PİRHA- Kureşan Ocağı evlatlarından Musa Kazım Engin Dede, Avusturya devletinin, ‘Alevilik, bağımsız, kendine özgün, özgür bir inançtır’ kararını değerlendirdi. Engin, “Avrupa’daki demokratik işleyişin daha sağlıklı zeminler üzerinde yürümesi, Avrupa’daki demokratik Alevi hareketini daha güçlü kıldı” dedi. Engin, Türkiye’deki bütün Aleviler ve kurumların da bu konuda silkinmesi gerektiğini belirtti.
Kureşan Ocağı evlatlarından Musa Kazım Engin Dede, Avusturya devletinin, ‘Alevilik; bağımsız, kendine özgün, özgür bir inançtır’ kararına ilişkin konuştu.
Avusturya devletinin kararının Alevilerin hak mücadelesi için önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten Engin, devletin Alevileri on yıllardır asimile etmeye çalıştığını ve buna karşılık Türkiye’deki Alevilerin daha güçlü bir şekilde örgütlenmesi ve dayanışma göstermesi gerektiğini söyledi.
“AVRUPA’YA GÖÇ EDEN ALEVİLER, ORADA İNANÇLARINA SAHİP ÇIKTILAR”
Engin, Avusturya’nın Aleviliği kendine özgü bir inanç olarak tanımasının Alevilik hak mücadelesinde büyük bir adım olduğunu ifade etti.
Alevi yurttaşların 1960’lı yıllardan itibaren yoksunluktan dolayı göç yoluyla Avrupa’nın ve dünyanın her yerine dağıldığını ve beraberinde kültürünü, inancını da götürdüklerini dile getiren Engin, “Zamanla orada birazcık eli iş tutan insanlar, belli bir ekonomik özgürlüğü yakalayan insanlar kültürümüzü ve inancımızı devam ettirmek için örgütlenme çalışmalarına girdiler. 1980’li yıllardan itibaren orada yürütülen önemli bir çalışma var. Dernekler, federasyonlar ve konfederasyonlar şeklinde oluşan örgütlenme modelleri var. Türkiye’de 1993 Sivas Katliamı’ndan sonra gelişen demokratik Alevi hareketi var. Avrupa’da daha önce başlayan bir süreç bu” diye konuştu.
“80’Lİ YILLARDA MGK, ALEVİLİK İNANCINI ‘İÇ DÜŞMAN’ OLARAK TANIMLADI”
Devletin hem Türkiye’de hem de Avrupa’da Diyanet eliyle Alevilere yönelik asimilasyon çalışması yaptığını vurgulayan Engin, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu asimilasyon çalışması 12 Eylül’den sonra başlayan bir süreçtir. Daha evveli de var ama devlet aklı dediğimiz akıl hiçbir zaman unutmuyor. Alevileri asimile etmeye çalışıyorlar. 1980’li yıllarda 12 Eylül faşist cuntasının Milli Güvenlik Kurulu, iç siyaset bölgesinde Alevilik inancını ‘İç düşman’ olarak tanımlıyor ve potansiyel bir tehlike olarak değerlendiriyor. Devlet, bu işi önce Fethullah cemaatine havale etti. Fethullah cemaati, Cem Vakfı ile yapmış olduğu iş birliği ile ‘cami-cemevi projeleri’ ile bu asimilasyonu yapmaya çalıştı. Cemevi-cami işin görünen kısmı. İstanbul’da Yeni Bosna Cemevi’nde, Erikli Baba Cemevi’nde, Garip Dede de, Karacaahmet’te, bir dönem de Şah Kulu’nda yapılanlar var.
Bunların hepsini bütün halde ele aldığımız zaman buralarda büyük bir asimilasyon çabasının, çalışmasının olduğunu görüyoruz. 1993’ten sonra Demirel’in talimatıyla kurulan Cem Vakfı, Alevileri İslam’ın içinde bir çizgide tutmak amacıyla kuruldu. Buna ilişkin bir müfredat hazırlandı. Önce dedeleri kucaklamak ve örgütlemekle işe başladılar. Ardından da Alevi finans kapitalini yani Alevi finansını elinde tutan, ekonomik gücü olan Alevileri, iş çevrelerini etrafında toparladılar.”
“AVRUPA’DAKİ DEMOKRATİK İŞLEYİŞTEN KAYNAKLI ALEVİLİK MÜCADELESİ HIZLI İLERLEDİ”
Avrupa’daki demokratik Alevi hareketinin ivmesinin yüksek olduğunu, halk nezdinde daha çok kabul gördüğünü aktaran Engin, “Avrupa’daki demokratik işleyişin daha sağlıklı zeminler üzerinde yürümesi, Avrupa’daki demokratik Alevi hareketini daha güçlü kıldı. O nedenle Avrupa’da ardı ardına Alevilik ayrı bir inanç, özgün bir inanç olarak tanındı. Önce Alevilik dersleri Alevi öğretmenler tarafından verildi. Alevilik müfredatının içeriği Avrupa Alevi Konfederasyonu’na bağlı olan kurumlar tarafından hazırlandı. Tek problem Avusturya’da olmuştu. Avusturya’daki problem ise oradaki Diyanet ve Cem Vakfı’yla iş birliği yapan örgütlerin bir manipülasyonuyla Alevilik mücadelesi sekteye uğramıştı. Sekteye uğraması sonucunda uzun yıllar süren bir hak, hukuk mücadelesi yürütüldü ve Avusturya devleti de bu konuda olumlu karar verdi” dedi.
“TÜRKİYE’DEKİ ALEVİLER TAKİYEYİ BIRAKMALI”
Avrupa’da Aleviliğin özgün bir inanç olarak tanınmasından devletin, Diyanet’in, Türk İş birliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) gibi kurumların rahatsız olduğunu kaydeden Musa Kazım Engin Dede son olarak şunları söyledi:
“Artık Avusturya’da Alevilik bağımsız ve özgür bir inanç. Alevilik dersleri, Avrupa ve Avusturya Alevi Federasyonu’na bağlı öğretmenler tarafından verilecek. Orada bugüne kadar hizmet etmiş eski ve yeni bütün yöneticileri yürekten kutluyorum. Çok büyük bir mücadele, çok büyük bir başarı, çok büyük bir zafer elde edilmiştir. Türkiye’deki bütün Aleviler ve kurumlar bu konuda silkinmeli, kendilerine gelmeli ve takiyeyi bırakmalı. Alevilik kendine özgü bir yoldur. Nesimi ne diyor?
‘Sorma be birader mezhebimizi,
Biz mezhep bilmeyiz, yolumuz vardır.
Çağırma meclisi riyaya bizi,
Biz riya bilmeyiz dolumuz vardır.’
Evet nesimi gibi, Mansur gibi olanalra aşk olsun diyorum.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.