Alevi Haber Ajansi

Ali Adil Atalay: ‘Alevilere selam verilmez’ denilen yıllarda yayıncılığa başladım-VİDEO

PİRHA – Can Yayınları’nın kurucularından Ali Adil Atalay, yazım dünyasında nasıl yer aldıklarını PİRHA’ya anlattı. Atalay, ‘Alevilere selam verilmez, kestiği yenilmez, ana bacı bilmez, mum söndürürler’ denirdi. ‘Ben bu kutuyu açmalıyım’ dedim ve yola çıktım” diyerek 53 yıllık mücadelesini aktardı.

Can Yayınları’nın kurucularından Ali Adil Atalay ile Alevi yayıncılığının dününü ve bugününü konuştuk. Fatih ilçesindeki tarihi Milas Han içerisinde yer alan Can Yayınları da bir çok yayınevi gibi dar bir mekanda, binlerce kitaba ev sahipliğini yapıyor.

1972 yılında kurulan Can Yayınları, özellikle Aleviliğe dair yayınları ile yazım dünyasında öne çıkıyor.

Ali Adil Atalay, yayıncılık alanında imza attığı birçok başarıya ek olarak Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri’nin yapıldığı 16 Ağustos 2024’te Yaşayan İnsan Hazinesi Hizmet Ödülüne de layık görüldü. Şiir ve tarih içerikli elliden fazla kitap kaleme alan ‘Vaktidolu’ mahlası ile bilinen Ali Adil Atalay ile mütevazi ofisinde bir araya geldik.

Çalışma masasının başında asılı duran paslı ve bir hayli eski olan makası işaret ederek hayat hikayesini anlatmaya başlayan Atalay, “1934 yılında Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Bizmişen köyünde, bir ahırda doğdum. Annem göbek bağımı ne ile keseceğini şaşırmış olmalı ki orada bulduğu hayvanların yelesini kırptıkları paslı makasla göbeğimi kesti. 2 yaşında da yetim kaldım. 91 yıldır bu makas da benim elimde” diyerek hayata geliş hikayesini özetledi.

“ALEVİLER, ALEVİ OLDUKLARINI SAKLIYORDU”

Ali Adil Atalay, yetim kaldıktan sonra dedesinin yanında büyüdüğünü belirtti. “Cemlerde dedemin dizinde oturdum hep. 1955 yılına kadar da köyümde kaldım” diyen Atalay, Yaşamının sonraki dönemine dair şöyle devam etti:

“7 yaşında aşık olmuştum. Elim kalem tutar tutmaz şiir yazmaya başladım. İlk yazdığım şiirlerden birisini bir köylüme okumuştum ve sonrasında beni aforoz etti; kara sevdaya düştüğümü söylemişti. Neyse eşimle evlendiğim vakit o şiirleri yaktık.

Gençken çok kitap okurdum. Çocukken adeta kendimi bir deryanın içerisinde bulmuştum. Divriği’de yaşayan ablamın yanına gitmiştim. O zamanlar eniştemde Fuzuli’nin ‘Saadete ermişlerin bahçesi’ adlı kitabını gördüm ve ‘bana satacaksın’ dedim. Kitabın Kazım Çavuş’a ait olduğunu söyledi. Koşarak hemen onun yanına gittim. 12 kuruşa satın aldım o kitabı ve gelip enişteme gösterdim. ‘Satacağını bilsem öküzün tekini verirdim’ demişti. Bu eniştem zaman oldu İstanbul’a gelip para kazandı fakat gidip de bir yayınevinden ‘Bektaşiliğin iç yüzü var mı?’ diye soramadı. Aleviler, Alevi olduklarını saklıyordu.”

CAN YAYINLARI’NA EVRİLEN SÜREÇ!

Dede ve babasının dedelik yapmadığını, ancak kendisinin 1985 yılına kadar hizmet yürüttüğünü söyleyen Ali Adil Atalay “Fakat hiç ‘dedeyim” demedim” diye de ekledi. Ağuiçen Ocağına mensup olduğunu söyleyen Atalay, İstanbul’da ilk olarak nakliyecilik yaptığını, aynı yıllarda ‘Gerçekler’ adlı gazetede köşe yazarlığı yürüttüğünü de anlattı. Atalay, yayınevi açma sürecine dair şunları aktardı:

“1970 yılında gazetede ‘Canlar’ köşesini yazıyordum. Bu münasebetle Can Yayınları’nı 1972’de kurdum. Yayınevini kurmadan kısa bir süre önce Kemaliye’ye gittim. Ezanın Türkçe okunduğu dönemlerdi. Tanıdığım birisini gittiğim bir ortamda sordum. Yaşlıca birisi ‘Kafir Kızılbaş, bugün günlerden nedir?’ diye sordu. ‘Cuma’ dedim. O da ‘Aradığın kişi camidedir’ dedi. Biraz büyük olsaydım ‘Evet ben Kızılbaşım, sen de Yezit’sin. Peki sen neden camide değilsin?’ diyebilirdim. Bu olay çok ağrıma gitmişti, 3 saatlik yol boyunca ağlamıştım.

Bu yaşıma kadar zalimlere bile beddua etmedim. ‘Alevilere selam verilmez, kestiği yenilmez, ana bacı bilmez, mum söndürürler’ denirdi. Ben o yıllarda ‘Mum Söndü’ piyesine de gitmiştim. Eğer ben para için bu işe başlamış olsaydım ‘Biz mum söndürürüz’ diye bir kitap yazardım ve binlerce satardım. ‘Ben bu kutuyu açmalıyım’ dedim!

