Alevi Haber Ajansi

Amed Emek ve Demokrasi Platformu: ÇEDES Projesi eğitim bilimlerine aykırı!-VİDEO

PİRHA – Amed Emek ve Demokrasi Platformu, okullara imam atanması kararını protesto etti. Yapılan basın açıklamasında “Eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir” denildi.

Eğitim-Sen Amed Şubesi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Cemevi, okullara imam atanmasına tepki gösterdi.

Hazal Park’ta yapılan basın açıklamasında “Anadilde, parasız, demokratik ve laik eğitimden vazgeçmiyoruz” pankartı açıldı.

“DOĞRUDAN LAİK EĞİTİMİ HEDEF ALAN UYGULAMALAR”

Eğitim Sen Amed Şube Eş Başkanı Emine Akşahin, yaptığı basın açıklamasında “Laikliği ve laik eğitimi hedef alan politika ve uygulamalara derhal son verilmelidir!” vurgusunu yaptı. Akşahin, siyasi iktidarın, eğitim sistemini ideolojik hedefleri doğrultusunda yönettiğini belirterek şunları söyledi:

“Son yıllarda, Millî Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmıştır. Bu ortak projeler üzerinden eğitimi dinselleşme süreci hızlandırılmış, doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar hayata geçirilmiştir.

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/Gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapılmakta ve çeşitli kararlar alınmaktadır.

ÇEDES Projesinin amacı “Öğrencilerimizin millî, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan, geliştiren ve kendi yaşantılarında inşa eden fertler olmalarına, çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, aklı selim, kalbi selim ve zevki selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamak” olarak ifade edilmektedir. Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, etkin bileşeni din referanslı kurumlar olması nedeniyle laik-bilimsel eğitim anlayışına ve eğitim bilimlerine aykırı bir çerçevede hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır. Bu proje kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı hem programa katkı sağlayan hem de “temsilci öğretmen” kanalıyla öğrencileri bulan ve kamu mekânlarını kullandıran kurumlar olarak işlev görmektedir.”

“DİNİ REFERANSLI EĞİTİM ANLAYIŞI”

Emine Akşahin, pedagojik eğitimi bulunmayan vaiz, imam hatip, Kur’an kursu öğreticilerinin İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere çeşitli illerde görevlendirilmeye başlandığının altını çizdi. Akşahin, ‘manevi danışman’lara atfedilen işlevlerin, dört yıllık eğitim fakültesi mezunu psikolojik danışmanlarla, zaten yıllardır sürdürüldüğünü belirterek şöyle devam etti:

“ÇEDES Projesi, 1739 sayılı kanuna aykırı olarak eğitim hizmetinin yürütülmesini, gözetilmesini ve denetlenmesini Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile paylaşarak gözetim, yürütme ve denetim görevini ihlal etmektedir. MEB, böylece okulların çocuğun üstün yararı ve kamu yararına işlev görme niteliğini sekteye uğratmaktadır.

Manevi değerler eğitimi altında kız öğrencilere toplumsal cinsiyet kodları aşılanarak okullardan, kamusal alanlardan, sosyal yaşamdan tecrit ederek okuldan kopuşlara neden olunacağı kaygısını taşıdığımızı belirtmek isteriz. Bütün bu kaygılarımız ve ön görümüzle ÇEDES Projesinin de, iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkarıldığını görüyoruz.

Eğitim kurumlarının herhangi bir şekilde dini içerikli proje ve etkinliklerin mekânı haline getirilmesinin okullara ve eğitim sistemine olumlu anlamda en küçük bir katkısının olmadığı açıktır. Okullarımız, farklı inanç gruplarının her birinin eşit değerde görülmesi gereken, hiçbir öğrencinin inancı ya da felsefi düşüncesi nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı kurumlar olmak zorundadır. Öğrencilerin inancı ya da kimliği nedeniyle ötekileştirilmesine ve ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalmasına neden olacak her türlü girişime son verilmelidir.”

“ORTAK MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ”

ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Eğitim Sen Amed Şube Eş Başkanı Emine Akşahin, sözlerini şu cümlelerle sonlandırdı:

“Laikliğin varlığı, din ve mezhep farklılıkları üzerinden farklı inançtan ve mezhepten insanların birbiriyle çatışmalarına son vermek, her inancın kendisiyle ve diğer inançlarla eşit haklar temelinde ilişki kurmasını güvence altına almak açısından önemlidir. Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, işyerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırılıklar içeren bir düzenlemedir.

Türkiye’de eğitim politikalarının merkezinde yer alan “tek din, tek mezhep” anlayışının, farklı kimlik ve inançlara karşı önyargıları diri tutan ve milliyetçilik temelinde yükselen resmî ideolojiyi besleyen ‘manevi değerler eğitimi’ uygulamasının okullardan başlayarak ülkede yaratılan kutuplaştırmayı derinleştirmesi kaçınılmazdır. Böylesi bir uygulama hem çocukların sağlıklı gelişiminin hem de eğitim sisteminde eşit, özgür ve bilimsel düşüncenin ilerlemesinin önünde önemli bir engeldir.

Milli Eğitim bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir.

Çocuklarımız, ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirilemez! Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tavır almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.”

“MÜSAADE ETMEMELİYİZ”

PSAKD Diyarbakır Şubesi Eşit Başkanı Aydın Atlı ise yaptığı konuşmada tüm toplumsal kesimleri, uygulamaya karşı çıkmaya davet ederek şunları söyledi:

“Laik, demokratik, bilimsel eğitim ile laik yaşam tarzını doğrudan hedef alma uygulamaları hayata geçirilmeye çalışılmıştır. ÇEDES projesi adı altında eğitimin tarikatlara, çocuklarımızın imamlara bırakılması projesine müsaade etmemeliyiz. Din görevlilerinin, öğrencilere değerler eğitimi vermesi doğru değildir. Laik, demokratik ve bilimsel eğitim Alevilerin yaşamında, ülkemizin aydınlık geleceğinde olmazsa olmazımızdır. On yıllardır zorunlu din derslerine karşı çıkan biz Aleviler, tüm paydaşlarımızla okullarımızı, çocuklarımızı ve geleceğimizi bu gerici zihniyete asla ve asla teslim etmeyeceğiz.”

PİRHA/DİYARBAKIR

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak