PİRHA- Ankara’da DİSK, KESK, TMMOB, Ankara Tabip Odası, ASMMMO’nun çağrısıyla toplanarak Ensar Vakfı’na para aktarma aracı olarak kullanılan Kızılay’ı protesto etmek isteyen kitleye polis sert şekilde müdahale etti. Polisin çok sayıda kişiyi darp ettiği eylemde, 16 kişi yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı.
Kızılay’a yapılan bağışların Ensar Vakfı gibi vakıf ve derneklere aktarılarak vergi kaçırıldığının açığa çıkmasının ardından ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Ankara’da da emek-meslek örgütleri, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri protesto eylemi yaptı.
Kızılay’ın Ankara Genel Müdürlüğü binası önünde toplanan kitleye Valilik onayı olmadığı gerekçesi ile izin verilmedi. Kızılay’ın Genel Müdürlüğü önüne çelenk bırakmak istediğini söyleyen kitle polisin sert tavrı ile karşılaştı. Pankart açmaya ve slogan atmaya izin vermeyeceğini belirten polisler kitleye müdahale etti. Polisin ilk müdahalesinde aralarında SOL Parti ve KESK üyelerinin de olduğu 5 kişi gözaltına alındı.
Gözaltılara tepki gösteren ve eylem yapmakta kararlı olduğunu ifade eden kitle, Ataç Sokak’tan Mithatpaşa Caddesi üzerinde bulunan Eğitim Sen 5 Nolu Şube önüne doğru yürüyüşe geçti. Kitlenin “Zam Zulüm İşkence İşte AKP” , “Tecavüzcü Ensar Kapatılsın”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganları atarak yürümesine engel olmak isteyen polis, müdahale etti.
Eğitim-Sen önüne gelindiğinde ise polisler, “Yolu trafiğe kapatmayın” çıkışı gerginliğin yaşanmasına sebep oldu. Kitlenin kaldırım üzerine çıkmasına rağmen, gözaltına alınanların serbest bırakılmasının istemesine de polis sert karşılık verdi. Polis amirinin “Süpürün” talimatı ile kitleye tekrar saldırıldı. Mithatpaşa Caddesi’nde çok sayıda kişi yerlerde sürüklendi, polisin kalkanının mağduru oldu.
Sakarya Caddesi’ne yürümek ve basın açıklamasını yapmak isteyen kitle tekrar polis engeliyle karşılaştı. Sakarya Caddesi’nde de eylem yapılmasına izin verilmeyeceği belirtilmesi üzerine kitle KESK’e bağlı Büro emekçileri Sendikası’na (BES) geçme kararı aldı. Güzargah boyunca polislerin tartakladığı kitleden bir grup oturma eylemi yapmak istediğinde de polis saldırdı. Polisin defalarca saldırdığı kitleden toplamda 16 kişi darp edilerek gözaltına alındı.
Gözaltına alınan isimlerden bazıları şöyle:
Sezgin Çalışkan (TMMOB Yöneticisi)
Deniz bulunmaz (SOL Parti PM Üyesi)
Mevlüt Çakmak (BES Ankara 1 Nolu Şube Başkanı)
Uğur Çepe (SOL Parti üyesi)
Mert Ünal (SOL Parti İl Yöneticisi)
Sendika binasında yapılan açıklamada polisin sert müdahalesi kınandı.
HDP Van Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Türkiye’de demokrasinin D’sinin olmadığı bir dönem yaşıyoruz. Eğer bir ülkede insanlar yasal, demokratik, barışçıl protesto haklarını kullanamıyorlarsa asgari düzeyde de olsa o ülkede artık demokrasi yoktur demektir. Bu tercih meselesidir, niye tercih meselesidir? Bakın geçen gün gece saat 12:00’de Amerikan Büyükelçiliğinin önünde Parti olarak bir protesto etkinliği gerçekleştirdik. Gündüz vakti demiyorum, saat gece 12.00’de Amerikan Büyükelçiliği önünde. Tek bir uyarı yapılmadı, tek bir kimseye dağılın uyarısı edilmedi. Ama bugün Başkent, gaz Ensar vakfı, Kızılay gibi bu çeteleşmiş grupların arasındaki doğrudan halkın paralarının kaçırılmasına aracılık edilmesine karşı halkın protesto etmesine saldırması ve 16 kişinin gözaltına alınması bu tercih meselesidir.
Siyasi iktidarın tercihi meselesidir. Cezaevinde her gün neredeyse bir kişi yaşamını yitiriyor, hasta onlarca yüzlerce tutsak var, bir tanesi serbest bırakılmıyor. Ama önceki gece gördük Sivas Katliamı’nda elinde benzinle fotoğrafı yayınlanan bir katili serbest bıraktılar. Çünkü bu bir tercih meselesi. Siyasi iktidar ölümü bekleyen hasta tutsakları değil, eğer hastaysa adli tıp raporu varsa elbette serbest bırakılmalı ama sonuçta bu hükumetin kimden yana tercihini kullandığını göstermesi açısından çok çarpıcı bir örnektir. Bence, demokrasi güçleri bir adım geri atamaksızın tam da bu ülkenin demokrasisine, bu ülkenin geleceğine sahip çıkması gereken bir dönem. Bedeli ne olursa olsun, hep beraber, hep birlikte omuz omuza direnmeliyiz. Bugün bu direnişi sergileyen bu yolsuzluğa bu hırsızlığa hayır diyen bütün arkadaşları canı gönülden kutluyorum.
