ABD Dışişleri Bakanlığı, dünyadaki dini baskılar ve azınlıkların durumunu ele aldığı Uluslararası Dini Özgürlükler 2021 Yıllık Raporu’nda (USCIRF), Türkiye’deki dini özgürlük koşullarının tedirgin edici bir yörünge izlemeye devam ettiğine yer verdi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı, dünyadaki dini baskılar ve azınlıkların durumunu ele aldığı 2021 Uluslararası Dini Özgürlükler Yıllık Raporu’nu (USCIRF) paylaştı. Türkiye’deki dini özgürlük koşullarının tedirgin edici bir yörünge izlemeye devam ettiğinin altı çizilen raporda, LGBTI+’lar, Yahudiler, Ermenilere yönelik nefret saldırıları ve Aleviler ile birlikte Süryanilere yönelik gerçekleştirilen baskı politikalarının arttığına yer verildi.
Raporda iktidar ve koalisyon ortakları tarafından Alevilerin cemevlerini ibadet yeri olarak tanıma çabalarını ve hükümetin Alevilerle beraber diğer topluluklar için de zorunlu dini kurslara yapılan itirazlar gibi tüm dini özgürlük endişeleri ve eğitim politikalarını çözmeyi reddettiklerine değinildi.
2020 boyunca 26 ülkede dini özgürlük ihlallerini ve ilerlemeyi değerlendiren USCIRF’in yayınladığı ‘2021 Yıllık Raporu, ABD politikası için bağımsız önerilerde bulunuyor. Bu rapordaki temel bulgular, tavsiyeler ve analizler; seyahat, duruşmalar, toplantılar ve brifingler de dahil olmak üzere USCIRF tarafından yapılan bir yıllık araştırmaya dayanıyor.
İNANÇLARI NEDENİYLE TUTULAN TUTSAKLARIN SERBEST BIRAKILMASI ÇAĞRISI
USCIRF’in gözlemi, tüm dünyayı saran koronavirüs salgını nedeniyle bazı ülkelerdeki dini azınlık halkların virüse neden olduğu veya yaydığı iddiasıyla resmi ve toplumsal damgalamayla beraber taciz ve ayrımcılıkla da karşı karşıya kaldığı yönünde. Kalabalık hapishaneler yüksek enfeksiyon riski taşıdığından, raporda hükümetlere Covid-19 müdahalelerinin bir parçası olarak dinleri veya inançları nedeniyle tutulan tüm tutukluları serbest bırakma çağrısı yapıldı.
TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ
2020’de Türkiye’deki dini özgürlük koşullarının tedirgin edici bir yörünge izlemeye devam ettiği belirtilen raporda, “Temmuz ayında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pek çok kişinin Türkiye’nin dini azınlıklarını bölücü ve düşman olarak kınadığı bir hareketle, müze olarak hizmet veren eski bir kilise olan ünlü Ayasofya’yı camiye çeviren bir kararname çıkardı. Hükümet, başka bir eski kilise olan Kariye Müzesi’ni cami olarak yeniden açmak için benzer adımlar atarken, bildirildiğine göre bu çabaları durdurdu” ifadelerine yer verildi.
“Hükümet uzun süredir devam eden birçok din özgürlük meselesini ele almak için çok az çaba sarf etti veya hiç çaba sarf etmedi” denilen raporda, ülke genelinde azınlık halkların mülklerinin sürekli olarak hedef alınması ve tahrip edilmesinin de görmezden gelindiği paylaşıldı.
‘HÜKÜMET DİNİ TOPLULUKLARIN KİŞİLİĞİNİ REDDETMEYE DEVAM ETTİ’
Raporda ayrıca, “Dini azınlık topluluklarının gayrimüslim vakıflar için yönetim kurulu üyesi seçimleri yapma izni için tekrarlanan taleplerine rağmen, hükümet yıl boyunca bu seçimlere izin vermedi. Benzer şekilde, hükümet Rum Ortodoks Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması yönündeki çağrıları dikkate almayarak tüm dini toplulukların kişiliğini reddetmeye devam etti” denildi.
