PİRHA- Suriye politikasını Alevi düşmanlığı üzerinden şekillendirenlerin ve selefi gruplara destek verenlerin olası katliamların sorumlusu olacağını kaydeden Alevi örgütleri, kalıcı çözümün halkın istikrar ve adalet beklentilerini karşılayan kapsayıcı bir yaklaşımla tesis edileceğini vurguladı.
Suriye’de cihatçı grupların hükümet güçlerine saldırı başlatıp Şam’ı ele geçirmesi sonrasında farklı inançlar ve etnik kimliklere yönelik yaşam hakkını tehdit eden yaklaşımlara karşı Türkiye Cumhuriyeti devleti, siyasi partiler ve tüm çevrelere sorumluluk üstlenmesi çağrısında bulundu.
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Türkiye Alevi Federasyonu (ADFE), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV), Alevi Kültür Derneği (AKD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu (AFA) imzasıyla yayınlanan açıklamada yeniden şekillenen Suriye’de tüm grupları kapsayan bir toplumsal barış süreci başlatması ve ayrımcı politikalardan uzak durulması çağrısıyla uluslararası kamuoyuna talepler sıralandı.
“SURİYE POLİTİKALARINI ALEVİ DÜŞMANLIĞINIYLA ŞEKİLLENDİRENLER OLASI KATLİAMLARDAN SORUMLUDUR”
Alevi çatı örgütlerinin açıklaması şöyle:
Suriye topraklarında yıllardır yaşanan savaş yüz binlerce insanın yaşamının son bulmasına, milyonlarcasının da göç etmesine yol açmıştır. HTŞ liderinin 2014’teki açıklamaları, Aleviler, Hristiyanlar ve Ezidiler gibi azınlıkların Suriye’de yer bulamayacağını ifade etmesi, bölgeye yönelik kaygılarımızı arttırmaktadır.
Savaşın başladığı günden bu yana yaptığımız çağrıyı bir kez daha yineliyoruz: Alevilerin ve bölgede yaşayan bütün halkların yaşam hakkını tehlikeye atan oluşumlara karşı halkların ortak yaşamını savunmaya devam edeceğiz. Cihatçı gruplara verilen destekle halkların ötekileştirilmesini kabul etmiyoruz. Demokratik kamuoyunu ve uluslararası toplumları çatışmasızlığı desteklemeye, Suriye halklarının eşit ve birlikte yaşamını tesis etmek için sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Suriye’de halkların yaşam hakları güvence altına alınmalı ve tüm kimliklerin eşit söz hakkına sahip olduğu bir yönetim modeli inşa edilmelidir. Süreç boyunca, Suriye politikasını Alevi düşmanlığı üzerinden şekillendirenlerin ve selefi gruplara destek verenlerin sorumluluğunu hatırlatıyoruz. Olası katliamların tüm sorumluluğu bu politikaları yürütenlerin omuzlarındadır. Halkların can güvenliği, her türlü siyasi hesap ve rantın üstündedir.
SORUMLULUK ÜSTLENME ÇAĞRISI
Suriye topraklarında yaşayan halkların yaşamını güvence altına alacak bir yönetim yapısının oluşturulması, barışa giden yolda temel adım olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, siyasi partiler ve tüm çevreler bu konuda sorumluluk üstlenmelidir. Aleviler olarak, eşitliği ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğimizi ve bölgede yaşanacak olası bir katliam karşısında sessiz kalmayacağımızı açıkça belirtiyoruz.
Tarih boyunca mazlumların yanında duran ve 72 millete bir nazarda bakmayı ilke edinmiş olan biz Aleviler, halkların özgürlüğünü ve eşitliğini savunmaya devam edeceğiz. Bölgedeki Aleviler, Sunniler, Şiiler, İsmailililer, Ezidiler, Dürziler, Yahudiler, Hristiyanlar ve tüm inanç grupları için, Kürtler, Araplar, Türkmenler, Süryaniler, Çerkesler, Ermeniler ve tüm etnik kimlikler için eşitlik, özgürlük ve barış istiyoruz.
Suriye’de savaşın ardından şekillenecek yeni yönetim, halkın barış, istikrar ve adalet beklentilerini karşılayan kapsayıcı bir yaklaşımla tesis edilmelidir. Bu çerçevede, etnik ve dini gruplar arasında adaleti sağlamak, laik ve demokratik bir sistemi hayata geçirmek büyük bir önem taşımaktadır.
TALEPLER
-Yeni yönetim, her grubu eşit vatandaşlar olarak kabul etmeli ve hiçbir gruba ayrıcalık ya da ayrım uygulamamalıdır.
-Halkların din, dil, ırk ya da mezhep farkı gözetilmeksizin anayasal güvence altında eşit haklara sahip olması sağlanmalıdır.
-Devlet, tüm dini inançlar karşısında tarafsız olmalı ve din işlerini kamusal hayattan ayırarak bireysel özgürlük alanında bırakmalıdır.
-Resmi kararların, yasaların ve yönetim pratiklerinin herhangi bir dini inanca dayandırılmaması garanti altına alınmalıdır.
-Eğitim sistemi laik bir temelde organize edilmeli ve tüm dini grupları kapsayan tarafsız bir içerik sunmalıdır.
-Seçimler serbest, adil ve uluslararası gözetime açık bir şekilde yapılmalıdır.
-Yeni yönetim, hukukun üstünlüğünü esas alarak tüm yurttaşlarına eşit şekilde adalet sunmalıdır.
-Yargı, yürütmeden tamamen bağımsız olmalı ve her birey hukuk önünde eşit muamele görmelidir.
-Geçmişteki hak ihlalleri bağımsız mahkemeler tarafından soruşturulmalı ve adalet sağlanmalıdır.
-Kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik hayata eşit katılımı sağlanmalıdır.
-Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine uygun politikalar geliştirilmeli ve kadına yönelik şiddetle etkin bir şekilde mücadele edilmelidir.
-Eğitim sistemi, farklı kültürleri ve dilleri kucaklayan kapsayıcı bir anlayışla yeniden yapılandırılmalıdır.
-Farklı grupların dillerini ve kültürlerini koruyabilmeleri için gerekli özgürlük alanları yaratılmalıdır.
-Geçmişteki çatışmaların yaralarını sarmak için toplumlar arası diyalog ve uzlaşı teşvik edilmelidir.
-Tüm grupları kapsayan bir toplumsal barış süreci başlatılmalı ve ayrımcı politikalardan uzak durulmalıdır.
Yukarıdaki maddelerin uygulanması halinde Suriye’de kalıcı bir barışın tesis edileceğine inanıyor ve kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.