PİRHA- 7 Alevi kurumu, ortak açıklama yaparak, “Bir çocuğun sistematik tecavüzü sonucunda gelinen süreçte iktidar ve iktidarın destekçileri tarafından tarikat, cemaat ve vakıf resmen korumaya alınmış bu konuda söylenen sözler tamamen dine saldırı olarak lanse edilerek geçiştirilmeye çalışılmıştır. Hiçbir din, hiçbir inanç bu yaşanan ahlaksızlığa çürümeye alet edilmemeli, kendi çıkarları için dinin kullanılmasının önüne geçilmelidir” çağrısında bulundu.
İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, kızı H.K.G.’yi henüz 6 yaşındayken imam nikâhıyla ‘evlendirmesi’ ve çocuğun yıllarca cinsel istismara maruz bırakılması, Türkiye gündemindeki yerini koruyor.
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABF), Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Tarikat ve Cemaatlerin çocukların ve kadınların yaşam hakkını elinden aldığının belirtildiği açıklamada, “Yönetenler bunun önünü açıyor ve sonuç olarak kimse buna dur demiyor. 2020 yılında yargıya intigal eden süreç ile ilgili olarak Aile ve Sosyal Hizmetle Bakanlığı süreci resmen saklıyor, Cumhuriyet Savcısı davaya gerek görmüyor, mağdur kadının yaşı büyük gösteriliyor ve bugün itibariyle hiç kimse tutuklu değil” denildi.
Bu süreçte sessiz kalan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın derhal istifa etmesi çağrısında bulunan Alevi kurumlarının açıklamasının devamında şunlara yer verildi:
“Anne, Baba ve Tecavüzcü müridin derhal tutuklanması gerektiğini bir kez daha haykırıyoruz. Gelen tepkiler sonucunda Adalet Bakanlığı sürece müdahil oluyor, HSK olayı örtbas eden Cumhuriyet Savcısı hakkında soruşturma açıyor ancak hala adalet arayışında bir ilerleme olmuyor. Ayrıca Mayıs ayı için verilen duruşmaya istismara ve tecavüze yol açan anne babanın gelmelerine gerek yokmuş. Bir çocuğun sistematik tecavüzü sonucunda gelinen süreçte iktidar ve iktidarın destekçileri tarafından tarikat, cemaat ve vakıf resmen korumaya alınmış bu konuda söylenen sözler tamamen dine saldırı olarak lanse edilerek geçiştirilmeye çalışılmıştır.
20 yıllık süreç göstermiştir ki AKP eliyle gerici karanlığın karabasan gibi toplumun üzerine çökmesiyle toplumsal bir çürüme yaşanmaktadır. Bizlere düşen ise bu karanlığın yırtılıp atılması ülkemizin aydınlığa kavuşması için çalışmaktır. Yaşanılan bu süreç Laikliğin, İstanbul Sözleşmesinin, Çocuk ve Kadın haklarının korunmasının ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Çocuk ve kadınların tarikat ve cemaatler eliyle istismardan ve tecavüzden kurtarılması birinci öncelik olması gerekmektedir.
Biz Alevilerin verdiği mücadele herkesin eşit ve özgür olacağı bir ülkede çocuklara ve kadınlara yaşam hakkı içindir. Bunun olabilmesin önündeki en önemli engel tarikatlar, cemaatler ile bu süreci olağanlaştıran Diyanet İşleri Başkanlığının kapatılması gerekmektedir. Hiçbir din, hiçbir inanç bu yaşanan ahlaksızlığa çürümeye alet edilmemeli, kendi çıkarları için dinin kullanılmasının önüne geçilmelidir.
Laiklik bu ülkede inanan veya inanmayan her bir bireyin yaşamsal teminatıdır.
Bütün siyasileri çocukları ve kadınları korumak için laikliği savunmaya davet ediyoruz.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.