PİRHA- Alevilerin kendi ana dillerinde dua ve gülbeng okumasının, cem yürütmesinin Aleviliği yaşattığını söyleyen Seyit Sabun Ocağı’ndan Mehmet Seyitalioğlu, “İnatla kendi ana dilimizde ibadetlerimizi yapmak hem ana dilimize hizmettir hem de geleneğimizi korumak, inancımızı var etmektir” dedi.
21 Şubat 1952’de Bangladeş’in başkenti Daka’da, Bengal alfabesiyle yazabilme ve Pakistan’ın Bengal dilini de resmi dil olarak tanıması talepleriyle yapılan protestolarda Bengal Dil Hareketi’nden öğrencilerin polisler tarafından öldürüldü.
Bengal’de anadilini sahiplenme mücadelesinde hayatını kaybeden öğrencilere saygı olarak 21 Şubat, UNESCO tarafından Uluslararası Ana Dil Günü ilan edildi.
Türkiye ve dünyanın birçok yerinde ana dilinin konuşulması ve korunmasına dönük mücadeleler sürüyor. Aleviler de bu mücadeleyi kendi inanç ve kültürlerini yaşatmak adına sürdürüyor.
21 Şubat Dünya Ana Dili Günü’ne dair Seyit Sabun Ocağı’ndan Mehmet Seyitalioğlu, PİRHA‘ya değerlendirmelerde bulunarak, Alevilerin kendi ana dilinde ibadetlerini yapmalarının önemine vurgu yaptı.
“ANA DİLİNDE İBADETİN ENGELLENMESİ ASİMİLASYONDUR”
Ana dilinin inançta büyük bir yeri olduğunu belirten Mehmet Seyitalioğlu, bunun Türkiye’de çeşitli engellere takıldığını kaydetti. Alevilerin hem inanç hem de ana dili konusunda iki kez asimilasyonla karşı karşıya olduklarının altını çizen Seyitoğlu, “İnatla kendi ana dilimizde dua ve gülbenglerimizi okumak, cem ve cemaatlerimizi yürütmek, hem ana dilimize hizmettir hem de geleneğimizi korumak, inancımızı var etmektir. Bizim varlığımız bizim kültürümüzde yaşar. Kültürümüz bizi var eder, ilerletir. Bu dayanışma bizi halk olarak, inanç olarak, kültür olarak da bu dünyada var olmamızı sağlar. Birisi kendi dünya görüşü olarak bir anlayışla vardan var olduğunu savunur, biz o cephedeyiz. Yani biz Vahabi ve vahiy dinlerden değiliz. Bizim pirimiz, sultanımız rehberimiz, mürşidiimiz yine bizden biridir ve ocakzadedir. Bu ocakzadeler kendi inanç ve ibadetilerini kendi dilinde yürütüyorlar ancak bunu yapınca çeşitli engelleri takılıyorlar. Burada da bir asimilasyon var” diye konuştu.
“ALEVİLER DE ASİMİLASYONDAN ETKİLENMİŞTİR”
Bazı Alevilerin Sünni mezhebine ait kalıplaşmış ifadeleri günlük yaşamında kullandığını söyleyen Mehmet Seyitalioğlu, söz konusu asimilasyondan Alevilerin de etkilendiğini dile getirdi. Asimilasyon başlangıcını pantolondaki ufak bir söküğe benzeten Seyitalioğlu, “O sökük bir başlarsa bütün pantolana, bedene sirayet eder. Asimilasyon önemsemediğimiz küçük şeylerle başlar, o boşlukları doldurur, yeni bir bir fikriyat yaratır. Bu fikriyat da zulmedenin, yasaklayanın anlayışıdır. Bu nedenle asimilasyonun önüne geçmek için kendi dilimizde inanç ve kültürümüzü yürütmeliyiz, ritüellerimizi yerine getirmeliyiz. Bunu yapmazsak yok oluruz” sözlerini kullandı.
Fatoş SARIKAYA/ MERSİN
Yoruma kapalı.