Sendika binasında yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Elazığ depremi, devletin depreme hiç hazırlanmadığının kanıtı olmuştur. Malatya, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Adıyaman, Urfa ve Batman İlleri etkilenmiştir. Bu illerde çok sayıda bina yıkılmış ve hasar görmüştür. Dün Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın yaptığı en son açıklamada sadece Elazığ’ da devam etmekte olan tespit çalışmalarına göre binaların %25’ i ağır ve orta hasarlı olup, yıkılmış bina sayısı 93’ tür. 80 tane okulun eğitim yapılamaz halde olduğu açıklanmıştır. Halen, çevre il belediyelerinin ve diğer kurumların yapmak istediği yardımlar engellenmektedir.
1999 büyük Adapazarı depreminden hemen sonra başlatılan; toplumda deprem vergisi olarak bilinen, 21 yıldır kesintisiz olarak iletişim faturaları üzerinden toplanan bu verginin deprem ya da diğer doğal afetler için hiç kullanılmadığı, depreme dayanıklı yeni konut yapma fikriyatıyla TOKİ eliyle başlatılan kentsel dönüşümün nasıl da rantsal bir amaç güttüğü, Elazığ depreminde yıkılan binaların önemli bir kısmının da bu dönüşümden sonra yapılan binalardan olduğu tüm çıplaklığıyla görülmektedir. Deprem vergisi adı altında yoksul ve emekçi kesimlerden ek vergiler toplanırken, sermaye sahiplerine “vergi kaçırma” veya “vergiden kaçınmanın” fırsatının nasıl verildiğini; Kızılay başkanının itirafı ile kamuoyuna yansıdı. Tüm bunlarla birlikte ortaya çıkan bir gerçek var ki o da yalana, gösterişe, şova, şatafata, yolsuzluğa yaslanan 18 yıllık AKP İktidarının da çökmüş olmasıdır. Hele ki, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra kaybettikleri belediyelerde kamuoyunun gözünden kaçırmak, yolsuzlukların ve hortumlamaların üstünü örtmek için halkın iradesini, seçim sonuçlarını, hukuku ve adaleti neden yok saydıklarını sadece Türkiye halkı değil, tüm dünya görmektedir.
“KZILAY ÜZERİNDEN KAÇIRILAN VERGİ DERHAL TAHSİL EDİLMELİ”
Yandaş şirket olan Başkentgaz, doğrudan bu istismarcı vakfa bağış yapsa sadece %5 oranında vergi indiriminden faydalanabilecek iken Kızılay üzerinden yaptığı için %100 yani 8 milyon doların tamamını Kurumlar Vergisi’nden indirmiştir. Şimdi biz buradan Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı ilgili kurumları göreve çağırıyoruz. Kızılay üzerinden kaçırılan verginin derhal cezalı tarhiyatı yapılmalı ve tahsil edilmelidir. Kızılay’ a yapılan başka bağışlardan bu şekilde bir aktarma yapılmışsa derhal incelenmeli, bağışçı şirketlerin kimler olduğu ve daha kimlere şartlı bağışlar yapıldığı açıklanmalı ve vergi denetimi yapılmalıdır. Kızılay hakkında vergi kaçakçılığına iştirakten dolayı gereken yapılmalı, yönetim kurulu istifa etmeli, etmiyorsa görevden alınmalı ve tüm yüksek maaşlı yöneticileri hakkında soruşturma açılmalıdır.
Yandaş ve istismarcı Ensar Vakfı, hangi toplumsal yarar sağlamıştır. Eğitime nasıl bir katkı sunmaktadır? Yurtlarında birçok kez çocuklara cinsel istismarla gündem olan, çocukların ve ailelerinin geleceğini karartan bu vakfın, kamuya yararlı vakıf statüsünden derhal çıkarılarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladıkları protokoller derhal iptal edilmelidir.”
Açıklamada şu sorular soruldu:
– Toplanan vergilerle fay hatları üzerindeki şehirler yeniden kurulur, beklenen büyük deprem için İstanbul hazırlanırdı. Deprem için halen alınmakta olan vergiler nerelere harcandı? Bunu bilmek vergi ödeyen halkın hakkı değil midir?
-Ayrıca, kamu kaynaklarının amacı dışında kullanılması, ilk kez yaşanmamaktadır. Bu soygun düzeninin ifşası için daha fazla sorular sormaya devam ediyoruz: İşsizlere verilmek üzere işçilerden kesilen ve işsizlik sigortası fonunda biriken paraların çok azı işsizlere verilirken geriye kalan miktar nereye harcanmaktadır?
-Kamusal emekliliğin tasfiyesi demek olan Zorunlu Bireysel Emeklilik Sigortası Fonunda birikmekte olan paralar nereye harcanmaktadır veya harcanacaktır?
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.