vardı” dedi.
“KÜRT VE ALEVİ KİMLİĞİ NEDENİYLE ÇOK KİŞİ KATLEDİLDİ”
“Dersim hem Kürt, hem Alevi kimliği nedeniyle, on binlerce insanımızın katledilmesine ve kalanların sürgün edildiği bir soykırım saldırısına maruz bırakılmıştır” diyen Teke, şunları vurguladı:
“Dersim, elde kılıç gelen Osmanlıyla ilk olarak 16’ncı yüzyılın başlarında karşılaşmış, bilmedikleri, tanımadıkları bu gücün kıyımına uğramış, sonrasında yüzyılları kapsayan bir kuşatma ve süreklilik arz eden seferlerle yıkıma, açlığa, yoksulluğa maruz kalmıştır. Dersimlinin yaptığı şey, her canlının yaptığı gibi yaşamını ve yaşam alanını savunmaktan ibaretti.
Kurtuluş Savaşı sürecinde Dersim’e de heyetler gelmiş, gitmiş, bir şeylerin değişeceği, Kürtlere vaat edilen özerklik temelinde ortak vatanda ortak yaşam olacağı söylenmiş fakat düze çıkar çıkmaz Müslüman Kürt kardeşin de diğer halkların akıbetine uğratıldığı görülmüştür. 1937-38 süreci öncesi çeşitli girişim ve görüşmelerle uzlaşmaya ve silah teslimine ikna edilen Dersim ise hem Kürt, hem Alevi kimliği nedeniyle, makro düzeyde planlanan, on binlerce insanımızın katli ve kalanların sürgün edildiği bir soykırım saldırısına maruz bırakılmıştır.
Uçak filolarının, zehirli gazların ve on binlerle ifade edilen askeri güçlerin kullanıldığı bu saldırıda, cenazelerimize çoğu zaman bir toplu mezar dahi nasip edilmeyerek ya nehirlere dolduruldu, ya da güneş altında bırakılarak kurda kuşa yem edildi.”
“BUGÜNE KADAR MEZAR YERLERİ DAHİ AÇIKLANMADI”
Teke, Dersim ileri gelenlerinden Seyit Rıza ve yoldaşlarının savunma haklarının dahi olmadığı düzmece bir mahkemede yargılanarak idam edildiğini belirterek, “Cenazeleri ise teslim edilmediği gibi hala bugüne kadar mezar yerleri dahi açıklanmamıştır. 1937-38’de yürürlüğe konulan politika ve fiiller halen kesintisiz biçimde sürdürülmekte olup toplumsal varlığımızı yok etmeye odaklı bu zihniyet; göçertme, asimilasyon, yoksullaştırma ve gereğinde fiziki tasfiye biçiminde sürdürülmektedir.
Dersim, kadim Kürt varlığının özgün bir rengidir, Raa Haq/Alevi Yolunun yoğunlaştığı bir coğrafyanın, tarihsel-toplumsal bir halk gerçekliğinin adıdır, ortak vatan gerçekliğinin bir ağacıdır ve bu toprakların hiçbir halkı için tehdit değildir. Tartışılamaz olan toplumsal haklarımızla, halk gerçekliğimizle bu ülkenin parçasıyız. Ortak vatanda demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi yarınlara olan inancımız tamdır.
“DERSİM MAZLUMLARINI SAYGI VE KEDERLE ANIYORUZ”
15 Kasım 1937’de, Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilen Sey Rıza, Resik Wusen, Wusené Seydi, Fındıq Ağa, Hesen Ağa, Hesené İvrayimé Qıji, Aliyé Mırzé Sıli şahsında tüm Dersim mazlumlarını saygı ve kederle anıyor, huzurunda dara duruyor, yüzleşme çağrımızı ve taleplerimizi yineliyoruz:
-Seyit Rıza ve beraberinde idam edilen canlarımızın mezar yerlerleri açıklanmalı ve cenazelerin Dersime nakli engellenmemelidir.
-Arşivler açılmalı, Dersim ismi iade edilmelidir.
-Sürgünler, kayıplar, el konularak götürülen çocuklarımızın listesi ve akıbetleri açıklanmalıdır.
-Asimilasyon, göçertme ve her türlü şiddet biçimine son verilmelidir.
-Dersim halkından özür dilenilmeli, toplumsal haklarımız tanınmalı, anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır” dedi.
“KÜRTLER HER ZAMAN İHANETE UĞRADI”
Anmada HEDEP Diyarbakır Milletvekili Mehmet Kamaç da, “Toprağa düşen Dersimlilerin önderi, Kürtlerin tarihi önderi Seyit Rıza’yı ben de huzurlarınızda saygı ile anıyorum. Elbette Dersim gibi olaylar Kürtlerin tarihinde defalarca vardır. Kürtler her zaman karşısındakilerin ihanetine uğramışlardır. Kürt halkı bütün renkleriyle, Seyit Rıza gibi önderleri asla unutmayacak” diye konuştu.
Yazar Ali Balkız ise, “Bu topraklarda yaşıyoruz, bu güzel topraklarda yaşıyoruz. Bu güzel topraklarda halklar kardeşçe yaşıyorlar ama halkların bir arada ve birlikte yaşamalarını istemeyen kişiler, kurumlar onlar birbirine düşsünler biz saltanatımızı sürdürelim hevesinde ve amacındalardır” ifadelerini kullandı.
Anma deyişlerin okunması ve lokmaların dağıtılması ile sonlandı.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.