PİRHA – Ankara’da DAD Mamak Şubesi Ana Fatma Cemevi’nde muhabbet cemi gerçekleştirildi. Ceme Hubyar Ocağı dedelerinden Cemal Şahin ve Sinemilli Ocağından Süleyman Deprem katıldı. Alevilik ve sorunlarının konuşulduğu cemde lokmalar dağıtıldı.
Haberin videosu
DAD Mamak Şubede gerçekleştirilen muhabbet ceminde, Alevilik ve sorunları konuşuldu. Cem, PSAKD Yenimahalle Batı Kent Cemevi Hubyar Ocağı dedelerinden Cemal Şahin, Maraş Sinemilli Ocağından Süleyman Deprem, Kureyşan Ocağından Hamza Takmaz, Kars Canbek Ocağından Murteza Akbaş ve Tuzluçayır halkının yoğun katılımıyla gerçekleşti.
Muhabbet Cemi’nde PSAKD Yenimahalle Batıkent Cemevi Hubyar Ocağı dedelerinden Cemal Şahin kısa bir konuşma yaptı. Şahin, yapılan cemde birbirlerini anlayacaklarını, sorunlarını konuşacaklarını belirtti.
“MUHABBET CEMİ, İNSANLARIN BİRBİRLERİNE KARŞI HOŞGÖRÜ KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRİR”
Cemal Şahin Dede, Alevilerde cem olmanın anlamını şöyle anlattı:
“Alevilikte cem vardır. Cemde bir araya gelme, birleşme, birlikte düşünme, insanların birbirleri ile olan ilişkilerini, doğa ve çevreye karşı davranışlarını denetleme ve insanlarda birbirlerine karşı hoşgörü kültürünü geliştirmedir. Cemde belli kurallar vardır. Cemde olmazsa olmaz 12 hizmettir. 12 hizmetin bir amacı bir erkânı, bir yolu ve bir duruş biçimi vardır. Cemde, muhabbet yapılır insanları bilgilendirmek için daha sonra görgü cemleri yapılır, yani ikrar vardır, muhasiplik cemi, görgü cemi, dardan indirme cemi vardır, hakka yürüme erkânımız vardır.”
“ALEVİLİK, ZAMANA GÖRE UYARLANMA YETENEĞİNİ GÖSTERİR”
“Bu kâinat, bu evren maddenin değişim ve oluşumundan başka bir şey değildir” diyen Cemal Şahin, “Bu kâinatta hiçbir şey olduğu gibi yerinde kalmaz. Her şey değişir, bu evrende değişmeyen hiçbir şey yoktur. Her şeyin mutlak bir öncesi vardır birde geleceği vardır. Her şey birden bire olmaz. Her şey süreçler zincirini izleyerek gelir. Sürekler zincirinde bir kesinti yoktur. Her şey birbirini etkiler, her şey birşeyin sonu başka bir yaşamın da başlangıcıdır. Bu evrenin temel yasasıdır” dedi.
“Alevilik dogmatik değildir” diyen Şahin, “Alevilikte mutlak diye bir şey yoktur. Çağın ve teknolojinin gelişimine göredir. Çünkü bizim rehberimiz bilimdir. Bilimin gelişimine göre Alevilikte gelişimi de mutlaka olacaktır. Çünkü bizler çağa uymazsak çağın gerisinde kalırız. O nedenle Alevilik zamana göre kendini uyarlama yeteneğini her zaman göstermiştir” ifadelerini kullandı.
“HERKES ANLADIĞI DİLDEN İBADET ETMELİ”
Alevilerde kırılma döneminin 1500 yıllarda başladığını ancak 1826 yılından sonra insanlara cenazelerinizi böyle kaldıramazsınız denildiğini ve başkalarının geleneğine göre cenazelerini kaldırmaya başladıklarını söyleyen Şahin, Alevilerin nasıl asimilasyona uğradığını şöyle anlattı:
“İkinci kırılma 1925 yılında tekke ve zaviyeler kapatılınca yine Alevi köylerindeki insanlara cenazelerinizi böyle kaldıracaksınız denildi. 1962 -63 yıllarında bütün ilçelerde İmam Hatip Ekâbir kursları adı altında kurslar açıldı. İnsanlar gitti. Oralarda bu hizmeti yapan Aleviler oralarda eğitildi, başka inançların erkânlarına göre hizmetler yürütülmeye başlandı. Daha sonraki dönemlerde baktık ki Alevilik diye bir şey kalmayacak bu işi yürüten Alevi önderleri bir araya geldiler çeşitli erkân nameler hazırlandı, birçok cemevimizde kendi erkânımıza göre cenazelerimize hizmet yapmaya çalıştık. Ama tepki alıyoruz, dede yasin okumadı, dede Fatiha okumadı, dede Arapça kuran okumadı diye. İbadet insanların anladığı dilden, anlamadığımız bir dilden ibadetimiz olmaz. O nedenle Kürtçe anlıyorsak Kürtçe, Türkçe anlıyorsak Türkçe, Arapça anlıyorsak ise Arapça yapılmalıdır. Anlamadığımız bir dilden ibadet yapmamalıyız.”
“İNKAR VE ASİMİLASYONA TABİ TUTULDUK”
Sinemilli Ocağından Pir Süleyman Deprem de Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yolundan erkânından uzaklaştıklarını ve uzaklaştırıldıklarını belirtti.
Selçuklu devletinden bu yana her zaman imha, inkâr ve asimilasyona tabi tutulduklarını söyleyen Deprem, “Her dönem Aleviler topluca katledildi. Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da, Gazide yaşandı. Dünyanın diğer yerlerinde de iktidarlar kendilerine muhalif olan insanların hepsini katletmişler” dedi.
Pir Deprem, Alevilere yönelik katliam ve soykırımların temel nedenini ise şöyle açıklıyor:
“Aleviler paylaşımı savunurlar, Aleviler barışçıdır, Aleviler birbirlerine sevgi bağı ile bağlıdırlar. Onun için sınıf çatışması veya çelişkisi olmayan bir toplumda iktidarların kendi iktidarlarını sürdürmesi mümkün değildir. Dersim niye katledildi, Dersim’de Aleviler kendi verdiklerini hakulllah olarak kendi dergahlarına ve pirlerine veriyorlardı. Pirler ve o dergâhlar o toplumun tüm ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Kurulan iktidar veya devlet ‘hayır verginizi bize vereceksin’ dedi. Osmanlı, Selçuklu aynı şekilde bize vereceksiniz dedi. Kendi içinde özerk kendi içinde bağımsız bir toplum olamazsınız bize tabi olacaksınız denildi. Bu reddedildiği anda ise katliamla yüz yüze kalındı. Bizim katliamlarla karşı karşıya kalmamızın temel nedenlerinden biri sömürü iktidarlarının kendilerini güvende hissetmemesinden kaynaklanmaktadır.”
“YAZILI KAYNAKLARIMIZI YOK ETTİLER”
Aleviler tarihinin hiçbir döneminde başka bir halka başka bir sınıfa başka bir ulusa başka bir topluma ne daldırdık ne de iktidar mücadelesi verdik. İktidar mücadelesi bir sınıfın başka bir sınıf üzerindeki tahakkümüdür. Biz tahakkümü reddettik, barışı ve sevgiyi esas aldık.
Yazılı kaynaklarınızı yok ettiler dergâhlarımızı kapattılar. Bizim ziyaret yerlerimizi yıktılar, dağıttılar ama yazılı kaynaklarımızı yok etseler de Aleviler bütün felsefelerini deyişleriyle saza ve söze döktüler.”
Muhabbet cemi, konuşmaların ardından deyişler söylendi semahlar dönüldü. Lokma duasının ardından lokmalar dağıtıldı.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.