Alevi Haber Ajansi

Ali Yıldırım ‘Alevilerin El Kitabı’nı anlattı: Tarihsel el kitabı oluşturmaya çalıştım-VİDEO

PİRHA – Araştırmacı-Yazar Ali Yıldırım son çıkarttığı ‘Alevilerin El Kitabı’ kitabını PİRHA’ya anlattı. Yıldırım, Aleviliğe yönelik tanımlarla, değerlendirmelerle, Alevilerin önemli günleriyle, Alevi değerleriyle, deyişlerle, fıkralarla, kitaplarla, Alevi yoluna dair her güne bir konuyu ayırarak, hasrederek bir tarihsel el kitabı oluşturmaya çalıştım”dedi. 

Haberin Videosu

Araştırmacı Yazar Ali Yıldırım Pir Haber Ajansı’na son çıkartığı ‘Alevilerin El Kitabı’ neden çıkardığını değerlendirdi. Yaptığı çalışmanın, Alevi yolunun birikimini, tarihsel teolojik temellerini ortaya koymak ve bu birikimi gelecek kuşaklara aktarmak için anlamlı bir çalışma olduğunu söyledi.

Alevi dünyasında Aleviliğe dair çok kitabın olduğunu ancak gerçek anlamda sayının çok az olduğunu kaydeden Yıldırım, Aleviliğe dair 500 kitabın olduğunu söyledi. Alevilikle ilgili yazılmış her kitabın değerli olduğunu ifade eden, Ali Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

“ALEVİ TARİHİ BİR BAĞA DAYANMADIĞI SÜRECE SAVRULUP GİDECEKTİR”

“Aleviliğe dair yazılan, ortaya konulan eserlerin bilimselliği, yola, erkâna uygunluğu meselesi. Çünkü birçok kitap ya da söylenen söz ortaya konulan düşünce aslında Alevilikten çok Aleviliğin dışında bir takım unsurları tarif ediyor, onları anlatıyor. Alevi tarihi diye baktığınız zaman size genel olarak Şiiliği anlatır. Şiiliğin tarihini anlatan 4 halifede orada yapılan haksızlığı daha sonra devamında ortaya çıkan bir inanç gibi Alevilik tarif ediliyor. Bu tarihsel anlamda oraya dayandırılıyor. Bu bizim tarihimiz değil, bu Şiiliğin tarihi. Ritüeller anlamında yine aynı şekilde Alevi ritüellerini, inanç ibadetini dayandığı esaslara baktığımızda aynı şekilde Alevilik dışında İslam’ın ya da Şiiliğin unsurlarını Alevilik adına ortaya konduğunu görüyoruz. Mesele esas olarak Alevi tarihinde düğümleniyor. Yani Alevi toplumunun bir tarihi yok. Yani yaşanmış fiili bir tarih var; fakat bu tarihin teori haline geldiği düşünsel ve kuramsallaştığı bir tarihimiz söz konusu değil. O nedenle de Aleviliğe dair söylediğimiz her şey tarihsel bir bağa, tarihsel bir iskelete dayanmadığı için savrulup gitme olasılığı yüksek.

“ALEVİ TARİHİ, KAVİMDEN BERİ GETİRDİĞİ BİLİMSELLİKTEN GEÇİYOR” 

Bu konuda esas olarak yazılan çizilen bütün çalışmaların dayanağının bir tarihsel eksen ihtiyacı karşılaması gerek. O tarihsellik ekseni inşa etmediğimiz takdirde Aleviliğe dair söylediğimiz her şeyin savrulup gitmesi mümkün. Alevi tarihi birilerinin Alevi’ye dayattığı, resmi ideolojinin dayattığı, ezberlettiği, tarihten ziyade bizzat Alevi yolunun kavimden beri getirdiği unsurların bilimsel anlamda ortaya koymasından geçiyor.

“TÜRK TARİH TEZİ, ALEVİ TARİHİ GİBİ ORTAYA KONULUYOR”

Şiiliğin tarihinin Aleviliğin tarihi olarak bize anlatıldığı bir tarih perspektifi aynı şekilde resmi Türk tarih tezinin Alevi tarihi gibi sunulması 1071 yılında Türkler Anadolu’ya geldiler, kapılar açıldı, burası boş tarlaydı, Alevilik böyle devam etti. Bu da Alevi tarihinde büyük bir yanılsama. Nasıl Şiilikte bir yanılsama ise Türk tarih tezi de bir yanılsamayı oluşturuyor. Ve biz liselerde ortaokullarda öğretilen Türk tarih tezini birçok insan birçok yazar, Alevi tarihi gibi ortaya koyuyor, bunun üzerinden bize tarihi hikâyeler anlatılıyor.

“ALEVİ TÜMÜ İLE ANADOLU’DA ŞEKİLLENMİŞ”

Hâlbuki Alevilik ne Ortadoğu coğrafyasından, ne Arap coğrafyasından şekillenmiş, ne oradan bize gelmiş bir unsur ne de orta Asya’da şekillenip oradan Anadolu’ya gelmiş bir unsur. Yani bunlar Alevi tarihi değil, Alevi tarihi tümü ile Anadolu’da şekillenmiş Anadolu’nun kadim tarihinden büyüyüp gelen binlerce yıllık ömrü olan bir tarih.”

“DOĞANIN UNSURLARI İLE HAYAT BULMAKTAYIZ”

“İnsan Alevilikte inancın merkezinde fakat insan bütün doğanın efendisi değil” diyen Ali Yıldırım, “Buradaki bizim tavrımız insanın üstünde bir başka otorite tanımama anlamında yani ne ararsan insanda ara anlamında bir değerlendirmedir. Ama doğadaki, evrendeki her şeyin bütün varlıkların birliği bizim için esastır ve o anlamda yeryüzündeki bütün canlıların yaşama hakkı vardır. Çünkü Aleviliği vareden, daha doğrusu insanı var eden doğanın kendisidir. Doğa bizi yaşatmaktadır, var etmektedir. Doğanın unsurları ile hayat bulmaktayız. O nedenle de doğa hakkı tüm canlıların eşitliği birliği bizim yolumuzda esas olmak durumundadır. Yani insan yaratılmışların en böyle eşrefi mahlûka-tı değildir. İnsan da diğer canlılar gibi yeryüzünde yaşama hakkı olan bir canlıdır” dedi.

“ALEVİ YOLUNA DAİR BİRÇOK ŞEYİ ALARAK EL KİTABI OLUŞTURDUM”

Yıldırım, kitabına dair, “Alevilerin El Kitabı’ adıyla yayınlamış olduğum kitabı bu perspektiften küçük küçük anekdotlarla, Aleviliğe yönelik tanımlarla, değerlendirmelerle, Alevilerin önemli günleriyle, Alevi değerleriyle, deyişlerle, fıkralarla, kitaplarla, Alevi yoluna dair her güne bir konuyu ayırarak hasrederek bir tarihsel el kitabı oluşturmaya çalıştım” dedi.

Kitabın her yıl yeni baskısının yapılacağını ifade eden Yazar Ali Yıldırım, “Her gün okunacak, her günün özelliğini dile getiren bir kitap oluşturmak istedim, bu anlamıyla bir başlangıç kitabı. Bütün bu teorik açıklamaların içinde yer aldığı bir kitap olmaktan çok, buna bir giriş bir Aleviliğe giriş, gençler için yeni başlayanlar için yabancılar için” dedi.

Cebrail ARSLAN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak