PİRHA-Hüseyin Öz ve Nurettin Aksoy Dede, Muharrem ayının Alevi toplumu için anlam ve önemini anlatarak, “Yezitler, zalimler olduğu sürece Kerbelaların olması da kaçınılmazdır. Her zalimin karşısına da Hüseyin gibi bir direniş önderi her zaman çıkar” dedi.
Ankara’da Hüseyin Gazi Dergahı Dedesi olan Hüseyin Öz ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Çorum Cemevi Dedesi Nurettin Aksoy, Muharrem ayının Alevi toplumu için anlam ve önemini anlattı.
Muharrem ayının ve Masumu Paklar orucunun tarihsel arka planını anlatan Öz ve Aksoy, ‘Yezitler olduğu sürece Kerbelaların olması da kaçınılmazdır’ dedi. Alevilerin, nerede bir mazlum toprağa düşerse orayı Kerbela olarak gördüklerini de belirten Öz ve Aksoy Dede, yakın geçmişte yaşanan Maraş, Çorum, Sivas, Dersim ile diğer katliamları da aynı şekilde yas olarak gördüklerini ve ibadetlerine eklediklerini vurguladı.
“MASUMU PAKLAR DEDİĞİMİZ 3 GÜNLÜK ORUÇ, HZ. HÜSEYİN’İN AMCASININ OĞULLARI İÇİNDİR”
Hüseyin Gazi Dergahı Dedesi Hüseyin Öz, Muharrem ayının oruç tutmanın ötesinde bir tür ‘yas hali’ olduğunu ifade etti.
Muharrem ayının tarihçesine değinen Öz, “Hz. Hüseyin’e Yezit tarafından Medine’de yaşama hakkı tanınmıyor. Çeşitli yöntemlerle kendisine baskı yapıyorlar. Yezit, Hz. Hüseyin’in kendisine biat etmesini istiyor. Yezit, Medine valisine talimat gönderiyor ve ‘Hüseyin’i çağıracaksın bana biat etmesini sağlayacaksın’ diyor. Hz. Hüseyin de Yezit gibi bir zalime asla biat etmeyeceğini söylüyor. Hüseyin’in çevresindeki insanlar toplanıyor ve ne yapalım diye konuşuyorlar. Küfe’den Hz. Hüseyin’e bir davet geliyor. ‘Gelin burada yaşayın, biz size tabi olmak istiyoruz’ diyorlar. Küfe’ye gitme fikri ağır basıyor Hüseyin’de. Amcasının oğlunu 2 oğluyla birlikte önden Küfe’ye gönderiyor. Bu çağrı doğru mu değil mi diye öğrenmeleri için. Çağrının doğru olduğunu öğreniyorlar ve Hz. Hüseyin’e haber gönderiyorlar. Küfe’ye gelmesini istiyorlar. Ardından Yezit, iki oğluyla birlikte kalan Hüseyin’in amcasının oğlunun kaldığı evi öğreniyor ve onu katlediyor. Masumu paklar dediğimiz 3 günlük oruç, Hz. Hüseyin’in amcasının oğlu ve onun iki oğlu içindir.
“HER ZALİMİN KARŞISINA HÜSEYİN GİBİ BİR DİRENİŞ ÖNDERİ HER ZAMAN ÇIKAR”
Amcasının çağrısı üzerine Hz. Hüseyin ailesi ile birlikte yola çıkıyor ve Kerbela denilen bölgeye geliyor. Buraya geldiğinde Yezit’in orduları tarafından önleri kesiliyor ve esir alınıyorlar. Orada hepsi katlediliyorlar. Muharrem orucu dediğimiz 12 günlük oruçta Kerbela’da katledilenler için tutuluyor. Bu ikisi de yas orucudur. Bir sevdiğimizi kaybederiz de yemeyiz, içmeyiz, gülmeyiz, dünyevi faaliyetlerden uzaklaşırız ya bu oruçlar öyle tutuluyor. Hüseyin’in zalim Yezit’e karşı direnişini canlı tutmak, o gün Kerbela’da yaşananları unutturmamak ve günümüz zalimlerine karşı uyanık olmak için Aleviler bu yas orucunu tutuyor. Yezitler, zalimler olduğu sürece Kerbelaların olması da kaçınılmazdır. Her zalimin karşısına da Hüseyin gibi bir direniş önderi her zaman çıkar” diye konuştu.
“ALEVİLER, NEREDE BİR MAZLUM TOPRAĞA DÜŞTÜYSE ORAYI KERBELA OLARAK GÖRMÜŞLERDİR”
Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Cemevi Dedesi Nurettin Aksoy da, mazlum olan birilerinin, bir inancın ya da bir toplumun bir zalime karşı çıkmasının, boyun eğmemesinin, biat etmemesinin Aleviler tarafından her zaman kabul gördüğünü dile getirdi.
Muharrem ayının yüzyıllar önce ‘Matem’ olarak ibadete dönüştürüldüğünü söyleyen Aksoy, “Aleviler, birlik ve beraberlik içinde kendi inançlarına göre dizayn edip bir yol sürmeye başlamışlardır. Kerbela sadece Arap yarımadasındaki bir yerin adı değildir. Kerbela yüreklerde taşınıyor, vicdanlarda taşınıyor. Aleviler, nerede bir mazlum toprağa düştüyse orayı Kerbela olarak görmüşlerdir. Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı, Dersim’i ve diğer katliamları da aynı şekilde yas olarak görmüşler ve ibadetlerine eklemişlerdir.
“ALEVİLER, ZALİME DİRENİŞİNDEN DOLAYI HZ. HÜSEYİN’İ KENDİLERİNE ŞİAR EDİNMİŞLERDİR”
Aleviler, ibadetlerini birlik beraberliğe dönüştürüp gelecek yönünden en azından acıları unutmamak, katliamları unutmamak ve bir daha yaşanmasın diye sürekli hatırlatmak adına da Muharrem ayında Matemi yas olarak niyet veriyorlar. Gülbenklerimizle, lokma paylaşımlarımızla, aşurelerimizle bir daha mazlumlar çile çekmesin, acılar yaşamasın diye ibadetimizi yapıyoruz. Aleviler bunu İslamiyetin içinde bir şey olarak düşünmemişlerdir. Dünyadaki tüm mazlumların yaşadığı zulümleri kendilerine dert edinmişlerdir. Savaşlardan, açlıktan, yoksulluktan dolayı bir kişi Hakk’a yürüyorsa bunu Aleviler yüreğinde hissederler ve bunun için de yas tutarlar. Simgesel olarak da İmam Hüseyin’in direnişi, boyun eğmemesi, biat etmemesi dolayısıyla da kendilerine onu şiar olarak kabul etmişlerdir” dedi.
Melis CİDDİOĞLU/ANKARA
Yoruma kapalı.