Gazete köşesinde Ehlibeyt’i, Kerbela şiirlerini yazdığım için Gümüşhacı Köyü’nden her gün mektup alıyordum. Ayrıca 1968 yılında Karaca Ahmet Sultan Derneği’ni kurdum. 1985 yılına kadar da oranın yönetiminde yer aldım. Sonrasında ise Alevi-Bektaşi Eğitim ve Kültür Vakfı kuruculuğu ve başkanlığını yaptım. Dedem ‘Çalışmak en büyük ibadettir’ demişti, bende halen çalışıyorum. Ankara’da Gençlik Parkı’nda güvercinin ağzından bir şans kağıdı çekmiştim. Tevfik Fikret’in ‘Yükselmeli, dokunmalı alnın semalara / Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş atıl bağır / Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır’ şiirini muska gibi cebime koydum.”

“MUM NASIL SÖNÜYOR ÖĞRENECEKLERDİ!”

Ali Adil Atalay, 1997 yılına kadar Can Yayınları’na çok büyük bir ilginin olduğunu söyledi. Okur oranının o dönem daha yoğun olduğuna işaret eden Atalay, şöyle devam etti:

“Adeta kitap yetiştiremiyordum. 25 kitabı bir set yaparak satıyordum. Eşim ve oğlum, bir günde 300 set hazırlamaya yetişemiyordu. İzmit’ten 3 tır kağıt getirtiyordum. Ancak gün geldi bir günde 750 set, 17800 kitap dolandırıldım. Ancak hiç üzülmedim. ‘O kitaplar okunacak, mum nasıl sönüyor, selam neden verilmiyor, kestiği neden yenilmiyor bunları öğrenecekler’ dedim.

İlimdir başımızın tacı. Bir uçağı yapıp gökyüzünde uçurmak, Aya gitmek de benim nazarımda bir keramettir. ‘Benim dedem uçtu’ diyenlerden değilim. Alevilik için çok uğraştım. Sokaklarda dahi Aleviliğe dair konuşurdum, bana ‘Kafir Kızılbaş’ derlerdi, ben de onlara ‘Yezit oğlu Yezit’ derdim. 1985 yılına kadar İstanbul’daki evimin üstünde cem yaptım. Dış kapıyı dahi kapatmazdık. Mikrofana da hacet yoktu ama sonrasında ceme gitmedim. Çünkü cem yoktu, olanlar da gösteri cemiydi.”

“ALEVİ ANSİKLOPEDİSİ KARARINI TASVİP ETMİYORUM”

Ali Adil Atalay, devlet eliyle hazırlanan Alevi Ansiklopedisi konusunda da görüşlerini aktardı. “Nerede çarpık bir söz varsa orada kalabalık toplanır” diyen Atalay, eleştirisini şu cümlelerle sürdürdü:

“Bu durum en güzel asimilasyondur! Paranın olduğu yerde Allah olmaz. O sebeple bu yapılanları tasvip etmiyorum. Alevi Bektaşi Eğitim ve Kültür Vakfı başkanıydım, İzzettin Doğan adeta sil baştan yaptı. Başkanlığı kendi rızamla bırakmıştım, İzzettin Doğan ise bana ‘Başkanlığı neden bıraktın?’ dedi. Ben de ‘Yönetim de burada, ne dışlandım ne de oy kaybettim. Kendi rızamla ayrıldım ki koltuğun değişmesini sizlere öğretmek için’ dedim. Kişiler, sırf ‘Başkanım’ kelimesi için başkanlık yapar, o da yoksa maaş için başkanlık yapar, onlar da yoksa tehdit yürütebilmek için başkanlık yapar. Ağaç, baş yukarı, insan ise baş aşağı büyür. Tevazuya inen yücelmiştir, benlikte olan şeytanlaşmıştır.”

“VİCDANIM MÜSTERİH İSE CENNETTEYİM”

Ali Adil Atalay, son olarak Can Yayınları’nın bugününe dair de değerlendirme yaptı. Atalay şunları söyledi:

“Ağaç hakkında bir şiirim var. Demişim ki; ‘Bin yıl yaşasam dikerdim ilmek / Kağıt, kalem, ağaç.’ Kalem ağaçtan oluyor mu? Oluyor. Kağıt ağaçtan oluyor mu? Oluyor. İlim ise kağıt ve kalemin üzerinde mi? Evet. Ben de ‘Bin yıl yaşasam okurdum’ demişim ve okuyorum. Zaman buldum kitap bulamadım, kitap buldum zaman bulamadım. 1990’lı yıllar benim için altın yıllarıydı ama paraya önem vermedim. Dolandırıldığım para ile burası satın alınırdı, kirada oturmazdım. Ama mutluyum. Vicdanım müsterih ise cennetteyim.

İsmim Adil Ali hem Vaktidolu

Dinim insan, mezhebim vicdan yolu

Bu dünyada her fikre saygım var

Aşksız geçen bir an bile bana dar.

Bu dörtlük bana yetiyor, benim hayatım bu. Başta insanım. Gerçekler isimli gazeteyi çıkardığımız dönemde yazar bulamıyorduk. Komünistlik Evrensel Beyannamesine imza atanlar Alevi yazarları oldular. ‘Alevilik benle başlayıp benle bitti’ diyenler oldu. Bunların hepsini boşa dinledim. Bugün 650. kitap baskıya veriliyor. Bunların hiçbirisinde kırmızı çizgimin dışına çıkan kitap bulamazsınız. Bir ferdin, bir dinin ya da mezhebin aleyhinde kitap bulamazsınız. Ben sadece gerçekleri, tasavvufun özünü yazarım. Güruh-u Naci’den bugüne kadar Aleviliği anlatırım. Çünkü bunları dedemden aldım!”

Eren GÜVEN/İSTANBUL 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak