PİRHA- AKD Altınoluk Şubesi ‘Edep Erkan Yol Aşkına Şiarıyla Gercekleşen Altınoluk Alevi Kültür Sanat Festivali’nin Öğrettikleri’ başlığı ile sonuç bildirgesi yayınladı.
Alevi Kültür Dernekleri (AKD)’nin 9-13 Ağustos tarihleri arasında ikincisini düzenlediği Alevi Kültür ve Sanat Festivali’nin ardından sonuç bildirgesi yayınladı. Festival tertip komitesi tarafından yayınlanan metinde;
“Ülkemizde ve tüm dünyada adalet sisteminin haktan, eşitlikten yana değil güçlüden yana işlediği gerçeğini maalesef her gün görüyoruz. En yakın tarihte Dersim, Çorum, Maraş, Sivas, Gazi, Suruç, Ankara Gar Katliamı ve daha onlarcasında adalet arayan Aleviler, hâlâ bu adaletin sağlandığını görmeyi beklemektedirler. Altınoluk Kültür Sanat Festivalimizde Aleviler ve Alevi dostlarıyla birlikte dünyaya sevgi, barış, eşitlik, kardeşlik gözüyle bakan herkesin cemal cemale kaynaştığı, türküler, deyişler söylediği festivalimizde , gönülleri birlemeyi başarmıştık. Bu yıl festivalimizde çok sayıda değerli sanatçı, akademisyen, gazeteci, yazar ve siyasetçi konuk oldu ve Alevilerin dünyanın evrensel değerlerine uygun düşünce ve eylem dünyasına katkı sundular. Öncelikle Alevi sorununun çözümüne yönelik her adımı olumlu karşılayacağımızı, bu konuda üzerimize düşecek her türlü sorumluluğu göstereceğimizi ilan ederiz.” ifadelerine yer verildi.
“OKULLARA İMAM ATANMASININ ASIL AMACI ÜLKEMİZDE KARIŞIKLIĞA YOL AÇMAK”
Yayınlanan bildiride Alevi toplumunun yaşadığı bir çok sorun ve buna karşın oluşan taleplerine yer vererek “Alevilerin tarih boyunca maruz bırakıldıkları eşitsizlik, inkar ve asimilasyon gibi mağduriyetlerin derhal son bulmasını ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) adlı projeden ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Projeye eğitimciler, veliler ve demokratik kamuoyu daha güçlü tepki göstermelidir. Okullara imam atanmasının asıl amacı olan kindar ve dindar bir Müslüman nesil yetiştirmeyi slogan edinmiş, Ebussuut’un fetvalarını esas alarak ayrımcılığı daha derinleştirerek ülkemizde bir karışıklığa yol açacak bu uygulamaları doğru görmüyoruz.” denildi.
Bildirinin devamında dikkat çeken başlıklar şunlar oldu;
“MADIMAK UTANÇ MÜZESİ YAPILMALI”
Çözümün öncelikli yolu, başta Aleviler olmak üzere, inançsal, ulusal etnik, cinsel ve dilsel kimlikleri üzerinden düşmanlaştırılmış kesimlerin uğratıldıkları eşitsizlik, inkar ve asimilasyon gibi mağduriyetler derhal sona erdirilmelidir. Alevilerin asli talep ve sorunlarının çözümü gibi sunulmakta, hem de bunların diyeti olarak Alevilere İslamcı politikalara biat dayatılmaktadır. Cumhuriyet tarihi boyunca inançsal kimlik hakları reddedilmiş olan Aleviler, bugün çok daha ağır bir İslamcı asimilasyon baskısı altına alınmış bulunmaktadır. Madımak’ın utanç müzesi yapılması ve rejimin tüm insanlığa karşı suçlarıyla yüzleşilmesi. Madımak Katliamının, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul görmesi, ve insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz diyebilmelidir. Açıkça ilan ederiz ki, öncelikle bu sorunların çözümü için adım atılmak isteniyorsa, bunun doğrudan muhatabı, Alevilerin on yıllara yayılan mücadeleleriyle oluşturdukları kurumlarıdır. Cemevlerine ve özellikle dedelere yönelik manipülatif çabalar, çözümün değil, çürütme ve parçalama iradesinin göstergeleridir. Aleviler, tüm renkleri ve kurumlarının birleşik iradesiyle bu beyhude ve anti demokratik çabaların karşısında duracaktır.”
