PİRHA – Dünya Barış Gününe ilişkin Anakara’da düzenlenen basın açıklamasında konuşan KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Devrim Kahraman Dünya Barış Gününe ülkeler arası sorunların çözümünde barış dilinin yerine şiddet ve savaş dilinin egemen olduğu bir süreçle girildiğini vurguladı.
Haberin Videosu
1 Eylül Dünya Barış Günü için Ankara/Kızılay Sakarya Caddesi’nde bir araya gelen DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, Ankara Tabip Odası, TMMOB Ankara İl koordinasyon Kurulu, KESK Ankara Şubeler Platformu ve DKÖ ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Basın metnini kurumlar adına KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Devrim Kahraman okudu.
“PAYLAŞIM VE İKTİDAR MÜCADELELERİ SAVAŞLARI SÜREKLİ KILIYOR”
1 Eylül 1939 yılında Hitler’in Polonya’yı işgaliyle başlayan ve 60 milyon insanın yaşamına mal olan 2. Dünya Savaşının üzerinden 78 yıl geçtiğini belirten Kahraman, “O tarihten bu yana dünyanın birçok farklı bölgelerinde hala silahlar konuşuyor. Bütün insanlık ağır bedeller ödüyor, eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye dair temel kazanımlar her gün biraz daha gasp ediliyor. Sermayenin sömürü ve kar hırsı, hegemonik güçler arasındaki paylaşım ve iktidar mücadeleleri, savaşları süreğen hale getiriyor” şeklinde belirtti.
“SAVAŞLARIN FATURASI KADINLARA, ÇOCUKLARA VE EMEKÇİLERE KESİLİYOR”
Savaşların coğrafyası ve biçimi değişse de taraflardan birinin emperyalist güçlerin hep aynı kaldığını söyleyen Kahraman yaşanan savaşlara dur diyebilmenin ilk adımının emperyalizme dur diyebilmekten geçtiğini kaydetti.
Konuşmasında Ortadoğu’da yaşanan savaşa dikkat çeken Kahraman, “Milyonlarca insan yaşadıkları topraklardan göç etmek zorunda kalıyor. Savaşın yarattığı şiddet ve düşmanlık, dünyanın her yerini savaş alanı, özellikle kadınlar ve çocuklar olmak üzere herkesi savaşın hedefi haline getiriyor” dedi. Dünya Barış gününe ülkeler arası sorunların çözümünde barış dilinin yerine şiddet ve savaş dilinin egemen olduğu bir süreçle girildiğini vurgulayan Kahraman, savaş dönemlerinin emekçiler, kadınlar ve çocuklar üzerinde yarattığı etkiye şu sözlerle dikkat çekti:
“Böylesi dönemlerde emekçilerin çalışma koşulları, savaş kamplarındaki koşullara dönüşür. Kadınlara ve çocuklara yönelik taciz ve tecavüz gibi cinsel saldırılarda artışlar olur. Kadınların ve çocukların köle pazarlarında satılmaları, toplu katliamlar dünyanın gözü önünde gerçekleşir. Bu vahşet karşısında egemenlerin, emperyalistlerin tepkileri ‘timsah gözyaşı dökmekten’ öteye geçmez. Nerede olursa olsun barışa, kardeşliğe karşı atılan kurşunlara, bombalara ve saldırılara karşı durmak insani ve vicdani bir görevdir.”
“TÜRKİYE’DE YAŞANAN SAVAŞ, BİRLİKTE YAŞAMA ARZUSUNA ZARAR VERİYOR”
Dünya üzerinde süren savaşların en uzunlarından birinin 33 yıldır Türkiye’de yaşandığını belirten Kahraman, çatışmaların ülkeye yaşattığı acıların hiçbir kelimeyle tarif edilemeyecek kadar büyük ve derin olduğunu vurguladı. Çatışmalar sürdükçe yaşanan acıların daha da büyüdüğünü ve halkların birlikte yaşama arzusuna zarar verdiğini söyleyen Kahraman şunları belirtti:
“Terör ve güvenlik” söylemine dayalı politikaların sorunu çözmediği gün gibi ortadadır. Sokağa çıkma yasakları, hukuka aykırı şekilde ilan edilen güvenlik bölgelerinin yaygınlaşması, doğal varlıklara, insanlığın tarihsel miraslarına dönük yıkım ve katliamlar, işkence vakaları, toplu gözaltı ve tutuklamalar devletin “rutin uygulamaları” haline getiriliyor. Muhalif basın yayın organlarına yönelik baskılar, kapatmalar, basın emekçilerine, seçilmiş Milletvekilleri ve Belediye Başkanlarına yönelik gözaltı ve tutuklamalar artarak devam ediyor. OHAL ilanıyla birlikte uygulanan OHAL rejimi toplumsal barışa büyük zararlar veriyor. Toplumsal barışı sağlayabilmek için çatışmalar derhal durdurularak, Kürt sorununda demokratik bir çözümün koşulları yaratılmalıdır.”
BARIŞ UMUDUNU YÜKSELTME ÇAĞRISI
Ülkedeki siyasi gelişmelerin barış için daha fazla mücadele edilmesini gerektirdiğini ifade eden Kahraman, eşitlik, özgürlük ve adaletten yana tüm insanları barış umudunu yükseltmeye çağırdı. Kahraman sözlerini Bertold Brechr’in şu sözleriyle bitirdi:
“Bittiği gün en son savaş.
Bir yanda yenilenler vardı gene, bir yanda yenenler vardı.
Yenilenlerin yanında kırılıyordu halk açlıktan.
Yenenlerin yanında halk açlıktan kırılıyordu.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.