ALEVİLER, CEMEVLERİ VE ZORUNLU DİN DERSLERİ
Raporda, Şırnak’ta bir yıl önce kaçırıldıkları düşünülen, 70 gün sonra köy yakınlarında cansız bedeni bulunan Şimuni Diril ile kendisinden bir yıldan fazladır haber alınamayan Hurmüz Diril ve rahibi olduğu Mor Yakup Manastırı’na gelerek kendisinden erzak isteyen örgüt mensuplarına erzak verdiği iddiasıyla 2 yıl bir ay hapis cezası verilen Sefer Aho Bilecen için şu ifadelere yer verildi: “Süryaniler, PKK üyelerine yiyecek ve su verdiği iddiasıyla Süryani Ortodoks Rahip Sefer Bilecen’in (diğer adıyla Rahip Aho) gözaltına alınması ve yargılanması ve yaşlı bir Keldani çiftin kaçırılması ve daha sonra ölü bulunmasıyla derinden rahatsız oldular.”
Raporda iktidar ve koalisyon ortakları tarafından Alevilerin cemevlerini ibadet yeri olarak tanıma çabalarını ve hükümetin Alevilerle beraber diğer topluluklar için de zorunlu dini kurslara yapılan itirazlar gibi tüm dini özgürlük endişeleri ve eğitim politikalarını çözmeyi reddettiklerine değinildi.
‘ANTİSEMİTİZM ARTIŞ GÖSTERDİ’
Devlet dışı aktörler tarafından veya devletin doğrudan baskısı sonucunda işlenen olaylar nedeniyle Alevi, Ermeni, Süryani ve Protestan topluluk ve örgütlerin ölüm tehdidi aldıkları aktarılan raporda, büyük ölçüde Covid-19 salgınıyla bağlantılı olarak Yahudilere karşı antisemitizmde de büyük bir artış olduğu vurgulandı.
‘NEFRET SÖYLEMLERİ SIKLIKLA KULLANILDI’
“Türk hükümeti, sözde bir ‘ulusal güvenlik tehdidi’ oluşturdukları için yabancı Protestanların ülkeye girişlerini sınır dışı etmeye veya engellemeye devam etti” denilen raporda, çoğu kez siyasi olarak hakaret suçlamalarında bulunulduğu, “inançsız insanlara ve LGBTI+’lara hakaret ve nefret söylemi olarak nitelendirilen retoriğin sıklıkla kullanıldığı” aktarıldı.
Rapora göre mezarlıkların da arasında bulunduğu dini mekan ve ibadet yerleri hükümetin engellemediği ve cezalandırmadığı vandalizme, hasara ve bazı durumlarda da yıkıma maruz kalıyordu. Bu örneklerden biri de Ocak ayında kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından İstanbul’daki Pir Sultan Cemevi’ne nefret saldırısının gerçekleştirilmesi.
Gerçekleştirilen diğer nefret saldırıları da raporda şöyle yer alıyor: “Mayıs ayında bir kişinin koronavirüs bulaştırdığı iddiasıyla bir Ermeni kilisesi yakılmaya çalışıldı ve aynı ay başka bir kişi tarafından bir Ermeni kilisesinin kapısı kırılarak haçı koparıldı. Yine kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından Mardin’de bulunan bir Êzidî mezarlığı tahrip edildi, Trabzon’daki bir Katolik mezarlığı da nefret saldırısına maruz kaldı. Öte yandan Bursa’da, yıllarca süren ihmallerden sonra bir Rum Ortodoks kilisesi yıkıldı.”
RAPORDA YER ALMAYANLAR
Mardin’in Teker Mahallesi’nde bulunan, 2015 yılında 12 buçuk milyon fiyat verilerek satılığa çıkarılmasının ardından üçüncü kez yeniden satılığa çıkarılan ve 1700 yıllık Mor Yuhanno Süryani Kilisesi raporda yer almayanlar arasında.
Öte yandan, Mardin’de yanına “katlı betonarme otopark” yapılmak istendiği için kazı başlatılan ve yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Süryani Katolik Kilisesi’ne ait olan Mor Efrem Manastırı da raporda yer almıyor.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.