PİRHA- KHK ile ihraç edildikleri işlerine dönmek için 77 gündür açlık grevi yapan eğitim emekçileri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça önceki gece evlerine yapılan operasyonla gözaltına alındı ve dün tutuklandı. KHK ve OHAL mağdurlarının sesi haline gelen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın böylesi kritik bir süreçte tutuklanmasına toplumun farklı kesimleri tarafından tepkiler gelmeye başladı. PİRHA’ya konuşan Sinemilli Ocağı Piri Süleyman Deprem,“Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in tutuklanması tamamen insani ve demokratik değerlerden yoksun bir uygulamadır” dedi.
HABERİN VİDEOSU
Açlık grevinin kritik döneminde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmasına tepki gösteren Pir Süleyman Deprem, “OHAL ve Karar Hükmünde Kararname’ler ile sözüm ona kanunsuzluk ve yasasızlık, kanun haline getirilmeye çalışılmaktadır. 80 milyon halka bu dayatılmıştır” dedi.
“Ülkede yüzde 49’u görmezden gelerek geliştirilen hiçbir şey meşru değildir” diyen Deprem, aylardır KHK ve OHAL ile geliştirilen uygulamalara karşı tamamen masum ve demokratik taleplerin zorla bastırılmasının meşru yaşamda bir karşılığının olmadığını söyledi.
KEMİKLERİMİZİ ALMAYA SEVİNİR OLDUK
Sağlık durumlarının kritik aşamaya gelmiş durumda tutuklanmalarının zulüm olduğunu söyleyen Pir Deprem, şunları kaydetti:
“Şu anda kendi hayatlarını ortaya koyarak hak talebinde bulunan Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in sağlık durumları gözardı edilerek tutuklanmaları insani ve demokratik değerlerden yoksun bir uygulamadır. Bunun böyle kabul edilmesi mümkün değildir. Bu restleşme ister istemez karşı restleşmeyi getirecektir. Toplumu böyle germenin hiç kimseye faydası olamayacaktır. Oğlunun cenazesini almak için açlık grevinde Kemal Gün’ün kemikleri verileceği haberi ile sevinir duruma gelmişiz. Burada bir çelişki apaçık sırıtmaktadır. Biz ne yapıyoruz, bu iktidar bize ne yapıyor, biz bunun karşısında ne bekliyoruz?”
BİZE DAYATILAN ZOR KARŞISINDA ÇIKIŞ YARATMALIYIZ
Sözlerini topluma duyarlılık ve ortak mücadele çağrısıyla bitiren Pir Deprem, “Uluslararası hukuku tanımayan bir yapılanmanın karşısında hangi yasa ile direneceğimizi kestirmek zor. Çünkü bize yasalar dayatılmıyor, zor dayatılıyor. Bu zorun karşısında toplum olarak bir çıkış yaratmak zorundayız. Bekleyelim görelim mantığı ile hareketsiz kalmak İran ve 1940’lardaki Almanya’nın geldiği noktaya gelmektir. Topluma kan banyosu yaptırmaya yemin edenlerin karşısında mutlaka ama mutlaka birlikte talep, istek ve yaşam hakkımızı savunmanın yolunu açmamız, çaba göstermemiz gerekmektedir“ diye konuştu.
Ersin ÖZGÜL / İZMİR
Yoruma kapalı.