“EŞİT YURTAŞLIK HAKKIMIZ ALACAĞIZ”
Buradan tüm ülke kamuoyuna ilan ederiz ki, iktidar Alevilerin sorunlarını, şimdiye kadar olduğu gibi görmezden gelmeye devam edemez. Kürt sorununda olduğu gibi Alevi sorununu da çözmek yerine çürütme inadı, sadece söz konusu bu kesimlere değil, Türkiye halkının bütününe de büyük bedeller ödetmektedir. Gerçeklik buyken Alevi kurumları, sadece kendilerine yaşatılan mağduriyetin çözümü için değil, bir bütün olarak Türkiye’nin sorunlarının çözümü için uğraş verdiğinin bilinciyle davranmaktadır. Tüm kurumlarımız birlikte eşit yurttaşlık hak mücadelesini Türkiye’nin her kimlikten halkına, vicdanını kaybetmemiş herkese gerçek bir demokrasi, gerçek bir laiklik ve sosyal hukuk devleti için birlikte mücadele etme çağrısı yapmaktayız. Birinci yüzyılını mağduriyetle, asimilasyonla, katliamlarla geçirdiğimiz Cumhuriyetin ikinci yüzyılında artık Pirlerimizin belirttikleri çizginin, yani “72 millete bir nazarla bakma” düsturunun gerisinde kalan bir yedeklenmeyi kimse bizlerden beklemesin. Alevi toplulukların ve kurumlarımızın üzerinde bir kez daha mutabakat tazelediği eşit yurttaşlık talebimizin gerekleri, bu festivalimizde bir kez daha teyit edilmiştir.
“ALEVİLİĞİ KÜLTÜR BAKANLIĞINA HAPSEDEMEZSİNİZ”
Dinde, inançta, bireyin kendi özgür iradesiyle belirlediği bir yaşam biçimidir. 17 Kasım’da Meclis’ten geçen torba yasayla, cemevlerinin yönetimi ve tüm faaliyetlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na bağlanmasını tanmıyoruz bu yasayı tanıyanlar ve kapısında bekleyenler kapımızdan dahi geçmesinler diyoruz. Henüz Alevilerin eşit yurttaşlık sorunları ortadayken cemevlerinin ibadethane olmasını kabul etmeyen bir Diyanet ve çevresi Alevileri hangi yüzle dizayn etmeye çalışıyor?
Aleviler bu ülkenin vergi veren vatandaşları olarak elbette devletle ilişki kuracak, devletten hizmet ve hak talep edecektir, etmelidir de, ediyorlar da. Ama Alevilerin mücadelesi, devletin bir bakanlığının zapturaptı altına girme mücadelesi değildir. Alevilerin mücadelesi, demokratik bir ülkede eşit vatandaşlar olarak yaşama mücadelesidir. Bunun için gerekli olan, zorunlu din derslerinin kaldırılmasından kamuda yaşadıkları ayrımcılığın son bulmasına ve cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesine kadar bir dizi talebi Alevi kurumları farklı platformlarda defalarca açıkladı. Ayrıca, bu taleplerle ilgili alınmış, fakat ısrarla uygulanmayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Yargıtay kararları var. Hal böyleyken, her biri son derece makûl ve haklı bu talepleri karşılamak yerine, tam aksi yönde ve Aleviliği devletleştirmek amaçlı yapılan hamleler meseleyi çözmek şöyle dursun, gittikçe içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması, başta Aleviler olmak üzere ötekileştirilen tüm kesimler aleyhine sürdürülen negatif ayrımcılığa derhal son verilmesi, Bu ters yöndeki gidişat ülkede demokrasinin geleceği açısından zaten karanlık olan tabloyu daha da karartıyor. Tüm bunlardan ötürü, festivalimizin daha çok kadın emeği üzerinde gerçekleşmesi ve çocukların da sürece dâhil olması işte tamda bu nedenlerden dolayı kurumlar ve Alevi toplumu arasındaki bağın güçlenmesine katkı sağlamaktadır. Alevi toplumu ve merkezi örgütlenme yöneticilerinin oluşmasına ve hemhal edilmesine vesile olmaktadır. Sanatçı ve akademisyenlerin çalışmaları, Alevi toplumu ile buluşması, bölge ve çevresindeki yaşayanların gerek teknoloji gerek sanat gerek ise kültür anlamında gıdalandığı bir etkinlik süreci olmuştur. Daha güçlü bir Festival için mücadeleye devam.
Tarihi inanç köklerimiz olan ocak ve dergahlarımıza dönük baskılarınızın farkındayız. Alevi-Bektaşi dergahlarının birçoğuna el koydunuz ya da kontrol altında tutularak işlevsiz hale getirdiniz. Dergahlarımızı geri istiyoruz, Aynı zamanda dedelerimizi zapturapt altına alarak, ocaklarımızı yok etmek istiyorsunuz. İktidar, Sünni-Hanefi inancına biz Alevileri de ekleme amacındadır. Bizleri tarif etmeninizi ve tanımlamanızı kabul etmiyoruz. Ve tekrar tekrar ifade ediyoruz ki; bir kez daha, yine, yeniden belirtmek istiyoruz ki; bizler, Anadolu’nun çok kültürlü ve çok inançlı çeşitliliğini tekleştirmeyen, laik ve demokratik bir ülkede, birlikte yaşama sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Demokratik mücadelemizi, yasal ve hukuki zeminlerde aramaya ve savunmaya devam edeceğiz.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.